Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

DEAŞ’ın parçaladığı ailenin Belçika’da hukuk savaşı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

DEAŞ mensubu olduğu gerekçesiyle, geçen Ocak ayında Kayseri’de yakalanarak 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Belçika vatandaşı Amina G.’nin annesi Rahima Ayad, ikisi de kız çocuğu olan 2 ve 4 yaşındaki torunlarının Türkiye’den geri getirilmesi için Belçika devleti aleyhine dava açtı.

Belçika Dışişleri Bakanlığı, konu hakkında açıklama yapmazken, Belçika İçişleri Bakanı Jan Jambon, çocukları bu zor duruma sokanın ailelerinin eylemleri olduğunu söyledi.

Amina G., 5 yıl önce DEAŞ’a katılmak için Suriye’ye gitti ve örgüt içindeki biriyle yaptığı evlilik sonucu iki kızı oldu.

10 yıl hapis cezası verildi

Suriye’deki savaş esnasında dünyaya gelen iki çocuğun annesi Ocak ayında Kayseri’de yakalanıp gözaltına alındı.

Kadının ‘terör örgütüne üye olma’ suçlamasıyla 10 yıl hapis cezası ile hüküm giymesinin ardından Türk makamları, kız çocuklarının anne ile birlikte cezaevinde kalamayacağını belirtti.

Belçikalı yetkililerin, ülkeye dönüş izni vermemesi üzerine iki kız çocuğu ortada kaldı. Amina G.’nin ailesi Kayseri’de bir daire kiralayarak, çocuklara kendi imkanlarıyla bakmaya çalışıyor.

Çocuklar ortada kaldı

Belçika Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Aralık 2017’de aldığı karara göre, DEAŞ unsurlarının 10 yaşından küçük olan çocukları doğrudan ülkeye geri dönüş hakkına sahip. Ancak, bu karara rağmen Belçikalı yetkililer, Kayseri’deki iki küçük çocuğu almak için harekete geçmedi.

Avukat: Doğum belgeleri yok

Rahimu’nun avukatı Muhammed Özdemir, “Çocuklar Suriye’de DEAŞ’ın egemenliği altındaki bölgede dünyaya geldikleri için doğum belgeleri yok. Bu yüzden Belçika Büyükelçiliği onlara seyahat belgeleri sunamaz” diyerek, Belçika’nın, çocukların Amina G,’den olduğuna dair DNA raporu istediğini bildirdi.

Büyükelçiliğin iki çocuktan DNA örneği aldığını aktaran avukat, annelerinden DNA örneği almak için hapishaneye gidildiğinde bu isteklerinin reddedildiğini söyledi. Avukat ayrıca, Türk Adalet Bakanlığı yetkililerinin, hapishanedeki Amina G.’ye DNA testi yapılabilmesi için uluslararası hukuki yardım başvurusu gerektiğini bildirdiğini fakat Belçika hükümetinin bunu yapmadığını aktardı.

Anneanne: Belçikalı yetkililer bunu kabul etmedi

Anneanne Rahimu ise, “Bir süre sonra eşim ve ben iki torunumun örnekleriyle karşılaştırılması için DNA örnekleri verdik. Çıkan analizde, iki çocuğun yüzde 99 bizim torunumuz olduğunu gösterdi. Fakat Belçikalı yetkililer bunu kabul etmedi” dedi.

Rahimu’nun avukatı, Belçika devletinin çocuklar için seyahat belgeleri vermesini isteyerek, seyahat izninin 1 ay içinde çıkmaması halinde, çocuk başına her gün için 5 bin euro tazminat ödenmesini talep etti.

Rahimu Ayad ile Türkiye’deki torunlarının DNA örneklerinin yüzde 99 uyuştuğunu söyleyen Özdemir, davayı bu DNA örneği ve Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne dayandırdıklarını dile getirerek, iki kız çocuğunu her türlü ihmale karşı korumanın Belçika devletinin görevi olduğuna vurgu yaptı.

Geçtiğimiz Temmuz ayında, Belçika savunma ekibi, DEAŞ unsurlarından ikisinin dul eşleri hakkında Acil Durum Mahkemesi tarafından Belçika hükümetinin sınır dışı edilenlerin çocuklarını Belçika’ya iade etmek zorunda olmadığına dair çıkarılan karara itiraz etmişti.

Brüksel mahkemesi, Belçika devletinin bu çocukları geri getirme konusunda ahlaki bir yükümlülüğü olduğunu ancak yasal olarak devletin başka bir ülkedeki mülteci kapları üzerinde bir yetkisi olmadığını ifade etmişti.

Ağustos ayında ise, Müslüman bir kadın Belçikalı yetkililere başvurarak Yasemin ismindeki kızının babasıyla birlikte bulunduğu çatışma bölgelerinden kurtarılmasını istemişti.