Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Doğu Guta trajedisi Suriye krizi daha karmaşık hale getiriyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Çocuk, yaşlı ve kadın Suriyeli göçmenlerin, yerinden yurdundan edilmiş, ordunun silahlarının kendilerine doğrultulduğu bir vaziyette fotoğraflarını görmeye alışmamız üzücü ve korkunç bir durumdur. Otobüsler, onları topraklarından çıkartıp kuşatma altındaki diğer bölgelere götürmek için bekliyor. Uluslararası kanunlara aykırı ve Ortaçağ’a ait yöntemlerin kullanıldığı aç bırakma ve ambargo yıllarından sonra hükümetin teslim olmaya mecbur ettiği Suriyelilerin benzer fotoğraflarından sonra şimdi de geçmiş günlerde Doğu Guta’dan çıkartılan Suriyelilerin fotoğraflarıyla karşılaşıyoruz. Fakat uzun süreden beri Suriye’de uluslararası kanun mevcut değildir. Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Örgütü gibi uluslararası örgütlerin temsilcileri Doğu Guta’ya girdi ve halkı koruyamadan buradaki tahribatın hacmine şahit oldu.

Guta’da gördüğümüz şey, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin halkına karşı ‘zafer’ ilan ederek, kameralar önünde hâkimiyetini empoze etmesidir. Doğu Guta’da silahlı gruplar olsa bile burada onlardan katbekat fazla siviller bulunuyor. Bu kapsamda Beşşar Esed’in Şam kırsalına yaptığı ziyaret, her şeyden önce geçtiğimiz haftalarda Guta’dan Şam’a yapılan rastgele saldırılardan sonra rejim yanlılarının maneviyatını yükseltmek ve Esed’in başkent dışında da hareket edebildiğini göstermek için önemliydi. Aslında geçtiğimiz hafta gördüğümüz şey, bir devlet başkanının ikamet merkezinden millerce uzaklıkta bulunan ve tamamen tahrip edilen bir beldeye yaptığı ziyarettir.

Geçen günlerde siyasi ve insani açıdan Suriye krizini gözler önüne seren bir video kaydı ortaya çıktı. Şöyle ki Suriye Halk Meclisi üyesi Muhammed Kanbaz’ın videosu, sosyal paylaşım sitelerinde yayınlandı. Kanbaz, Esed’i desteklemeleri için göçmenlere tezahürat yaptırıyor. Abluka yıllarından ve haftalarca süren saldırılardan sonra susuzluklarını giderecek küçük bir su şişesi vermeden önce kendilerinden bu tezahüratları yapmalarını bekleyerek göçmenlerin sıkıntılarını daha da artırıyor.

Videoda Kanbaz’ın ‘Başkanınız kim?’ şeklinde bağırdığı ve bitkin haldeki göçmenlerin zayıf bir sesle ‘Beşşar Esed’ diye cevap verdikleri görülüyor. Fakat bu cevap yeterli değildi. Şöyle ki Suriyelilerin daha yüksek sesle fakat hüzün dolu bir şekilde ‘Beşşar Esed’ yanıtını vermeleri için Kanbaz, yüksek bir sesle ‘Başkanınız kim?’ sorusunu ısrarla soruyordu.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) yayınladığı video kaydında su şişelerinin bulunduğu aracın üzerinde duran Suriye Halk Meclisi üyesi Muhammed Kanbaz’ın su şişelerinden birisini taşırken, “Devlet Başkanı Beşşar Esed liderliğinde Suriye kazandı.” cümlesini söylediği görülüyor. Susamış insanlara su şişesini vermeden önce onları ablukaya alan ve yerlerinden çıkaran Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i desteklemeleri için slogan atmaları konusunda ısrar ediyor. Bu davranış, halkı temsil ettiğini iddia eden gerçekte ise halkı küçümseyen birisi tarafından yapılıyor.

5 haftalık bir zaman diliminde Doğu Guta’da en az bin 600 Suriyelinin hayatını kaybettiğini ve 7 bin Suriyelinin de yaralandığını hatırlamamız gerekiyor. Gözümüzün görmediği psikolojik etkiler ise, hiç şüphesiz şu anki bildiklerimizden daha derin ve daha şiddetlidir. Hakaret, aç bırakma ve zorunlu göç faaliyetlerinin Suriye meselesinde çözüme götürebileceğini umanlar hesaplarında yanılıyorlar. Doğu Guta’nın tahrip edilmesi ve Beşşar Esed’in birkaç gün önce burada dolaşması bir çözüm değil, aksine sonuçları bilinmeyen Suriye krizinin yeni bir bölümünü açmak demektir. Suriye rejiminin iktidarı dışında Guta’da 6 yıl sıkıntı içinde yaşayan bir çocuk, bu trajediyi asla unutmayacaktır. Ayrıca yukarıda bahsedildiği şekilde halkı hakir gören bir meclis üyesinin bulunduğu böyle bir rejim yönetimini de kabul etmesi zordur. Bu, Suriye rejiminin farkında olduğu bir durum. Bu da Suriye’de gelecek saldırının muhalefetin teslim olduğu yerlerden çıkarılan insanların toplandığı İdlib’e yönelik olabileceğini gösteriyor. Doğu Guta’da gerçekleşen senaryoyu daha önce Humus, Halep ve diğer şehirlerde gördük. İdlib’e yapılan zorunlu göç, birkaç ay içerisinde İdlib’e yönelik düzenlenecek korkunç askeri saldırıların habercisidir. İdlib’e gidenler, farklı şekillerde daha fazla açlık ve saldırıyla karşı karşıya kalacaklarını biliyorlar.

Suriye’yi terk eden 5,5 milyondan fazla Suriyelinin Suriye’ye dönmesi zordur. Zira arananlar listesinde 1,5 milyondan fazla isim yer alıyor.

Hiç şüphesiz Suriye muhalefetinin parçalanması ve muhalif gruplarla destekçileri arasındaki anlaşmazlıklar, krizin şiddetini artırmakta ve Beşşar Esed’in çevresini güçlendirmektedir. Bölgesel ve uluslararası güçlerin parçalanmış muhalefete karşı muamelesi, diplomatların şaşkınlık duymasına neden oluyor. Hiç şüphesiz Feyleku’r Rahman ve Ceyşul İslam arasındaki anlaşmazlıklar, Guta’da daha fazla tahribata yol açtı. Fakat çeşitli tarafları farklı grupları desteklemeye sevk eden bölgesel ve uluslararası anlaşmazlıklar sebebiyle muhalefet içerisinde bu bölünmeler meydana geldi. Bu da Suriye muhalefetini bu sürece ulaştırdı.

Bazı kimseler, Esed’in kazandığını itiraf etmemiz gerektiğini söylüyor. Eğer zafer; abluka, aç bırakma ve şehirleri tamamen yok etme yöntemlerine ve İran ile Rusya tarafından desteklenen güçlerin işgaline dayanarak iktidarda kalmaksa, evet Esed, bu yöntemlerle halkının bir kısmı üzerinde zafere ulaştı. Fakat ölenler, yerinden çıkarılanlar, göç edenler ve muhalifler arasında milyonlarca halkı ve egemenliği kaybetmek, zafer anlamına gelmiyor. Maalesef Suriye ve bölgenin şu an içinde bulunduğu durum, göç ve tahribatla ilgili yeni fotoğraflar göreceğimize işaret etmektedir. Ancak Guta, Baba Amr ve diğer Suriye şehirlerinin halkı, haklarına yönelik yapılan bu iğrenç ihlallere karşı eninde sonunda nasıl yanıt vereceği kesin değildir.