Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Dış savaşla iç patlama arasında İran | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi, Ahvaz’da ölenlerin intikamını alma sözü vererek düşmanları ‘yıkıcı bir yıldırıma hazır olmaları’ konusunda uyardı. İran, geçen pazartesi günü Kirmanşah’dan Suriye’deki, Fırat’ın doğusundaki tekfircilerin mevzilerine yönelik 6 adet karadan karaya füze fırlattı.

İran, amaçlarının önünde duranları sürekli vurmaya çalışıyor. Ahvaz saldırısının ardından İran’ın daha fazla operasyon düzenleyeceği düşüncesi yaygın hale geldi. Fakat Tahran rejimi, 1979’daki devrimden bu yana İran’ın devirmek isteyen yönetimlerin istikrarını sarsan bölgedeki terör örgütlerini destekliyor. Ahvaz saldırısının başarılı olması dikkat çekici bir durum. Yani söz konusu saldırı, İranlıların hassas olduğu bir meseleye dokunulduğunu gösteriyor.

Ahvaz saldırısı, İranlıların Irak-İran Savaşı’nın yıldönümünü kutladığı bir sırada gerçekleşti. İranlılar, Irak’a karşı savaşı kazanmışçasına gösteri yapıyordu. Aslında İranlılar, bir şey hariç o savaşta başarılı olmadılar. Şöyle ki Irak’ın eski Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, devrimle gelen İran rejimini yıkamadı. İranlılar, o dönemde Saddam Hüseyin’in Tahran’daki devrim rejimini yıkmasını engellediklerini düşünüyor.

Batılı tarihçi kaynağıma Saddam Hüseyin’in Ayetullah Humeyni’nin arzuladığı gibi İran devriminin ihracını durdurmakta başarılı olup olmadığını sordum. Kaynağım konuya dair şunları söyledi:

“Belki bunu geciktirmiş olabilir. Fakat şu an neler oluyor bir bak. Genişlemekten vazgeçmediler. Aksine bir ölçüde Lübnan’a ve kısmen de Yemen’e hâkim oldular. Körfez ülkelerine yönelik büyük sorunlar çıkartıyorlar. Saddam, devrimin ihraç edilmesini durdurmaya çalıştı. Ancak devrimin ihracını biraz geciktirdi.”

Ahvaz saldırısı, İran yönetimi içerisinde büyük bir şaşkınlığa yol açtı. Şura Konseyi’nden bir üye, istihbarat servisini kusurlu olmakla suçladı. Zira keskin nişancılar, talimat gelmediğinden dolayı saldırganlara ateş açmayı reddetti. Fakat geçmişte İran, daha tehlikeli karışıklıkların üstesinden geldi. Çünkü 2009 yılındaki Yeşil Devrim, İran yönetimi için daha sıkıntılıydı. Kaynağıma göre dünya, Tahran rejimini zayıflatmak istiyorsa İran’ın yaşadığı sorunları bilmesi gerekiyor. Şimdilik ortada üç faktör var: ABD’nin tutumu, Avrupa’nın acizliği ve İsrail’in Suriye’de yaptıkları.

Söz konusu faktörlere Arabistan’daki ulusal intifadayı da eklediğimizde tüm bunlar İran’ın geçmişte yaşadıklarından daha tehlikeli olacaktır.

Nükleer anlaşma, ekonomisini sağlamlaştırma noktasında İran’a vaatte bulundu. Aslında bu vaat büyük bir etkiye sahipti. Zira taraflar, İran’ın ekonomik bakımdan gelişeceğini varsaydı. Bu varsayım, İran içerisinde ve İran’a yönelik iyimserliğin yanı sıra yatırımları İran’a doğru çekti. Son zamanlarda meydana gelen gelişmelere göre her şey farklı bir yönde seyredecek. İran riyalinin dolar karşısında değer kaybetmesi, bunun “olumlu” bir göstergesidir. İnsanların alım gücü azaldığı ve para birimi de üçte birden fazla değer kaybettiği zaman İran içerisinde uzun süredir devam eden kötü ekonomi nedeniyle sorunların yaşandığını hatırlamamız gerekiyor. Bu çerçevede uyuşturucu bağımlılarının artmasındaki ve fuhuşun yayılmasındaki yüksek oranı örnek gösterebiliriz. Bunlara dini müessesenin emirlerine isyan eden bazı genç kızların tepkilerini de ekleyebiliriz. Bu sorunların temel nedeni ekonomik sıkıntılardır.

İran Konsolosluğu’nun yakılması gibi Irak’ın Basra kentinde meydana gelen olayları unutmamalıyız. İran’ın yeni bir konsolosluk açma girişimi, gerçekleri ve Basra halkının “İran dışarı!..” çağrılarını ortadan kaldırmıyor. Bu olayların arkasından Ahvaz saldırısı meydana geldi. Basra halkı, Arap Şiileri olup aynı etnik kökene sahiptir. Kaynağımın da dediği gibi; “Tahran rejimi, tehlikeli bir gerçekle yüzleşiyor” olarak ifade edebileceğimiz bir noktaya henüz gelmedik. İran yakında bu gerçekle karşı karşıya kalabilir. Fakat Tahran rejimi, şu ana kadar bu tehlikeli gerçekten uzak durma gücüne sahip. Kaynağım, Beşşar Esed’in akıbetiyle ilgili 2011-2012 yıllarında katıldığı bir tartışmayı hatırlıyor. Zira bu tartışmada herkes Esed’in bittiğini söylemişti. Ancak kaynağım, katılımcıların Esed rejiminin başvuracağı vahşeti ve Rus müdahalesini dikkate almadıklarını itiraf ediyor.

Şu an Çinliler, büyük ekonomik değişikliklerle İran’a müdahale ettikleri zaman da sorun çözülmeyecektir. Fakat bu müdahale, kısa süreliğine de olsa İran’ın tehlikeye düşmesini yavaşlatacaktır. Bunun için İran’da oldukça ciddi bir durum söz konusu.

Rusya ise büyük bir rol oynamıyor. Rusların şu an yapabileceği tek şey İranlıları gelişmiş silahlarla desteklemektir. Şimdilik İran’daki sorun askeri kaynaklı değil. Ayrıca Ruslar, İsrail’in Suriye’de İran ait mevzileri bombalamasını engelleyemez. Rusya, İran’ın ekonomik kaybını telafi edemez. Çünkü Rusya’nın da durumu parlak değil.

Kaynağıma, Başkan Donald Trump’ın Pekin’e yönelik ticari savaş başlattığı bir ortamda ABD’nin İran içerisinde Çin’e hareket özgürlüğü tanıyıp tanımayacağı sorusunu yönelttim. Bana şu cevabı verdi:
“Washington’ın Pekin’in İran’daki işleri zorlaştırmasını engelleyebileceğini zannetmiyorum. Eğer Amerikalılar, Çin’i ekonomik bakımdan zayıflatmayı başarırsa o zaman Çinliler birçok kaynağı İran’a göndermek istemeyecektir.”

Kaynağıma bu defa da “İran, tepki olarak Irak’ta Amerikalıların yaşamını cehenneme dönüştürebilir mi?” diye sordum. Bana şu cevabı verdi:

“İran, Amerikalıların yaşamını cehenneme dönüştürmeye çalışabilir. Fakat başarılı olamayacaktır. Çünkü Irak’ta aralarında Şiilerin de olduğu güçler var. Şiiler ise İran’ın Irak’a egemen olmasını istemiyor. Bunun için Başkan Trump’ın tutumundan hareket edecek olursak İran, Amerikalıların Irak’taki yaşamını cehenneme dönüştürmeye çalıştığı zaman Tahran’ın Irak’taki girişimleri Trump’ın gözünü korkutmayacaktır. Aksine Trump’ın İran’a yönelik kararlılığını daha da artıracaktır.”

Kaynağım, İran’ın şu anki durumda Lübnan’daki Hizbullah’ı doğrudan etkilemesinin uzak bir ihtimal olduğunu düşünüyor. Ancak Hizbullah’ın yalnız olup olmadığı ve İran’ın Suriye’de konuşlanıp konuşlanmayacağı arasında büyük bir fark olduğunu kabul ediyor. Hizbullah, İsrail’e karşı Suriye’nin yanında yer alıyor. Çünkü İsrail, Hizbullah’ı caydırabilir. Eğer caydırma işe yaramazsa İsrail, Lübnan’da tahribata yol açabilir. Suriye’nin yanında iki güç var: Hizbullah ve İran. Bu iki güç, İsrail’e büyük bir bedel ödettirebilir. Bundan dolayı İsrailliler, İran’ın Suriye’de kendisine ait askeri bir altyapı oluşturmasını engelleme konusunda kararlı.

Ekonomik duruma gelince… Hizbullah, uyuşturucu ticareti ve Şiiler tarafından Batı’dan kendisine gönderilen paraları kullanmak gibi birçok alanda para elde ediyor. Bunun için İran, Hizbullah’ı finanse etmeyi durdurduğu zaman Hizbullah’ın biteceğini söyleyenler yanılıyor. Çünkü Hizbullah, büyük bir tersaneye sahip olduğundan dolayı kısa vadede tam olarak İran’a itimat etmiyor. İran’ın Suriye’de yüksek düzeyde nüfuzu, varlığı ve etkisi olmazsa ya da Tahran’ın Suriye’den Lübnan’daki Hizbullah’a silah ve füze taşıma gücü biterse işte o zaman bu, Hizbullah üzerinde büyük bir etki oluşturacaktır.

Önümüzdeki kasım ayından sonra, yani 2019 yılının başlamasıyla birlikte Avrupa, ABD yaptırımlarının neden olacağı zararlara yönelik gücünün sınırlı olduğunu fark edecek. İran içerisinde ekonomik sorunlar arttığı zaman bir sorunun başka sorunlar doğurduğunu gözlemleyeceğiz.

Dünya, İran’a yönelik bir savaş beklemiyor. Aksine dünya, İran’ın içerden nasıl patlayacağını ya da diğer ülkelere müdahale etmeyi zorlaştıracak şekilde Tahran’ın nasıl zayıflayacağını gözlemleyecek. İran’da tartışmaların, belki de iç çatışmaların yoğunlaştığını göreceğiz. Ancak İran’daki radikallerin bu zafiyetten kaçınmak için başvuracağı araçlardan birisinin savaş ya da çatışma olacağını hatırlamamız gerekiyor. İran, gerilemeyi engellemek için köklü bir karar alabilir. Radikaller, Suriye’de büyük bir operasyon yapmaya ve İsrail’in Suriye’de yaptıklarına askeri bakımdan yanıt vermeye çalışabilir. Yemen’deki Husiler, Körfez bölgesine doğru yoğun bir şekilde füze fırlatmaya ya da Babü’l Mendeb’in kuzeyindeki petrol gemisini vurmak için karadan denize füzeleri atmaya kalkışabilir. Zayıflamayı engellemek için sınırlı bir çatışma görebiliriz. Fakat ABD’nin yaptırımları başarılı olduğu zaman yeni ve kapsamlı müzakere masasına oturana kadar İran rejimini zayıflatmak da mümkün olacaktır.