Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Doha kurtulamasa da Körfez Zirvesi kurtuldu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Heyetler arası karşılıklı zoraki gülümsemelere rağmen, Katar Emiri, krizin başlangıcından sonra katıldığı ilk toplantıda, Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn Dışişleri Bakanlarının önünde oturduğundan olsa gerek içinde olduğu zor durumu gizleyemedi. Zira, bu ülkeler arasındaki ihtilaf, hafif bir yanlış anlamadan ibaret değil, açık bir düşmanlıktı.

Kuveyt zirvesinin toplanmasından bir gün önce Katar, Suudi Arabistan ve Yemenlilere karşı savaşan Husileri destekleyerek düşmanlığını açıkça gösterdi.

Bir önceki gün de Katarlılar, Ali Abdullah Salih’in Suudi Arabistan’la ittifak kurması üzerine, Husilerin Salih’i öldürmesini destekledi.

Şüphesiz, bu durum, kurulduğu 1981 yılından itibaren, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) içinde tuhaf bir durum.

Geçen haftalarda Körfez ülkelerinin genel eğilimi, KİK’in paktlarını delen ve Riyad anlaşmalarına uymayan Katar’ın olduğu toplantıya katılmamaktı. Fakat Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed Âl-i Sabah’a saygıdan ötürü ki Kuveyt Emirinin kendisi de Katar’ın bu yaptıklarını teyit etmiştir, üç ülke Kuveyt’in Körfez zirvesine katılma kararı almıştı.

Katar’a ambargo uygulayan ülkelerin düşük profille temsil edilmesi bu ülkelerin Katar’a açık bir mesajdır;

Zirvenin bu üç ülke ve Katar arasındaki tek siyasi aktivite olacağı bir kere daha tekrarlanmayabileceği anlamına gelen bir mesajdır bu.

Zirve bu sefer üç ülke katılsa da KİK, tarihinin en kötü sınavından geçti.

KİK tarihinin en kısa zirvesi olan bu zirve Katar’ın Konsey’deki üyeliğinin devam etmesi ve ona düşman 4 ülkeyle bir arada bulunması yanlış anlamalara ve yanlış mesajların algılanmasına neden olabilir.

Zirve ilişkilerde açılıma neden olmadı, tam tersine aradaki problemler ve ihtilaf konuları da azalmadı.

Üç ülkenin Katar’dan talepleri, taviz kabul etmeksizin, hala yürürlükte. Körfez zirvesinin yapılmasının ve Katar’ın zirveye katılmasının bir zafer olduğunun propagandası yapılıyor, bu propagandanın yapılması dahi üç ülkenin görüşlerinin doğruluğunu ispat ediyor. Katar’ın bu türden propagandası bir tek şeyi ispat ediyor; Katar’ın değişmediğini, değişmeyeceğini, Katar’la barış yapmanın fayda sağlamayacağını ve üç ülkenin ambargo uygulamasının gerekli olduğunu ispat ediyor.

Anlaşmazlığın ortaya çıkmasından bu yana, Doha hükümeti dört ülkeye yani Mısır ve Üç Körfez ülkesine karşı düşmanca faaliyetlerinde herhangi bir azalma görülmedi.

Hatta Doha Hükümeti Yemen’de, Suudi vatandaşlarını kendi ülkelerinin içinde bombalamaktan ve öldürmekten sorumlu Husilerin propagandasını yaptı, destekledi ve finanse etti.

Tabloyu gerçek anlamıyla anlamak önemlidir, Katar, Yemen’deki savaşın ve saldırganlığın ortağıdır, dolayısıyla, KİK üyeliği Konseyin temellerine aykırıdır. Katar’ın davranışları daha da komplocu oldu, zira hem Riyad’a hem diğer Körfez ülkelerine muhalif olanlara ve düşmanlarına desteğini sürdürüyor!

Katar’ın Yemen’deki koalisyon karşıtı aktiviteleri sorunun ve çözümsüzlüğün süresini uzattığı gibi durumları daha da kötüye götürebilir. Eğer Katar Yemen’deki Suudi Arabistan düşmanlarını destekleme taktiğini Riyad’a baskı uygulamak için kullanabileceğini düşünüyorsa büyük bir hatanın içine düştüğü kesin, çünkü Katar’a düşman ülkeler şimdiye dek kullandıkları ambargo silahından daha acı verici başka silahlara başvurabilir.

Eski Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in öldürülmesi Koalisyon ülkelerini savaşta daha ileriye götürmekten, Yemen’i İran ve Katar adına savaşan Husi Milislerinden temizlemekten alıkoymayacak ve tabii ki, DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerine karşı savaşmaktan da alıkoymayacak.

Dün, Kuveyt zirvesi çabucak geçti, Şeyh Sabah KİK’i yok olmaktan kurtarabildi ama Doha’nın bir haftalık propagandasından dolayı, bu elli dakikalık zirvede dahi üye ülkeler neredeyse toplanmayacaktı.