Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Dava! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bizim neslimiz Filistin sorununun en büyük dava olduğuna inanarak büyüdü hatta bazılarımız hala bunun böyle olduğuna inanıyor. Belki de bir yüzyıl boyunca Arap dünyasının en önemli sorunu olan bu mesele ve sömürgeciliğin çöküşünden sonraki tüm krizlerin kökünü oluşturan temel sorunu olan bu davanın çözümüne ulaştıracak veya çıkış yolu gösterecek doğru bir pusulası hala bulunamamıştır.

Bu yarı tarihi tıkanmışlığı, rahmetli gazetecilerden Mısırlı Ahmed Bahaddin, uzun zaman önce şu şekilde özetledi: “Avrupalılar 19. ve 20. yüzyılların bilgisiyle karşımıza çıktılar, biz de onlara kendi dilimizle karşılık verdik!” Burada, gazetecimiz bir yandan doğru bir bilimsel düşünce ile karmaşık bir meseleyi ele alma metodolojisiyle, aynı problemleri duygular, konuşmalar ve hurafelere bağımlılıklarla yüzleşme metodolojisi arasındaki farkı açıkça belirtiyor.

Bu konunun tartışmaya açılmasının bazılarının hassasiyetini ortaya çıkardığının farkındayım, ama konuya değinilmediğine de eminim, zira, güneş balçıkla sıvanmaz!

Enerji konusunda mütehassıs Filistin vatandaşı Fadi Muhammed el-Batş’ın Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da öldürülmesi en son olay oldu. Malezya makamları olayın ‘yabancı istihbaratla bağlantısı olan iki kişi tarafından’ yapıldığını söylerken, (Al Batş’ın üyesi olduğunu da söyleyen) Hamas ise katilin İsrailli Mossad olduğunu söyledi.

Bu suikast Filistinli bilim insanlarına ve politikacılara yapılan, çoğu bilinen ve tescillenmiş olan, bir dizi suikastı hatırlattı. Örnek verecek olursak, Ronen Bergman adındaki yazarın, Amazon’da en çok satılan kitaplar arasına giren, “Rise and Kill First” (Davran ve önce sen Öldür) adlı kitabında İsrail tarihinde 2700 suikast olduğunu ifade etmiş.

Bergman’a göre, 1973 yılında Ebu Yusuf el-Naccar, Kemal İdvan ve Kemal Nasır adlı politik liderlerden, 2010 yılında Dubai’de suikastla öldürülen Mahmud el-Mabhuh ve Doğu Almanya’da zehirli diş macunuyla öldürülen Vedii Haddad! Roma’da bir otel odasında patlamayla öldürülen Macid Ebu Şarar da!
Maalesef, tüm bu suikast listesine rağmen, İsrail’in potansiyel Filistinli bilim insanlarının ve politikacıların ihtiyatlı davranmasını sağlamadı!

Filistin halkının 1948 hezimetinden önce bilim peşinde koştuğundan, hezimetten sonra da diasporada (sürgün yerlerinde) Filistinlilerin bilime daha fazla sarıldığından ve Körfez ülkelerinin ilk bilimsel programlarının başlangıçları Filistinlilere dayanarak yapıldığından, bir zamanlar çoğu insan Filistinliler arasında düzenli bilimsel düşünceye sevk edecek bilim erbabı kişilerin bolluğuna inanırdı.

Bilim, vatanı dışına atılmış edilmiş kişiler için güvenli bir sığınaktı, ama bu elitler Filistin siyaseti ve toplumu içinde eridi veya marjinalleştirildi, veya, daha kötüsü, birçok ter ve zamanda İsrailli düşman tarafından fiziksel tasfiyeyle bertaraf edildi. Bilimsel ve rasyonel düşünenler, bu şekilde bertaraf edilmemişse, “akrabalar, yandaşlar veya yoldaşlar” yararına veya yarı efsanevi ideolojilerin lehine marjinalize edildi veya körü körüne sadakat gösteren kişiler lehine yana itildi. Bazı entelektüeller ise kemik kırmaya yönelik iç çatışmalarda eridi gitti.

Tüm bu bilimsel momentumun, halkın mücadelesine öncülük edecek bir “Filistin bilgi toplumu” nu yaratacağı ümit ediliyordu, ancak sonuçlar bundan çok uzaktı. Filistinliler düşmanlarının hedeflerini anlamadan o denli uzaktı ki, çatışmanın bilimsel yönteminin benimsenmesi gibi bir arayışları olmadı. İsraillilerin ise yöntemi çok farklıydı ve 1982 yılında Beyrut İsrail ordusu tarafından kuşatıldığında, o zamana kadar düzenlenen tüm bilimsel çabalar dahil olmak üzere Filistin Çalışmaları Merkezi’nin tüm varlıklarının ve dosyalarına el konması ve elde edilmesi İsrail kuvvetlerinin ilk hedeflerindendi. İsrail, bu merkezin belgelerine el koyarak, Filistin hafızasını ve bilimsel çalışmalarını ortadan kaldırma yoluna gitti ve kala kala külhanbeylik taslayan planlar kala kaldı!

Şaşırtıcı olan şey, doğru bilimsel düşüncenin “Filistinlilere karşı düşmanlık besleyen tarafın” stratejik kararlarını ve diplomatik araçlarını kullanırken büyük ölçüde bilime, bilimsel planlamaya ve kurumsallaşmaya dayandığını göstermesidir. O Filistinli liderlerden yalnızca birkaçı, El-Batsh’ın öldürülmesinden bir hafta önce yayınlanan Newsweek dergisini okusaydı, takip ve sorgulamada bilimin rolüyle, ile karar almada tutku ve kendiliğindenlikle karar alma arasındaki ilişkiyi açıklayan kapsamlı konuyu okurdu. Bilmek isteyene bilgi güneş gibi ortadadır!

1960’ların başlarında Mısır füzelerinin inşasına karşı yürütülen Mossad liderliğindeki kampanyada, kazanan bilim oldu. Newsweek’in araştırmasında geçen yüzyılın altmışlı başında “Mısırlı füze üretimine» olarak bilinen olaylar anlatıldı. Makale İsraillilerin, bu roketlerin (belki de gösteriş amaçlı) Kahire sokaklarında askeri kortejde yer alana kadar haberi olmadığını gösterdi. Makale, füzelerin (Beyrut’un kuzeyine ulaşabilecek kadar) uzun menzilli olduğunu da yayınladı! Durumun ciddiyetine binaen İsrail kurumları olaya eğildi, arkasında kim olduğu ile ilgilendi, engel olmak ve arkasında duranlara ulaşmak ve ortadan kaldırmak için planlar başlattı! Newsweek’te yayınlanan makale tartışmalı olduğu kadar nefes kesiciydi; İsrail istihbaratı Avrupa’dan Kahire’ye gönderilen diplomatik kurye sistemine sızmaya ve projenin arkasında kimin olduğunu (gerçekte bir grup Alman bilim adamıydı) öğrenmeye karar verdi. İsrail iç ve uluslararası kamu oyunu seferber etmek için bu bilim adamlarının “İsrail halkını yakmak isteyen Naziler!” olarak tanıttı. ardından bu adamları terörize etmek ve mümkünse Avrupa veya Mısır’daki yerlerinde öldürmek için organize adımlar atma planları yaptı! Öykünün ayrıntısı dergide herkese açıktır ve suikastlar kitabı da herkesin okuması için yerinde duruyor. 1976 yılında Uganda’nın Entebbe Havaalanında Fransız uçağında rehin alınanların kurtarılması için yapılan saldırı gibi, bazı operasyonlar milyonların seyrettiği filmlere bile dönüştü!

Filistinlilerin İsraillilere karşı bilimsel çatışma yürüyüşü engellemek ve direniş araçlarının geliştirilmesine dayanan bilimsel bir yaklaşım kullanmaksızın yüzleşme araçlarını spontane gelişen duygusal ve rasgele kelimelerle sınırlı kılmak amacıyla Filistinli bilimsel seçkinlerine karşı bir dizi suikast uygulandı ve çok sayıda Filistinli bilim adamı katledildi. Bütün bu felaketlere ve sıkıntılara rağmen, Filistinli liderlerin çoğu, uzak topraklarda bilim ve bilimsel ilerleme ile ilgisi olan herhangi bir Filistinli aktivistin doğrudan tasfiye olacağı bilimsel gerçeğini fark etmedi, veya fark etmek istemedi. İçerideki siyasi aktivistlerin tasfiye edilmesi ise rastgele ve kaotik (ve tabii ki bilimsel olmayan) çatışmaların sayesinde olacaktır. Tüm bunlar, Filistinli liderlerin İsrail’in bilime, modernizme ve kurumsallaşmış organizasyona bağlı olduklarını bilmelerine rağmen olmaktadır.

Ağır yaralar almış Filistin davası ikinci yüzyılına girme arifesindeyken, kendi kendine propaganda yapan Filistinli güçlerin bilimsel yöntemleri kullanmadaki tereddüdü Arapları utandırmaktadır!

Ez cümle:

Filistin halkının tüm trajedisine rağmen, Filistinlilerin akıl almaz bölünmüşlüğü mücadelelerine gölge düşüren hastalık ve eksiksiz haklarını almanın önündeki engeldir!