Eski Yunanlılar, bize muhtelif hikmetli sözler, ilginç efsaneler ve anlamlı hikayeler bıraktı. Suriye ile ilgili bu zorlu günlerde şu zarif Yunan hikayesini hatırladım. Perikles, Atina’nın en büyük yöneticisiydi. Bir gün küçük çocuğunun elinden tutup ona şöyle dedi: “Oğlum, bu büyük dünyaya karşı merhametli ol. Sen annene, annen bana, ben Atina’ya ve Atina da dünyaya hükmediyor. Oğlum, bu büyük dünyaya karşı şefkatli ol!”

Bu hikayeyi radyoda Suriye’yle ilgili krizi dinlerken hatırladım. Putin, Suriye’nin içişlerine karışmaması konusunda Netanyahu’ya seslendi. Netanyahu ise Putin’e İran’ın Suriye’deki herhangi bir varlığını vuracağı yönünde yanıt verdi. Netanyahu’ya “İran, İsrail’e yanıt verirse ne yapacaksın?” diye sordular. Netanyahu ise “O zaman Esed’in sayılı günleri kalmış olacak” dedi.

Bu hikaye de bana başka bir hikayeyi hatırlatıyor. İsrail’deki söylentiye göre Netanyahu, çok sevdiği eşinden başka hiç kimseden korkmuyormuş. Eğer durum böyleyse Netanyahu’nun eşine şöyle yalvarmaktan başka bir çaremiz yok:

“Hanımefendi! Bu büyük dünyada Netanyahu’ya şefkatli olun. Siz, Netanyahu hükümetine, Netanyahu İsrail’e, İsrail ABD’deki Siyonist lobiye, bu Siyonist lobi ABD Başkanı’nın politikalarına, ABD Başkanı Amerika’ya, Amerika dünyaya hükmediyor. Hanımefendi! Bu büyük dünyada Netanyahu’ya karşı sevecen olun.”

ABD başkanını nasıl seçiyorlar? Her şey, ABD’deki kitle buluşmalarına bağlı. Bu buluşmalar, orkestra ve dans gruplarının, medyanın, renklerin ve havai fişeklerin dikkat çekici gösterileriyle yeri ve gökyüzünü kaplayan binlerce renkli balonun bırakılmasına bağlıdır. Şiddetli alkış ve bağrışma dalgası izleyicileri harekete geçiriyor. Aday, istediğini söyleyebilir ve seçmenlere onların hoşuna gidecek vaatleri sayabilir. Fakat adayın konuşması, parlak renkli balonların kalabalığın içerisinde uyandırdığı coşkuyu asla uyandıramayacak.

Bu balonlar, ABD’deki seçimlerin akıbetini belirliyor. İki siyasi parti dışında başka bir parti yok. Aslında aralarında herhangi bir siyasi anlaşmazlık ya da farklı bir program mevcut değil. Bazen aday için bir skandal bulmaya çalışıyorlar. Fakat gördüğümüz gibi onlar, bu konuda eşit ve aynılar. Aslında onlar, halkın anladığı ve gördüğü esas şeye yani gökyüzüne bıraktıkları bu parlak balonlara güvenmekten başka bir seçenekleri kalmadı. Balonların çokluğu ve cazibesi, adayın servetine ve gücüne işaret ediyor.

Bu da beni bu balonları şişirenlere şunu söylemeye sevk ediyor;

“Efendiler! Bu büyük dünyaya karşı şefkatli olun. Balonlarınız, ABD seçimlerindeki adayların akıbetini belirliyor. Kazanan aday, ABD’nin politikasına karar veriyor. ABD, dünyanın geleceğine hükmediyor. Ey balonları şişirenler! Bu geniş dünyamıza karşı sevecen olun.”