Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Dünya’nın sonuna inşa edilen ABD Büyükelçiliği | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

‘Dünya’nın kıyısında…’ Bu ifade, İsrail’in en ünlü yazarlarından birinin, Pazartesi günü açılışı yapılan Kudüs’teki yeni ABD Büyükelçiliği’nin bulunduğu bölgeyi anlatırken kullandığı ifade. Ancak Reuters’ın dün Kudüs’ten aktardığı haberlerde diğer insanların burada yaşadığı farklı anılar yer aldı.

Arazi, İsrail ve ABD bayraklarının yükseldiği tepenin eteklerinde uzayan bir vadide bulunuyor. Buranın Araplara ait topraklar olduğunu söyleyen Filistinliler, bu topraklarda daha önce incir ağaçları, üzüm bağları ve buğday tarlaları yer aldığını belirtiyorlar.

Bütün tartışmalar Kudüs’ün kalbinde yaşanıyor

Kudüs’teki her şey tartışmalı ve kutsal şehir şu anda acı veren çatışmaların tam da kalbinde bulunuyor. Ancak Reuters’ın da haberinde yazdığı gibi İsrailliler ve Filistinliler tek bir konu üzerinde hemfikirler; ABD Büyükelçiliği’nin İsrail’in kuruluşunun 70. yıl dönümünde Telaviv’den Kudüs’e taşınması kararı, belirleyici bir andı.

İsrailliler, Başkan Donald Trump yönetiminin, Kudüs’ün, Yahudi halkının eski başkenti olduğu konusundaki tutumlarını desteklediğine inanıyorlar. Ancak Filistinliler, ABD Büyükelçiliği’nin 300 binden fazla Arap’ın yaşadığı ve İslam’ın ilk kıblesi Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Kudüs’e taşıma kararına karşı çıktılar.

Büyükelçiliğin taşınacağı yer olarak seçilen arsa ise bu büyük anlaşmazlıkların mikro resmi gibi bir tür özel karmaşıklıklar topluluğudur. Büyükelçilik binası Kudüs’ün eski şehir bölgesinin güneyinde bulunan Arnona Mahallesi’nde yer alıyor.

İsrail silahsız bölgedeki varlığını genişletti

Reuters, alan, Batı ile Doğu Kudüs’ü birbirinden ayıran bölünme hattının her iki tarafında bulunan, İsrail ile Arap komşuları arasında yaşanan 1948 savaşının sonunda belirlenen ve kimseye ait olmadığı bilinen topraklarda bulunuyor. 1949’daki ateşkesin ardından İsrail kuvvetleri, imzalanan anlaşma gereği batıya çekilirken, Ürdünlüler doğuya çekildi. İki taraf arasındaki bazı bölgelerde bulunan boş araziler kimseye ait olmayan yerler haline getirildi. Bu arazilerden biri de, Tel Piyot Yahudi mahallesi ile doğudaki Arap köyleri arasında bulunuyordu. Ajans haberinde, bölgenin, İsrail’in Batı Şeria’yı Ürdün’den aldığı Kudüs sınırlarını genişlettiği ve bazı Arap köylerini işgal ettiği 1967’de yaşanan Altı Gün Savaşı’na kadar, silahsız bölge olarak kaldığını belirtti. Bu genişleme uluslararası arenada kabul görmezken, Filistinliler, Doğu Kudüs’e gelecekteki devletlerinin başkenti olarak bakmaya devam ettiler.

“Büyükelçilik binasının inşa edildiği bina kimseye ait değil”

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Şubat ayında yaptığı açıklamada, yeni büyükelçilik binasının Batı Kudüs’te kısmen kimseye ait olmadığı bilinen bölgede yer aldığını belirtmişti. Bu açıklama, konunun hassasiyeti açısından medyaya konuşma yetkisi olmayan üst düzey bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi tarafından da onaylandı.

Reuters’e açıklamalarda bulunan BM yetkilisi şu ifadeleri kullanmıştı, “Hattın arazi boyunca nereye gittiğine dair bazı belirsizlikler var. Fakat hattın arazinin içinden geçtiği konusunda bir şüphe olmadığını düşünüyorum. Uluslararası hukuka göre, orası hala işgal bölgesi. Çünkü hiçbir taraf, kimseye ait olmayan iki hat arasındaki araziyi işgal etme hakkına sahip değil.”

“Ölü Deniz uzaktan kıpırdanıyordu”

Öte yandan havanın açık ve bulutsuz olduğu günlerde, yüksek bir tepede bulunan büyükelçilik binasından bakıldığında Ölü Deniz ve Ürdün görülebiliyor. Cadde, 1920’lerde Yahudi göçmenlerin kurduğu Tel Piyot mahallesinin sınırında bulunuyor. Bu mahalle, 1966’da Nobel ödülü kazanan, modern İbrani edebiyatının babası olan S.J. Agnon gibi isimlerin yaşadığı bir yerdi. İsrail’in en tanınmış yazarlarından biri olan Amos Oz, 2002’de kaleme aldığı ‘Aşk ve Karanlık’ adlı otobiyografisinde, Tel Piyot mahallesindeki çocukluk anılarını anlatmıştır.

Oz, kitabında tanınmış bir araştırmacı ve S.J. Agnon’un rakibi olan amcası Joseph Klausner’i ve halasını ziyaret ettiği bir cumartesi akşamında yürüyüşe çıktıkları sokağı şöyle anlatıyor: “Tepedeki evlerin bulunduğu son sokaktı. Kudüs’ün ve dünyanın sonunda bulunuyordu. Judean çölünün çorak tepelerine uzanan vadiden bakıldığında erimiş çelik bir levha gibi görünen Ölü Deniz uzaktan kıpırdanıyordu… Amcam ve halamın dünyanın sonunda, toprak sınırının kıyısında durduklarını görebiliyordum.”

Vadinin diğer ucundaki Sur Bahir köyünde yaşayan 96 yaşındaki Filistinli Muhammed Cadallah ise babasının soyunun bu topraklarda kök saldığını belirterek, “Şimdi her şey değişti. ABD Büyükelçilik binasının buradaki varlığı, Araplar ve Filistinlere karşı olmalarından” diyerek duygularını ifade ediyor.