Beyrut: Antoine el- Hac

Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı General Charles de Gaulle, İngiltere’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılmasına karşı çıkma konusunda haklı mıydı?

Nazilere karşı direnen, Fransa’yı yeniden yükselişe geçiren ve ülkeye kaybettiği rolünü yeniden kazandıran bu lider, İngiliz ekonomisinin işgücünden tarıma pek çok yönünün Avrupa ile uyumlu olmadığını ve İngiltere’nin Avrupa’nın herhangi bir sınır ötesi projesi için ‘derin bir düşmanlığı’ olduğunu söylemişti.

De Gaulle 1969 yılında yönetimden ayrıldığında, İngiltere’nin önüne ‘Avrupa Cenneti’ne girmenin kapıları açıldı. Bu hususta yapılan üçüncü talep nihayet başarıya ulaşmıştı. 1972 yılının Ocak ayında dönemin Başbakanı Edward Heath ile bir anlaşma imzalanmış, anlaşma 1 Ocak 1973’te yürürlüğe girmişti.

Ancak bu, İngiltere’nin Avrupa ailesine katılması konusundaki şüpheleri ortadan kaldırmaya yetmedi. Zira İngilizlerin çoğu, kıtaya korku ve şüpheyle bakıyordu. Buna rağmen İngiltere’nin AB üyeliğine devam etmesi konusundaki ilk referandum 1975’te yapıldı ve seçmenlerin yüzde 67’sinin evet oyu ile sonuçlandı.

Fakat taraflar arasındaki ilişkilerde iniş çıkışlar devam etti. ‘Avrupa Haçı’ içerisindeki İngiliz ayrımı, kendini en çok euroyu reddederek, milli egemenliğin sembolü olan ulusal para birimi İngiliz sterlinine bağlı kalınmasında gösterdi. Sonunda 23 Haziran 2016’da büyük referandum günü, İngiliz seçmenlerinin yüzde 72.2’sinin katılım gösterdiği oylamada halkın yüzde 51.9’u AB’den ayrılma yönünde oy kullandı. 29 Mart 2017’de İngiliz hükümeti, AB anlaşmasının üyelerine Birlikten çekilme olanağı tanıyan 50. Maddeyi yürürlüğe koydu. Son çıkış günü ise ‘29 Mart 2019’ olarak belirlendi.
Ancak bugün İngiltere’nin AB’den çekilme süreci belirsizliğini koruyor ve bu konu halen görüşülüyor. Brexit karşıtları için konunun yaptığı çağrışımlar siyahlara bürünmüş bir haldeyken, çıkış yanlısı olanlara toz pembe görünüyor.

Başbakan Theresa May’in İsviçre’deki Alp dağlarında geçirdiği yaz tatilini yarıda kesip Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u Fransa’nın güneyindeki yazlık ofisinde ziyaret etmesi, muhafazakar hükümet saflarında kafa karışıklığının hakim olduğunu bir kez daha gösterdi.

Nitekim Brexit Bakanı David Davis 8 Temmuz’da istifa etmiş, ertesi gün yerine Dominic Raab atanmıştı. Brexit müzakereleri Başbakana havale edilirken, Raab’ın sorumluluğu yalnızca Birlikten çıkışa hazırlık ile sınırlandırılmıştı.

Macron’la görüşmeye geri dönecek olursak, Fransa Cumhurbaşkanlığı hiçbir beyanda bulunmadı.