Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

DEAŞ’lılarla yapılan Kalamun anlaşmasının yankıları devam ediyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Lübnan Hizbullah’ı ile DEAŞ arasında yapılan anlaşmanın ardından, DEAŞ’ın son üyelerinin Suriye’nin Kalamun tepelerinden Irak sınırındaki Deyr-i Zor bölgesine götürülmesi, Irak ordusunda çatlaklara sebep oldu. Tahran; Bağdat, Şam ve Beyrut ile diyalog oluşturma çağrısında bulundu.

Haşdi Şabi liderlerinden Irak Bedr Güçleri Genel Sekreteri Hadi el-Amiri, DEAŞ’lıların Elbukemal’e götürülmesinin iyi bir adım olmadığını ve Irak’a yönelik yakışıksız bir hareket olduğunu söyledi. El-Amiri’nin açıklamaları, İran Çıkarlarını Koruma Yüksek Konseyi Sekreteri Muhsin Rızai’nin, “Irak, İran, Suriye ve Lübnan arasında bir ‘diyalog’ oluşturulma” açıklaması ve İran’ın konuyla ilgili yaptığı hamle ile birlikte geldi. Tüm bu açıklamalarla birlikte Hizbullah ve DEAŞ anlaşması, Irak İslam Yüksek Konseyi’nin önde gelen üyelerinden Celaleddin es-Sagir tarafından destek buldu.

Anlaşmayı haberlerden duyuyoruz

El-Amiri, Rudaw’ın internet sitesine yaptığı açıklamada, “Celaleddin es-Sagiri İran’la iyi ilişkiler içerisinde olduğu bilinen bir kişi. Suriye topraklarında DEAŞ’lıların bir yerden bir yere nakledilmesine müdahale edemeyiz. Biz DEAŞ’lıların Elbukemal bölgesine nakledileceklerini haberlerden duyuyoruz ve bunu kabul etmiyoruz. Operasyonun Irak sınırından 200 kilometre uzaklıkta bulunan el-Hamim bölgesinde yapıldığını söylüyorlar. Bu durumda, Elbukemal’in adından nasıl bahsettiklerini bilemiyorum. Onlara Elbukemal’de olduklarını söyledik. Bu ise bizim söylediğimizin tam tersi. Bunu Irak’a karşı atılmış yanlış bir adım olarak görüyoruz ve anlaşmanın içeriğini de bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Irak’taki İran’a yakın basın ve medya kuruluşlarının çoğu Devrim Muhafızları Eski Komutanı Muhsin Rızai’nin Irak, İran, Suriye ve Lübnan diyalogunun Bağdat’ta oluşturulduğunu ilan ettiğini ve Hizbullah ile DEAŞ anlaşmasına yöneltilen eleştirilere atıfta bulunarak, dört ülkenin terörle mücadele ettiği ve bazı sorunları dostça çözdüklerine işaret ettiğini aktardı.

Sistani, görüşmeyi reddetti

İran Düzenin Yararını Belirleme Kurulu Genel Sekreterliği görevine getirilen Muhsin Rızai, bu ayın başında konseyin yeni başkanı Mahmut Haşimi Şahrudi’ye eşlik eden bir heyetle birlikte Irak’ı ziyaret etmişti. Kaynaklar Rızai’nin, İran, Irak, Suriye ve Lübnan arasında bir diyalog oluşturmak için çalışmalar yaptığını söylediler.

Gözlemciler, bunun İran hükümetinin, DEAŞ’lılarla yapılan Kalamun anlaşmasından sonra Hizbullah ve lideri Hasan Nasrallah’ın desteğini alan bir Irak saldırısından çekindikleri ve endişelendikleri için bu adımı attıkları görüşündeler. Başbakanlık kaynaklarının Şarku’l-Avsat’a verdikleri bilgilere göre, Rızai tarafından açıklanan diyalog konusunun Başbakan Haydar İbadi’ye getirildiği ancak henüz herhangi bir karar alınmadığı belirtildi. Kaynaklar, Irak’taki Şii’lerin dini lideri Ayetullah Ali El Sistani’nin İran heyetiyle görüşmeyi reddettiğini vurgulayarak, Haşimi Şahrudi’nin Haydar İbadi ve Nuri Maliki arasında uzlaşma görevi için geldiğine işaret ettiler.

Anlaşmayı reddeden bir tutum içerisine girdiler

Öte yandan, Irak’taki DEAŞ’lılarla yapılan Kalamun anlaşmasının yankıları sürüyor. Şii siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve sosyal paylaşım sitelerindeki aktivistler özellikle Hizbullah tarafından yapılan açıklama ve ABD uçaklarının Deyrizor’a ulaşmalarına izin verilmediği takdirde DEAŞ üyelerinin ailelerine yönelik bir katliam olabileceğine dair yaptığı uyarının ardından anlaşmayı reddeden bir tutum içerisine girdiler.

Buna karşılık, Kalamun anlaşmasını destekleyen Irak gruplarının duruşları, anlaşmanın sağlanmasından yaklaşık bir hafta sonra daha da netleşti. Hukuk Devleti İttifakı Lideri Nuri el-Maliki, anlaşmayı hem destekliyor hem de savunuyor. Aynı şekilde, Ebu Mehdi el-Mühendis öncülüğündeki İran’a yakın bazı Haşdi Şabi liderlerinin yanı sıra, Irak İslam Yüksek Konseyi’nin önde gelen üyelerinden Celaleddin es-Sagir’da Hizbullah ve anlaşmasına destek verenlerin arasına katıldı. Bağdat’taki Buratha Camii’nde genellikle siyasi konuşmalar yapan Celalettin es-Sagir sık sık büyük tartışmalara giriyor. Birçok defa da İslam Yüksek Konseyi eski başkanı Ammar el-Hakim’e yönelik eleştirilerde bulunuyor. Es-Sagir, Yüksek Konsey içerisinde radikal olarak nitelendirilen liderlerden ve İran’a yakın bir duruşu var. Bir ay öncesine kadar Ammar el-Hakim başkanlığındaki İslam Yüksek Konsey’inde siyasi bir ağırlığı yoktu.

“Çelişkili senaryolar ortaya atılıyor”

Hizbullah ve DEAŞ’ın yaptığı anlaşmayı savunan gruplar, Hizbullah’a yönelik eleştirilerin arkasındaki kasıtlı sebeplerden dolayı genellikle çelişkili senaryoların ortaya atıldığına dikkat çekiyorlar. Bu arada, Asaib-i Ehl-i Hak lideri Kays el-Hazali birkaç gün önce yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın yaptığı anlaşma çerçevesindeki anlaşmazlığın, Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bağımsızlık referandumunun Kerkük vilayetini de kapsamasını örtbas etmeye çalışmak için yapıldığına dikkat çekti. Celaleddin es-Sagir’in başlattığı tartışmanın amacının, Telafer’deki DEAŞ üyelerinin bölgeden kaçırılması için ABD, Türkiye ve bir kısım Peşmerge’nin yaptığı bir anlaşmayı örtmek olduğunu söyledi.

Es-Sagir yaptığı açıklamada, “Neden DEAŞ karşıtı savaşan taraflar bizi yok saymak istiyor? Hizbullah uzmanları ve savaşçıları operasyonları planlıyor ve sonra bizimle birlikte savaşıyorlar. Tüm Haşdi Şabi grupları Hizbullah’ın uzmanlığını gördüler ve kendilerine olan bu destekle deneyim kazandılar. Ben sahada bulunan bu güçleri takdir ediyorum” dedi. Es-Sagir’in birçok kişinin öfkesini ve tepkisi çeken sorusu ise şu oldu, “Neden 300 DEAŞ’lı büyük bir hikaye haline getirildi? Neden Başbakan, 3 yıldır DEAŞ’lıların işgali altındaki Elbu Kemal’i şimdi hatırlar?”

Diğer yandan, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi yaptığı açıklamada, “Hizbullah ve DEAŞ’ın yaptığı anlaşmanın insani bir adım olduğunu ve DEAŞ ile savaşın masumlar ve sıradan insanları öldürmekten tamamen farklı olduğunu” söyledi.