Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Çin, petrol rotasını İran’dan Körfez’e çevirdi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Her zaman ki gibi siber alemin tartışmalarını saptıran yalan haberler, bir takım gruplar tarafından ortaya atılarak, yanlış bilgiler ile yönlendirilen hamasi tweetlerin yayılmasına neden oluyor. Onlardan birinde şu ifade göze çarpıyor; “Çinliler, paraları ve güçleriyle Trump ve Putin cehennemine geliyorlar.” Gerçekten de, Çinliler geliyor ve bölgeye ekonomik ve politik değer katacaklar. Ancak Trump ve Putin, bölgesel dengenin sağlanması için burada kalmak zorundalar.

Çin ne ABD ne de Rusya’ya benzer. Saldırgan bir dış politikası var mı bilinmiyor. Savaşlara taraf olmak istemiyor. Bölgemizdeki eksen politikalarına girmekten kaçınıyor. Ancak bununla birlikte, bölgede büyük bir devlet olmaya ve çıkarlarını büyütmeye devam ediyor. Bu çıkarların başında da petrol geliyor. Ortadoğu, bölgesel veya uluslararası devletlerin kontrolü ya da düşman örgütlerin kaosu altında olduğu için hayati önem taşıyan bir bölge.

Çin’in bu noktada belirli bir pozisyonu yok. Fakat bu hiçbir rolü olmadığı anlamına gelmiyor. Çin’in ekonomik bir güç olarak rolü var ve silahsız bir şekilde çıkarlarını korumaya çalışıyor. Tıpkı Pakistan ve Afganistan’da olduğu gibi. Çin’in pragmatik bir politikası var. Pekin, ABD’nin İran’la yaşadığı anlaşmazlıkta Washington’u desteklemedi. Nükleer anlaşmadan çıkmadı ve İran’ı boykot etmeyi reddetti. Ama aynı zamanda petrol alımlarının ana kaynağı olarak İran’ı terk etmeye ve buna alternatif Suudi Arabistan petrolüne yönelmeye karar verdi. Bu da Tahran için ağır bir darbe oldu.

Sosyal medyada yaygın bir şekilde paylaşılan yanlış bir bilgi var. O da Çin’in Kuveyt’in iki adasına yatırım yapmak için yaklaşık yarım trilyon dolar ayırdığı yalanı. Bu rakam, sayıların dilinden anlayanlar için astronomik bir rakamdır. Çin sadece bölgedeki beşten fazla ülkede yatırım yapmak için 20 milyar dolar ayırdı. İkinci yalan ise, Çin’in çıkarlarını koruma niyetinde olduğudur. Gerçek şu ki Çin, balıkçılık ve nakliye gemileri dışında bir gemi göndermeyi ve askeri olarak bölgede devreye girmeyi reddediyor. Söz konusu yarım trilyon dolar ise, Pekin tarafından ülke içerisinde kullanılmak üzere tahsis edilmiş bir meblağ. Ancak önemli olan şu, Çin, işbirliğini geliştirerek, fırsatları ve seçimlerimizi arttırmak için sağlam adımlar atıyor.

Öte yandan Araplar ile Çinliler arasındaki bu stratejik yakınlaşma bir tesadüf değil, bilakis politikacıların Çin’le birlikte gerçekleştirdiği çabaların bir sonucu. Özellikle Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği Pekin ziyareti önemli bir adımdı. Ziyarette bir dizi anlaşmanın yanı sıra ‘kapsamlı işbirliği’ adı altında anlaşmalar imzalandı. Bununla birlikte, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yakında bir ziyaret gerçekleştirecek. Diğer yandan Kuveyt Emiri’nin geçtiğimiz hafta yaptığı Pekin ziyareti oldukça samimi bir ortamda gerçekleşti. Ekonomi Körfez ülkelerinin gücü, Çin’in ise aklına ve kalbine giden bir yol. İranlıların bu yakınlaşmayı nasıl gördükleri ise çokta önemli değil. Çin, şimdi ana petrol kaynağı olan İran’ı terk ederek, Suudi Arabistan ve Körfez’e doğru yöneliyor. Bu durum ise Tahran için ağır bir kayıp ve olayları farklı bir anlamda okumaya zorluyor. Ekonomik olarak boğuluyor, bölgede askeri olarak yenildi ve politikası dışlanmış durumda. İran zorbalık siyasetini sürdüremez ve herkesin bu vandallığa boyun eğmesini bekleyemez. Bu durum ABD Başkanı’nın, İran yönetiminin meydan okumaktan vazgeçip, pes edeceğini söylediği açıklamalarını bir kez daha haklı çıkarıyor. Burada, İran petrolünü bırakarak Körfez petrolüne geçiş yapan Çin’i önemli bir ortak olarak değerlendirebiliriz. Bununla birlikte, ticari ilişkiler Çin’in uluslararası dev projesi ‘Kuşak ve Yol’ ile de uyumlu bir şekilde artıyor.