Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Çin ve partideki kadroları yeniden düzenlenmek | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bu, dünyada meydana gelen olaylara gösterilen uluslararası önemin bir göstergesidir. Amerika Birleşik Devletleri(ABD) Başkanı Donald Trump’ın paylaştığı her tweet gazetelerde ve siyasi analizlerde fırtınalara yol açarak açık ve kasıtlı suçlamalara neden oluyor. Diğer yandan hâkim Komünist Parti’nin yıllık ulusal kongresini Pekin’de yapmak için Çin’in var gücüyle devam eden hazırlıklarına çok az ilgi gösteriliyor.

Buna rağmen şu an Çin, toplam yerel üretim açısından dünyanın en büyük ekonomisine dönüştü. Çin, Almanya’dan sonra küresel anlamda en büyük ikinci ihracatçı ülkedir. Ayrıca Çin, yabancı yatırımlardan kaynaklanan ve en hızlı gelişen global portföylere sahiptir. Diğer taraftan dünya çapında 118 devletle doğrudan çıkar ilişkileri bulunuyor.

Aynı zamanda yaklaşık 10 milyon Çin vatandaşı yurtdışında çalışıyor. Bu Çin vatandaşları, Çin hükümetinin gözetiminde olan projelerde çalışıyorlar. Bu da Çin’in Afrika, Güney Amerika ve Asya’nın büyük bir bölümünde yaşam şeklini değiştirmesine olanak sağlıyor.

Tahminlere göre sadece Sibirya’da çalışan 3 milyondan fazla Çin vatandaşı var. Bunlar Sibirya’da büyük doğal kaynakları kullanmak için 19. yüzyılın projelerine benzeyen projelerin başında yer alıyorlar. Başta Moskova’nın teşvik ettiği Sibirya’daki Çin varlığı, Kremlin’de bir tür endişe kaynağına dönüştü. Öyle ki Rus yetkililer, Çin varlığından kaynaklanan demografik dengesizlikten dolayı Sibirya bölgesindeki kontrolü yavaş yavaş kaybetmekten kaygılanıyorlar. Bu sebeple şu an Rusya, Sibirya’ya yerleşmek ve Sibirya’da çalışmak isteyen her Rus vatandaşına gerekli sermayeyi sağlayarak ücretsiz toprak sahibi olmaları için Rus vatandaşlarına öneriler sunuyor. Ancak şu ana kadar bu tekliften yararlanmak için çok az sayıda Rus vatandaşı bu önerilere rağbet gösterdi.

Çin, 19. yüzyılda Avrupa emperyalizminin genişlediği eski günleri çağrıştıran türde projeler ortaya koydu.

Yeni ipek yolu projesi buna bir örnektir. Bu proje, 1,4 trilyon dolara ulaşan yatırımla beşeriyet tarihindeki en büyük projedir. Yeni ipek yolu, Orta Asya’nın merkezini Pakistan’dan geçerek Hint Okyanusu’na bağlayacak. Bu da Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Rusya, Hindistan, Pakistan ve İran’ın ekonomilerini doğrudan etkileyecektir. Pekin ve Londra arasında denemesi yapılan demiryolu hattının kapasitesi diğer Avrupa başkentlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi düşünülüyor.

Yine Çin, Panama kanalına alternatif olması için Orta Amerika’da demiryolu hattı inşa etmeyi araştırıyor. Çin, Afrika’da sadece büyük bir ticari ortaklıkla yetinmeyip aynı zamanda elma sepetiyle oynamamaları için yerel rekabetçileri ikna etmeye ve tarafları bir araya getirmeye çalışıyor. Çin, büyük Afrika çölünün güneyinde hâkimiyetini yayan ana güç olmasından dolayı Fransa ve İngiltere gibi eski sömürgeci güçlerin yanı sıra ABD’nin yerini almaya başladı.

Daha geniş bir perspektiften bakacak olursak ABD Başkanı ve Dışişleri Bakanı, Kuzey Kore’nin kışkırtıcı tavrı konusunda bir şeyler yapması için Çin’i sürekli teşvik ediyorlar. Bu da küresel düzlemde Çin nüfuzunun genişleyip büyüdüğünün iyi bir göstergesidir.

Çin’in girişiminde yapılan Şanghay İşbirliği Örgütü’nde Rusya, Orta Asya’daki eski Sovyet Cumhuriyetlerinin desteğiyle birlikte kendisini yönetici olarak vurgulamaya başladı.

Dolayısıyla Çin ejderhasını tüm bu yerlerde görmek zor bir şey değil, öyle değil mi?

Ayrıca bu durum, Çin Halk Cumhuriyeti’nin uluslararası arenada ekonomik gücüyle siyasi rolü arasında bağlantı kurmak istememesinden de kaynaklanmaktadır. Çin’in ekonomik olarak yüksek konumda bulunmasına rağmen siyasi olarak düşük konumda yer alıyor. Bundan dolayı Çin’e “ekonomik dev ve siyasi cüce” lakabını vermek uygun olacaktır.

Yukarıdaki durumun bir parçası olarak Çinli liderler, şiddetli yoksulluktan ve geri kalmış altyapıdan hala sıkıntı çeken bir devleti yönettiklerini biliyorlardır. Kişi başına düşen milli gelire bakacak olursak Çin, hala İran’dan belki de Maldivler’den daha fakir bir durumdadır. Beklenen yaşam süresinde ise Çin, dünyada 102 ila 198. sırada yer alıyor. Dolayısıyla Çinli liderler, her şeyden önce hızlı ekonomik gelişmenin yanı sıra daha çok yerel meselelere yoğunlaşmayı tercih ettiler. Çinli liderlere göre küresel siyasetle etkileşim içerisinde olmak beraberinde pek çok tehlikeleri meydana getirecektir.

Bunlara rağmen Çin’in küresel siyasette geri planda duruşunun başka bir nedeni var. Çin, uluslararası ilişkilerde yeterli deneyime ve diplomasi alanında gerekli becerilere sahip değildir. Gana ve Myanmarlı diplomatların Birleşmiş Milletler Örgütü’nün Genel Sekreterlik görevine gelmesine rağmen üst düzey uluslararası bir makamda Çinli bir diplomatın bulunmayışı dikkat çekici bir durumdur. 19. yüzyılda İngiltere ve Fransa gibi imparatorluklar inşa etmek yerine Çin, ticaret peşinde koşup siyaseti sahiplerine bırakarak Hollanda modelini tatbik etmeyi tercih etti. Fakat söz konusu strateji bu şekilde sürdürülebilir mi? İnsan, siyaset kartıyla oynamak istemeyebilir; ancak siyaset, insanın kendisini takip ederse o zaman ne olacak?

Bütün bunlar, gelecek salı günü yapılması öngörülen Çin Komünist Partisi’nin 19. Ulusal Kongresi’nde ortaya atılacak muhtemel sorulardır.

Pakistan hariç geçmişte komşularıyla olan kötü ilişkilerine rağmen Çin, dünyanın farklı yerlerinde özellikle de Ortadoğu, Afrika, Avrupa ve Güney Amerika’da tarafsızlığını hala koruyor. Çünkü Çin, bu bölgelerde geçmişteki emperyalizm ya da sömürgeciliğin yüklerini taşımak istemiyor.

Çin’deki ulusal kongre hazırlıkları devlet sırrı kabul edildiğinden dolayı çalışma programlarına dâhil edilen Çin’in dış politikalarının kongrede kapsamlı bir şekilde ele alınıp alınmayacağını bilmek mümkün değildir. Gelecek hafta kongrede iki temel önceliğin olması tahmin ediliyor:

Birincisi ülkenin en büyük lideri ve hâkim komünist partinin genel sekreterinden daha üstün sayılan Çin devlet başkanın konumunu sağlamlaştırmak. Bu durum, Mao Zedong ve Deng Şiaoping liderlerde olduğu gibi üst düzey bir lakap verilerek mümkün olabilecek. Gelecek beş yıl daha oy birliğiyle yeniden seçilmesi beklenen Çin devlet başkanı, yakın yardımcılarını Komünist Parti’nin Merkez Komisyonu, Siyasi Büro, Siyasi Büro’nun daimi komitesi, Disiplin ve Teftiş Kurulu ve Askeri Komite’deki esas yerlere getirerek konumunu sağlamlaştırabilir. Bu beş temel komite, hâkim parti içerisindeki karar merkezleridir.

İkinci öncelik ise piramidin zirvesindeki kişileri 1960 yılında ve sonrasında dünyaya gelmiş yeni şahsiyetlerle değiştirmektir. Yeni nesille birlikte sayıları 2300’e ulaşan delegelerin çoğunun kongreye gelmesi bekleniyor.

Öngörülen yeni yönetim, dış dünya konusunda birtakım deneyimlere sahip olan kişilerden meydana gelecek. Büyük bir ihtimalle bu kişiler, ABD ve Batı Avrupa’daki üniversitelerden mezun olmuş ve aynı zamanda küresel politikaları anlayan kimseler olacak. Bu şekilde Çin’in küresel politikalara daha yakından katılma fırsatı ortaya çıkacak.

Şu bir gerçek ki uluslararası siyasi arena çalkantılarla doludur. Rusya ve ABD, akamete uğramış soğuk savaşın etkileri altında hala eziliyor. Dolayısıyla Rusya ve ABD, küresel düzlemde ortaya atılan bütün sorulara gerekli cevapları bulmak için her daim yeterli güce sahip değiller.

Diğer taraftan büyük ekonomik güce sahip olmasına rağmen Avrupa Birliği’nin küresel düzlemde daha büyük siyasi bir rol oynaması için uluslararası kamuoyunu bir araya getirmesi mümkün değildir. Yükselen diğer bir güç olarak Hindistan ise Pakistan’la devam eden sürrealist çatışmalar sebebiyle mükerrer siyasi başarısızlıklara tanık oluyor. Brezilya’nın aktif ve etkili uluslararası bir oyuncu olarak ortaya çıkma ümitleri kaybolmuştur.

Diğer bir ifadeyle küresel siyasi arenada büyük ve temel bir oyuncu olmak için Çin’in önü açık. Peki, Pekin bu rolü oynamayı kabul edecek mi?

Cevap, gelecek hafta kongreden gelecek.