Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Demokrasinin içselleştirilmesi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Demokrasi, uluslara, insanlara ve koşullara göre daralan, genişleyen, sünen ve sündürülen bir elastik kavramdır. Tek parti ve tek adam sultası altındaki Sovyet kampının bütün ülkeleri, bu adı kendilerine eleştirmişti bir zamanlar.

1920 yılında kurulduğundan bu yana Lübnan’da demokratik sistem için gerekli olan her şeyi kurduk: Anayasa, parlamento, seçimler vs vs. Abdülkerim Kasım Irak’taki eski dönemi alaşağı ettiğinde, hızlı bir şekilde demokratik bir cumhuriyetin kurulduğunu ilan etti, vs vs.

İki ay önce, Irak demokrasisi ile Lübnan demokrasisi harikulade seçimler yaptı. Seçimlerin ilki hakkında, sahte olup olmadığı konusunda hala karar verilmedi ve Lübnan’daki seçim ise bir hükümetin kurulmasına yol açmadı, çünkü içimizdeki demokrasinin yorumunda, Nurettin El Maliki’nin lütfu ve onun özgürlük kavramı ve ötekinin hakkı gibi bir şeyler var.

Kuşkusuz Arapların çoğu, demokrasimizin tezahürlerinden dolayı bizi kıskanıyorlar. İki buçuk yıl cumhurbaşkanı olmadan kaldık. Genelde bir yıl hükümet olmaksızın da işleri idare ederiz. Bazen de dokuz yıl meclis ya da belediye seçimleri olmaksızın işleri yürütebiliriz. Buna rağmen Araplar, referandumlar, rakamlar ve Einsteinvari hesaplar Lübnan’da olmadığından bizi kıskanıyorlar.

Seçimlerden veya hükümet kurulmasından beklentisi olan vatandaşlardan değilim, keza bu seçimlerden de ülke adına ümidim yok. Zira; Irak ve Lübnan seçimlerinde Iraklılar ve Lübnanlılar oy kullandı, sonuçları onları etkiler, İsveçlilerin ve Norveçlilerin kendi ülkelerinde oy kullanmalarından farkı yok, benim için. Lübnan ve Irak’taki mesele (Büyük Arap Dünyasında olduğu gibi) demokrasi tipi, tiyatrosu veya makyajı olmaktan çıktı, mesele ülkelerin ve içindeki insanların hayatı oldu artık. Irak yolsuzlukla yanıyor, Lübnan’da ise yolsuzluğun altında inliyor. Artık Mesele kim gider ve politikacılardan kim kalır meselesi değil, mesele onlardan sonra ülkeden geriye ne kalıp kalmaması. Irak’ta göstericiler medeniyetler beşiği Mezopotamya’da elektrik talep eden gösteriler düzenledi. Lübnan’da ise Enerji Bakanlığı yasal olmayan ve sahte sayaçlar yerine normal sayaçlar takması için ‘Büyük Lübnan Halkına’ çağrı yapıyor. Dahası, hint kenevirinin ekiminin yasallaştırılması için halktan çağrı yapanlar dahi var!

İnsaflı olmak gerekirse, Lübnan mafyası ve sağladığı elektrik olmasaydı, Lübnanlılar 20. Yüzyılda sadece 4 saat elektrik alırken, 21. Yüzyılda sadece 20 saat elektrik alırdı. Oğlumun yazdığı ‘Beyrut’tan Muhabirimiz’ kitabına göre, O da, Lübnan halkının ve Arapların %90’nı da vatanları haricinde kendilerine hayat arıyorlar. Yolsuzluğun halktan kalan %10’nuna bir şey bırakıp bırakmayacağını bilmiyorum. Bu soruya cevap almak için Basra ahalisine bir sorun, haraptan sonra arda kalan ne var, size söylesinler.