Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Dünya Kupası’nın siyasi coğrafyası | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yaklaşık bir ay sürecek ve uluslararası diplomasinin başka bir yönünü ortaya çıkaracak olan Dünya Kupası başladı. Çin’in yükselişini simgeleyen 2008 Pekin Olimpiyatları ya da Ukrayna ve Suriye’deki çatışmalara dâhil olmasından dolayı Rusya’nın dikkatleri üzerine çektiği bir zamanda halkına büyük bir güç olduğunu göstermek için itimat ettiği 2014 Soçi Kış Olimpiyatları’nda olduğu gibi bu turnuva da gittikçe artan bir öneme sahip oluyor.

Modern çağda genelde spor şampiyonlukları, çekişmeli oyunlarda sporcuların performanslarının ötesinde bir anlam taşımaktadır. Şöyle ki şampiyonluklar, uluslararası arenadaki değerini kanıtlamak ve kendisiyle ilgili en büyük izlenimi vermek için devletler tarafından kullanılmaktadır. Bu, 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmak için Katar’ın dev yatırımlarının arkasında yer alan temel sebepti. Zira Katar, bu olgunun sadece sporun destekçisi olarak ülkenin tanıtımını yapmadığını, aksine ülkeyi Batı’nın ihtiyaç duyduğu uluslararası bir oyuncu gibi gösterdiğini ve bundan dolayı da Batı’nın Doha’yı korumak için yatırım yapacağını düşünüyor. Diğer bir ifadeyle 2022 Dünya Kupası, Katar’ın sigorta poliçesi sayılmaktadır.

Bu çerçevede Katar, dürtülerinde yalnız değil. Çünkü Katar, gelişmekte olan ülkelerin uzun listesi içerisinde yer alıyor ki bu ülkeler, uluslararası sporlara ev sahipliği yapmayı daha fazla ön plana çıkmak için kullanıyorlar. Rusya’nın şu anki Dünya Kupası’nı talep etmesiyle ilgili tartışmalarda olduğu gibi Katar’ın da bu turnuvaya ev sahipliği yapma girişimleriyle ilgili tartışmalar, meseleyi uluslararası hırsın ötesine götürmektedir. Mevcut şampiyonluktaki Fair Play’a gerçekten katılıp katılmayacağı bilinmemesine rağmen Rusya’nın 2018 Dünya Kupası’na yönelik yaptığı gibi Katar da Dünya Kupası’na ev sahipliği yapabilirse Doha’nın bu tartışmayı atlatıp atlatamayacağı henüz bilinmiyor. Rus sporcular, Soçi’deki Kış Olimpiyat Oyunları’nda hükümet gözetiminde illegal doping yaptılar. Bu da Rus Olimpiyat Komitesi’nin 4 yıl sonra Güney Kore’de düzenlenen Kış Olimpiyat Oyunları’ndan men edilmesine neden oldu. Bazıları, geçmişte bu yaşananlardan ötürü 2018 Dünya Kupası’nın açılış maçında Rusya’nın Suudi Arabistan’ı büyük bir farkla yenmesinden şüphelendi.

Fakat Rusya’nın bu dikkat çekici zaferi, ülkenin en iyi olduğu bir vakitte gelmedi. Rusya, uluslararası beklentilerden ve yerel dürtülerden dolayı Dünya Kupası’na yoğun bir şekilde yatırım yapıyor. Uluslararası düzlemde Dünya Kupası ve olimpiyat oyunları gibi başarılı şampiyonluklara ev sahipliği yapmak, Rusya’nın medya ve altyapı gücüne ışık tutuyor. Ayrıca bu şampiyonluklar, farklı uluslararası taraflarla ekonomik anlaşmalara aracılık yapmak için kullanılabilecek bir fırsattır. Yerel düzlemde ise Dünya Kupası, Rus yönetiminin halkıyla iletişimine ve onlara ülkenin hesaba katılması gereken bir güç olduğunu açıklamasına başka bir örnek sayılmaktadır. Bu da yönetimin siyasi sermayesi olarak tercüme edilmektedir.

Ancak Dünya Kupası’nın ekonomik, sosyal ve siyasi ağırlığı, sadece ev sahipliği yapan ülkeyle sınırlı kalmıyor. Şu anki turnuva, diğer ülkeler için de bir sahne konumundadır. Örneğin Mısır, bu ülkeler arasında yer alıyor. Öyle ki Mısır’ın yıldızı Muhammed Salah, İngiliz Liverpool takımındaki harikulade performansıyla ılımlı İslam’ın küresel elçisi haline geldi. Muhammed Salah’ın Mısır takımındaki varlığı, bütün dünyadan milyonlarca yeni taraftar çekecek. Mısır, hâlihazırda bitkin turizm sektörünü canlandırmak için bundan istifade etmeye çalışabilir.

Tunus, Yasemin devriminden bu yana ilk kez Dünya Kupası’na katıldı. Buna rağmen güvenlikle ilgili endişelerden dolayı birkaç yıldır somut bir şekilde zayıflayan turizm sezonunun yeniden canlanması için yeni bir umut doğuyor. Zira Tunus, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Birliği’yle (AB) ekonomik anlaşmalardan NATO’ya Libya’daki radikal gruplara karşı koymak için ülke içerisinde askeri bir üs kurmasına izin veren güvenlik anlaşmasına kadar uluslararası katılımlarını genişletmeye çalışıyor. Aynı şekilde 2026 Dünya Kupası’na ev sahipliği girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen Fas, dünya kupasını kitleleri ve yatırımcıları kendi ülkesine çekme aracı olarak kullanabilir. Öyle ki Fas, coğrafi olarak İspanya’ya yakın olmasından dolayı Dünya Kupası’nı Avrupa tarzında şekillendirmeye çalışıyordu. Bu, Fas’ın kendisini modern bir ülke olarak göstermesi için bir araç olacaktı.

İran’la ilgili olarak ise Dünya Kupası, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ve daha sert yaptırımların getirilmesinin ardından ülkedeki çalkantılı durumu gün yüzüne çıkardı. Bu gelişmeden dolayı Nike şirketi, İran futbol takımına ayakkabı temin etme anlaşmasını iptal etti. Rusya, Dünya Kupası’nı ağırlamak için göstermiş olduğu çabalar konusunda rüşvetle suçlandıktan sonra kupaya ev sahipliği yaptı. Ancak bu suçlamalar, özellikle Birleşik Krallık’ta hala mevcut. Rusya’nın eski bir ajanı zehirlemeye çalışmasından, yalan haberler yayma iddialarından ve İngiltere’nin AB’den ayrılma kampanyasına müdahale girişimlerinden dolayı Birleşik Krallık-Rusya ilişkileri, soğuk savaştan bu yana en düşük seviyeye geriledi. İngiltere halkı, Rusya’daki maçlarını İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson’ın açıklamalarının arka planında izliyor. Johnson, yaptığı bu açıklamalarda 1936 yılında Hitler dönemindeki Berlin Olimpiyatları’yla Rusya’daki turnuvayı karşılaştırdı. Önceki Başbakan David Cameron da üstü kapalı olarak Rusya’nın 2018 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma ihalesini yolsuzluk üzerinden kazandığını düşündüğüne işaret etti.

Fakat uluslararası spor şampiyonlukları, iyi niyetlerin ve genel diplomasinin habercisi olabilir. 1970’lerde ABD’nin masa tenisi takımı, Pekin’i ziyaret etti. Zira bu, ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin iyileştiğine işaret eden “Ping-Pong Diplomasisi” olarak bilinmeye başlandı. Güney Kore’de düzenlenen Kış Olimpiyat Oyunları, bu dinamiğe başka bir örnektir. Şöyle ki bu olimpiyat, Güney Kore, Kuzey Kore ve ABD arasındaki ilişkilerin iyileşmesine zemin hazırladı. Suudi Arabistan’ın Irak’a stadyum yapma sözü ve iki ülkenin milli takımları arasındaki son dostluk maçı da geçmişi bir kenara bırakıp gönülleri ve zihinleri kazanmaya bir işarettir.

Kısacası Dünya Kupası maçları, hükümetler için değil de insanlar için olduğundan bu maçları, kendisini kuşatan siyasi coğrafyadan ayırmak mümkün değildir.