Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Din ve bilimin uyum içinde olması mümkün mü? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bilim, aydınlanma çağında dinden ayrılmaya başladığından bu yana din, laikleştirilmeye, dinin temelleri mantık ve felsefede araştırılmaya ve peygamberlerin kıssaları “mitolojiden arındırılmaya” çalışıldı.

Bu amaçla Batı’da bir dizi konferanslar düzenlendi. Bilim ve Ruh, Teoloji ve Doğa Bilimleri, Din-Bilim Uyuşmazlığı, İman-Akıl Çatışması, Dinin Bilimle İspatı ve İnancın Bilimle İspatı gibi bu hususla ilgili araştırmalara işaret eden başlıklar altında çeşitli kitaplar yayımlandı.

Bu çabaların nihai amacı, dini inanç ve bilimi ortak bir zeminde buluşturmaya çalışmak ve dini söylemin temel ve kuramlarını araştırarak dini söylemi yenilemektir. Bu şekilde içtihatlar yapılırken, inancın ihlal ve inkâr edildiği radikal ortamın ve dinin yorumlanmasında taassubun ortaya çıktığı şartlara bağlı kalınmayacak.

Tüm bunlar, Hıristiyanlıkta özellikle de Protestanlık ve Luthercilik gibi mezheplerin ortaya çıktığı ülkelerde meydana gelmiştir. Hıristiyanlar, ikona ve heykellerden kurtularak dinin tek sembolü olan haçla, Müslümanlar ise hilalle yetinmişlerdir. Bunun için, Suudi Arabistan’da, fetvalarda hadislerin delil olarak gösterilmesini kontrol etmek için bilimsel bir kompleksin kurulması gerekli ve zaruri bir durumdu.

Sekülerleşme, din adamlarının nezdinde ve Müslümanların genelinde kabul görmüyor. Bununla beraber sekülerleşme, İslam tarihinde çok erken bir dönemde başlamıştır. Birçok âlim, sahih ve uydurma olup olmadığını araştırmak için hadisleri gözden geçirmiştir. Bilimin bilim olabilmesi için kuram, aksiyom, kesinlik ve etimolojiye dayanması gerekiyor. Yani bilim, gerçeklere, hakikatlere ve tecrübelere dayalı olmalıdır.

Bilimin sınırları olduğundan dolayı genellikle kanıta ihtiyaç duyar. Örneğin din, yaratılış teorisine bağlı kalarak Charles Darwin’in evrim teorisini çürüttü. Sosyal ve dini açıdan Darwin’in teorisi, evrimin, gelişime ve ilerlemeye hazır belirli insan türleriyle sınırlı olduğunu iddia eden ırkçılığı da kapsıyor.

Milyonlarca ışık yılı uzaklıkta bulunan galaksilerde insana benzer ya da başka şekillerde canlı varlıkların olup olmadığı ihtimalinden bahsedelim. Uzak yerlerde yaşam olup olmadığı konusunda din ve bilimin tutumu sorgulanabilir. Bilim, uzak yerlerde yaşam olup olmadığı konusunda bilimsel kanıta ihtiyaç olduğunu söyleyerek kâinatla ilgili meselelerde tutumunu açıklayabilir. Din ise cevap olarak “yaratılış teorisi”ne sahip. Diğer galaksilerde canlı varsa bu, insan gibi bir mahlûk olmalı. Din, insanların ve toplumların ilgisini yeniden üzerine çekmesine rağmen, din ve bilimin yakınlaşmasının gerekli olduğunu araştıran yeni bir düşünce sistemi var. Sadece din adamları ve din bilginleriyle sınırlanmayarak bu alanda batıda, üniversite ve liselerde araştırma ve inceleme metotları tanzim ediliyor.

Fakat bazı bilim adamları, din ve bilimin farklı kategorilerde yol alması gerektiği konusunda çoğu din adamıyla aynı fikirdeler. Dolayısıyla tıbbi tedaviyi kutsal kitaplarda araştırmak ya da yetişkin erkeklerin kadınlarla aynı odada evlat ve kardeş gibi oturup çalışmalarına cevaz vermek için kadınların buluğ çağına ermiş erkekleri emzirmesini öneren(!) fetvayı bilimsel olarak kanıtlamak zorunda değiller!

Mütefekkir ve şair Adonis’i bir uzay gemisi içerisinde uzak gezegenlerden birisine göndermek mümkün mü? Bu gezegende Adonis’ten beklenen ne?

Adonis, “Sabit ve Değişken” adlı kitapta eleştirel bir teori kurduğunu düşünüyor. Bu kitabın özeti, ilahi vahdaniyetin aklın özgürleşmesini olumsuz etkilediği yöndedir. Müslüman mütefekkir ve din adamları diğer dinlere karşı İslam’ın Allah’ın birliğine çağırdığıyla gurur duyuyorlar. Vahdaniyetin özü ise Allah’ın doğmamış, doğurulmamış ve O’nun bir dengi ve ortağının olmadığıdır.

Dolayısıyla İslam, diğer dinlerdeki tanrı ve peygamberlerin çokluğuyla ilgili problemi aşmıştır. İslam dininin tek bir kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim ve tek bir peygamberi vardır. Bu durum, Sünni mezhebe göre dinin kutsallığını ve bilinmezliğini (gayb) muhafaza etmiştir. Sünniliğin sırları yoktur. Açık bir mezheptir. Okuyanın ve araştıranın kafasını karıştıracak belirsizlikler bulunmaz.

Adonis, bugün 87 yaşında. Nazik vücudu, yolculuk meşakkatine dayanmaz. Gitmeyi başarsa bile dönmeyi başarabileceği garanti değil. Üstelik yolculuk, en düşük ihtimalle bir yıl, belki de yüz yıl sürebilir. Hazırlanmadığı bu yolculuğun süresi kadar, Adonis’in fazla bir ömrü yok. Hatta hayatında böyle bir yolculuk yapmayı düşünmedi. Çünkü kendisi için görkemli bir mezar inşa etti. Bu, “Kassabin” köyündeki hatıralarını ölümsüzleştirmek için yeterlidir.

Buna rağmen Adonis’in bu efsanevi yolcuğu yaptığını varsayalım. Adonis orada ne yapabilir? İnsan veya cinlerle diyalog kurabilecek yetkinliğe sahip mi? Hiç kimse Adonis’in zekâsından şüphelenmiyor. Eğer galaksilerin sözde sakinleri, Adonis’ten ve bizden gerçekten daha zekiyse ne olacak? Soykırıma ya da kozmik bir sömürüye maruz kalacağız. Kozmik sömürünün yanında dünyadaki sömürgecilik veya Trump’ı bombalayacağını dile getiren Kim Jong-Un’un bombası dâhil, koruyucu savunma silahları nerede? Yeryüzü savaşçılarını yok etmek için bu silahları kullanmaya razı olacak mı?

Adonis’in serbest şiir dizeleri ve dini kaygılarla kendi ve Yusuf el-Hal’in yöntemiyle galaksi sakinlerini ikna etmeyi başarması en kötü olasılıktır.

Galaksilerin kırık şiiri, zehirli ışınlar mesabesinde olacak ve bu zehirli ışınlar torunlarımıza ulaşacak.

Adonis, şiir zevkimizi tamamen yok ettiği gibi torunlarımızın şiir zevkini de yok edecek. Dolayısıyla Esed rejimi gazetesinin şairi Sabir Falhut’un vezin ve kafiyelerinden de artık zevk almıyoruz.

Adonis, silahı kullanmaya başlayanın hezimete uğramış silahlı muhalefet olduğunu vurgulayarak, Beşşar rejimini desteklemeye geldi.

Bunun için Putin, Güvenlik Konseyi’nin üyeleri, hala hayatta oldukları için sârin gazının konseye ulaştığını yalanlayıp veto kullanarak muhalefeti cezalandırdı.

Bütün bunlardan sonra Adonis, Nobel ödüllü ülkelerden gezegenlerin uzak mesafeleri kadar uzaklaştı.

Değerli eşinden Adonis’in boşanmasını sağlayarak, kendisine öldürücü bir yumruk ya da keskin bir aletle saldırdı.

Adonis’in henüz ulaşamadığı postmodern bir çağda, bilimin ortak bir zeminde dinlerle beraber yaşamak için dinlere yaklaşmaya çalışmasından dolayı kendisini cezalandırma niyetinde değilim.