Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Denge politikası etrafındaki soru işaretleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Irak Başbakanı Haydar İbadi, Bağdat’ta düzenlenen 2018 Enerji Forumu’nda verdiği bir konferansta, ABD-İran çatışmasından uzak bir Irak istediğini söyledi. Irak’ın Washington ve Tahran’la ilişkilerinde denge kurmak istediğine işaret ederek bu politikanın Bağdat’ın çıkarına olduğunu vurguladı ve Washington’ın İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çekilmeyeceğine dair umudunu dile getirdi. Hiç kimsenin isteği Irak Başbakanı’ndan farklı değil. Ülkesini bir yandan ABD ile diğer yandan da İslam Cumhuriyeti ile olan ilişkilerinde tarafsız tutma politikası destekleniyor. Fakat Irak meselesini gözlemleyen bizler, esasında Irak’ın bu konuda seçim yapma özgürlüğü olmadığını görüyoruz. ABD, stratejisini değişen koşullara ve üst düzey çıkarlarına göre değiştirir. ABD, ülkeyi Saddam yönetiminden kurtardığında Irak’ta uzun bir süre kalacağını ilan etmişti. Ancak ABD’nin Irak’taki varlığına karşı direnişin başlamasıyla birlikte Washington stratejisini değiştirdi, taktiksel bir geri çekilme politikası izledi ve Irak’tan ayrıldı. Irak ve ABD, 2008 yılında “Sofa” anlaşmasını imzalayarak 2009 yılında başlayan ve 2011 yılında sona erecek olan bir takvime göre birliklerini buradan çekti. ABD’de bazıları, Washington’ın Irak’a geri çekilmek için gelmediği düşünüyordu. Irak’taki Amerikan varlığının Amerikan çıkarlarını gerçekleştirmek için olduğunu dillendiriyorlardı.

Irak’tan çekilmeye karşı olanlar Irak’ı ve bölgeyi terk etmenin ABD’nin ve İsrail’in İran’ın varlığını azaltmaya çalıştığı bu bölgede Tahran’ın nüfuzunun önünü açmak anlamına geldiğini savunuyorlardı.

2012’de yaşananlara baktığımızda Irak Eski Genelkurmay Başkanı Babekir Zebari, Irak kuvvetlerinin nitelikli olmadığı ve eğitime ihtiyaç duydukları gerekçesiyle ABD’den güçlerini geri çekmeyi ertelemesini talep ettiğini görüyoruz. Zira Irak kuvvetleri, çeşitli bölgelerin bağımsızlık talebiyle ortaya çıkan iç savaşla başa çıkabilecek bir niteliğe sahip değildi. DEAŞ’ın Musul’u işgal etmesi, ABD’nin geri çekilme politikasını değiştirmesine neden oldu.

Şimdi Irak Başbakanı’na sormamız gereken soru İran’ın Irak’ı terk etme isteğine sahip olup olmadığıdır. Özellikle İran’ın 2011 yılında İran Silahlı Kuvvetleri Yüksek Konseyi Genel Başkanı Yahya Rahim Safavi’nin İran’ın Amerika’dan çok daha büyük nüfuzu bulunduğunu, hatta İran’ın bölgede ve dünyada güçlü bir nüfuza sahip olduğunu, güvenlik ve istikrarın en büyük bölgesel gücü haline geldiğini açıkladıktan sonra…

ABD, Irak Başbakanı Haydar İbadi’ye Irak siyasi grupları arasındaki bölünmeyi ortadan kaldırmasını, ulusal politikaları birleştirmesini, yolsuzluğu ortadan kaldırmasını ve hükümetin mezhep merkezli yaklaşımından kaçınmasını telkin etti. Çünkü bu faktörler istikrarsızlığa yol açacaktı.

İbadi, iktidarının ilk yıllarında Irak toplumundaki Sünniler, Kürtler ve diğer kesimler arasında uzlaşma ve barışı sağlamak için çabaladı.

İbadi’nin denge politikasını sağlamlaştırma girişimi kaçınılmaz olarak siyasi partisiyle çatışmayı da beraberinde getirecektir. Zira Irak Dava Partisi ve çeşitli halkçı bloklar, ABD’ye bariz bir düşmanlık ve İslam Cumhuriyeti ile ilişkiyi pekiştirme isteklerini ilan etti. İbadi’nin geçen ay Haşdi Şabi Şii güçlerini düzenli orduyla birleştirmesi ve Iraklı milletvekillerinin ABD ile askeri ilişkileri sona erdirilmesini talep etmesi denge politikasını bozacak niteliktedir.

Irak hükümeti için öncelikler var mı? Ve Irak’ın tüm bileşenlerine yönelik çıkarı nerede? Washington ile mi yoksa Tahran ile mi?

Irak, ülkenin siyasi unsurlarının, ülkelerine hizmet eden bir siyaset politikası üzerinde uzlaşmaya varamamasından kaynaklanan dâhili bir sorun yaşıyor. Irak’taki hükümete egemen olan ülkedeki Şii blokları, İran’la ilişkilerini dini referanslardan dolayı derinleştirmek istiyorlar. Ancak ülkelerini ve ordularını modernleştirmek ve ulusal birliklerini korumaya çalışmak için ABD’nin desteğine ihtiyaç duyduklarını da biliyorlar.

ABD, Irak’ta dini partilerin iktidar üzerinde hâkimiyet kurmasını istemediğini açıkça belirtti.
İslam Cumhuriyeti, Irak’ı terk etmeyeceğini yinelemiştir. Irak’ın iç ve dış politikasını kendisine bağlı Şii partiler aracılığıyla kontrol edeceğini açıkça göstermiştir.

Irak’ın bazı partilerinin İran hegemonyasından kurtulmasının zor olduğu kesin. Çünkü Iraklıların evi içeriden çok zayıf ve bu da ülkeyi dış müdahaleye açık hale getiriyor. Irak’taki ittifaklar, dış dünyaya içten daha fazla bağlı. Bu da istikrarı kontrol altına almayı ve sağlamlaştırmayı zorlaştırıyor.