Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

DEAŞ, gerilla yöntemleriyle Irak’ta aktifleşti | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Irak’ın DEAŞ’a dair zafer ilan etmesinden birkaç ay sonra terör örgütü unsurları, adam öldürme ve kaçırma eylemleriyle yeniden gündeme geldi.

Askeri, istihbarat ve hükümet yetkilileri tarafından Reuters’a yapılan açıklamada, DEAŞ’ın Bağdat’taki merkezi hükümeti zayıflatmayı hedefleyen saldırılar gerçekleştirdiği belirtildi.

İstihbarat yetkilileri, terör örgütünün geçtiğimiz Aralık ayında hezimete uğradığını ilan etmesinden birkaç ay sonra yeniden ortaya çıkmaya çalıştığını ve gerilla yöntemlerine başvurmalarının beklendiğini ifade etti.

Irak; Kerkük, Diyala ve Selahaddin illerinde geçtiğimiz Mayıs ayında gerçekleştirilen patlamalardan bu yana kaçırma ve cinayet faaliyetlerinde artışa tanık oluyor. Bu durum ise bir dönem ülke topraklarının yaklaşık üçte birini kontrol eden örgütün hükümete karşı yeni baskılar ortaya koyabileceğini gösteriyor. Bu çerçevede geçtiğimiz ay söz konusu üç ilde 83 adam kaçırma ve cinayet eylemi yaşanırken, bunların çoğu da Bağdat’ı Kerkük’e bağlayan bir otoyolda meydana geldi. Irak hükümetinde danışman ve silahlı gruplar uzmanı Hişam el-Haşimi’ye göre, Mayıs ayında bu şekilde 30 eylem gözlemlenirken, sayı Mart ayında 7 ile sınırlıydı.

17 Haziran’da gerçekleştirilen bir eylemde, DEAŞ’tan silahlı unsurlar, bir otobanda yer alan kontrol noktasında 3 polis memurunu kaçırdı. Olaydan 10 gün sonra polisleri bulanları öldürmek hedefiyle parçalanmış cesetlere patlayıcı yerleştirildiği görüldü. Polis memurlarından birinin akrabası olan Basim Hudayr, güvenlik güçlerinin ailelerle iş birliği yapmadığını belirtti. Hudayr, kaçıranları kovalamak için orduya yalvardıklarını, ancak bunun reddedildiğini ifade etti.

Ertesi gün erkek kardeşinden bir telefon aldığını vurgulayan Hudayr, “onun DEAŞ’ın elinde hayatta olduğunu söylediğini” belirtti. Aktarılana göre bir terörist ise hükümetin tüm kadın tutukluları serbest bırakmaması halinde 3 polisin de öldürüleceğini vurguladı.

Teröristler, her gün Hudayr’ı aramaya devam etti. Bu çerçevede Basim Hudayr, durumu hükümete anlattığını, ancak Irak istihbarat teşkilatının çağrılarına yanıt vermediğini söyledi. Olaydan 10 gün sonra ise Hudayr’a, kaçırılan polis memurlarının üçünün de infaz edildiği belirtildi. Diyala ve Selahaddin illerindeki askeri komutanlar cesetlerin sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyor.

Diyala il konseyi başkanı Ali el-Dayini, “Radikalizm yanlısı gruplar, küçük hareketli gruplardır. Belki istihbarat çabasının bir öncelik olması gerekiyordu” şeklinde konuştu.

Öte yandan Selahaddin il konseyi başkanı Ahmed el-Kerim, “Durum karışık. İl içerisindeki kaostan kaynaklı. Güvenlik birimlerinde, güvenlik güçleri arasında bir kaos var ve ildeki güvenlik konularına dair bir takipsizlik ve komuta eksikliği mevcut” ifadelerini kullandı. El-Kerim, “Tüm bunlar, DEAŞ’ın yeniden ortaya çıkmasını sağlayan, teröristleri güçlendiren ve bu alanlarda var olmalarına yol açan sebeplerdir” dedi.

Öte yandan ordu, polis, istihbarat ve seçilmiş yerel konseylerden yetkililer, söz konusu kaosun örgütün geri dönüşüne izin verdiğini söyledi. Aktarılana göre yetersiz koordinasyon, merkezi yönetimden sağlanan düşük destek ve geniş çaplı bir sorumluluğun reddedilmesi örgütün, kaçırma ve cinayetlerin yanı sıra sınırlı saldırılara devam etmesine yol açıyor. DEAŞ’la savaşan ABD liderliğindeki koalisyon da Irak’ta güvenli bir sığınağın bulunmadığını vurguladı.

Diğer taraftan DEAŞ militanları, Irak’ın kuzeydoğusunda yer alan (Diyala ve İran sınırından Kerkük’e kadar uzanan) Hemrin Dağları’ndaki mevzilerinde yeniden toplanmaya başladı. Bölge, yetkililer tarafından “ölüm üçgeni” olarak adlandırılıyor. Bu bağlamda askeri ve istihbarat yetkilileri, Irak’ta kalan aktif militanların sayısına dair farklı tahminlerin olduğunu belirtti. Hişam el-Haşimi tarafından yapılan açıklamada, militanların sayısının bini geçmediği, yaklaşık 500’ünün de çöl bölgelerinde ve dağlarda yaşadığı ifade edildi. Selahaddin’e bağlı Tikrit kasabasından bir istihbarat yetkilisi, teröristleri “yaşamak için çölleri kullanan pislik” olarak nitelendirdi.

DEAŞ’lı militanlar, hızlı operasyonlar başlatmak için El-Kaide yöntemlerini kullanarak, daha sonra çöllere çekilmeye başladı. Selahaddin’de bir polis şefi yardımcısı, militanların makineli tüfek, anti tank silahları ve mayınlara rağmen Sünniler arasında destek alamamaları dolayısıyla şehre nüfuz edemediklerini söyledi.

Yetkili, “Halk artık DEAŞ ile işbirliği yapmıyor” şeklinde konuştu.

Aynı şekilde Diyala operasyonları komutanı Mazhar el-İzavi, örgütün her bir hücresinde üç ila beş teröristin olduğunu, ildeki militan sayısının 75’i geçmediğini vurguladı. El-İzavi, “Çölde saklanıyorlar, onları bulmak zor. Alanlara bomba yerleştiriyorlar, bunları patlatıp kaçıyorlar. Bölgede keskin nişancılar var. Kontrol noktalarına baskın düzenliyorlar” dedi.

Örgüt, etnik ve mezhepsel bölünmelerden besleniyor. Iraklı ve Kürt güçler birlikte savaşırken, şu an geçtiğimiz yıl Irak’tan ayrılmak üzere ortaya koyulan Kürt hareketliliği ilişkileri gerginleştirdi. Koordinasyon eksikliği, Iraklı Kürt güçleri ülke dışına iten tartışmalı bölgelerde bir güvenlik boşluğu yarattı ve bu durum da DEAŞ açısından bir fırsat oluşturdu. Bir Kürt güvenlik yetkilisi yaptığı açıklamada, “Diyala’ya girmemiz, bölgeyi temizlemelerine yardım etmemiz ve daha sonra da geri çekilmemiz mi bekleniyor? Bu alanlarda saldırıya uğramıyoruz, aksine saldırıya uğrayan Iraklı güçlerdir. Biz orada yokuz, çünkü bizi kovdular” ifadelerini kullandı.

Sünni aşiretler ABD ve Irak güçlerinin El-Kaide’ye karşı savaş yürütmesine yardım etmişti. Şu an ise yerel kabileler, DEAŞ’ın geri dönüşü konusunda yardıma ihtiyaçları olduğunu söylüyor. Şimr kabilesi şeyhi ve bölge mahkemesi başkanı Ali Navaf, geçtiğimiz ay militanların Şimr kabilesinin yaşadığı alanlara girerek 30 kişiyi kaçırdığını ve olayın ertesi günü 8 cesedin bulunduğunu söyledi. Savaşa hazır bin 400 kişinin olduğunu ama Bağdat hükümetinin desteğine de ihtiyaç duyduklarını belirten Navaf, “Çözüm, ya bu bölgelere düzenli güçler getirmek ya da DEAŞ bayrağını yükseltip onlarla birlikte olmaktır” dedi.