Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

‘Düşman Kardeşler’ Eritre ve Etiyopya barışı Afrika Boynuzu’na nasıl yansıyacak? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Eritre ve Etiyopya devlet başkanlarının geçtiğimiz Pazartesi Asmara’da imzaladığı dostluk ve barış anlaşması, iki ülke için ne anlama geliyor? Bunun Afrika Boynuzu ülkelerine yansımaları ne şekilde olacak?

Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Eritre’nin başkenti Asmara’ya yönelik ziyareti, Eritre Devlet Başkanı İsaias Afewerki ile kucaklaşması, 8 Temmuz Pazar günü gerçekleşen ziyaretin sıcak karşılaması, tarafların vardığı ve 20 yıldan fazla bir süredir aradaki diplomatik ilişkilerin kesildiği savaş durumuna son veren anlaşma, tüm dünyayı şaşkınlığa uğrattı.

İki lider arasında 9 Temmuz’da imzalanan bu anlaşma, üzerine anlaşmaya varılan şu 5 noktadan ötürü tarihî bir anlaşma olarak nitelendi: Diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması ve elçiliklerin açılması, iki ülke arasındaki iletişimin yeniden kurulması, Eritre-Etiyopya hava sahasının açılması, Etiyopya’nın Eritre limanlarını kullanması, iki taraf arasındaki her türlü saldırgan hareketin durdurulması.

Niyetler samimi ise ve iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açılırsa bu, ileriye doğru yapılan büyük bir sıçrama olacaktır. Bu durum, bir deniz geçidine sahip olmayan Etiyopya’ya, Eritre’nin Kızıldeniz’de yer alan Assab ve Massava limanlarından yeniden faydalanma imkânı sunacak. Etiyopya, 1993 yılında bağımsızlığını ilan ederek Eritre’den ayrılmadan önce bu iki limanı kullanıyordu.
Eritre açısından Etiyopya ile ilişkilerin normalleşmesinde önem bakımından ilk sırada onun, iki ülke arasında 12 Nisan 2000 yılında imzalanan Cezayir anlaşmasının şartlarına uyarak Yomi kasabası ve tartışmalı olan diğer sınır bölgelerinden çekilmesi yer alıyor. Özellikle de 13 Nisan 2002’de Lahey’de çıkan ve merhum Başbakan Zinavey yönetiminin Eritre’ye anlaşma şartlarının uygulanmaya başlamasından önce ilgili meseleleri halletmek için müzakere masasına dönmesi gerektiğini hatırlatarak reddettiği Bağımsız Sınır Komisyonu’nun kararını uygulama yükümlülüğü.

Abiy Ahmed’in geçtiğimiz Haziran ayında ülkesinin Sınır Komisyonu kararlarına riayet etmeye hazır olduğuna dair yaptığı açıklama, Eritre için sevindirici bir şaşkınlığa sebep olmuştu ve bu durum, 1998 yılından beri ilk defa geçen Haziran’da konu üzerinde anlaşmak için Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’ya üst düzey bir heyetin gidişi ile sonuçlanmıştı. Her ne kadar pratikte henüz tartışmalı olan sınır bölgelerinden bir çekilme olmasa da.

Şimdi sorulması gereken bu Etiyopya-Eritre uzlaşmasının gerek Cibuti Cumhuriyeti gerekse Somali Cumhuriyeti olsun Afrika Boynuzu ülkelerine olan yansımasıdır.

Cibuti, Etiyopya’nın, kendi limanlarına büyük bir oranda bağımlı olmamasından ötürü çok zarara uğrayacak. Nitekim Etiyopya’ya Eritre ile olan kriz sebebiyle kaybettiği iki deniz koridoru Assab ve Massava’yı yeniden kullanma izni verildi ve Cibuti, uluslararası pazarlara ulaşmak için alternatif bir deniz koridoru haline geldi.

Liman gelirleri Cibuti’nin GSYİH’sinin yüzde 76’sını oluşturuyordu ve bunun da yüzde 80’i Etiyopya’nın kullanımına dayalıydı. Etiyopya, Somali’de kendine bir yer arayıp Cibuti’ye olan bağımlılığını azaltmaya çalışıyordu. Bunu da tarım ve hayvancılık için Etiyopya’ya en yakın Berbere limanını ele geçirmek adına Somali Cumhuriyeti’nin Somali devletine karşı bağımsızlığını güçlendirmek suretiyle gerçekleştirmeye çabalıyordu. Söz konusu Berbere limanı, Etiyopya’nın doğu bölgesinden (başlangıçta Somali’nin bir parçası olarak kabul edilen bölge) Addis Ababa’ya dek uzanıyor. Bundan dolayıdır ki Etiyopya, kendisine ağır gelen maliyetten ötürü Körfez ülkelerinden birini Berbere limanında yatırım yapmaya teşvik etti.

Eritre de Etiyopya da Afrika Boynuzu bölgesinde iki bölgesel güç olarak varlık göstermeye çalışıyor. Etiyopya ve Somali, tarihsel açıdan 90’ların başında Afrika Boynuzu’nun en önemli iki devletini temsil ediyor ve aralarındaki ilişki ise gergin bir seyir takip ediyordu. Etiyopya, Hıristiyan iken Somali Müslüman idi. Üstelik nüfusunun çoğunluğunun Somalili olmasından ötürü Somali’nin kendi topraklarından saydığı Ogaden bölgesi de çekişme alanları arasındaydı. Etiyopya, kendi topraklarından bir parça olarak gördüğü burayı ilhak etti.

Siad Barre’nin 1969 yılında Birleşik Somali başkanlığına gelmesiyle birlikte komünist rejime olan eğilimi sebebiyle Ogaden bölgesini Etiyopya’dan geri almak için kalkışmasında askerî açıdan kendisini silahlandıran Sovyetler Birliği’nin desteğini aldı ve bu sayede Somali, bölgenin yüzde 90’ına egemen olabildi.

Büyük devletler için jeopolitik öneme sahip Afrika Boynuzu bölgesi gibi bölgelerde alışıldığı üzere bölge ülkeleri ile olan anlaşmalar, büyük devletlerin çıkarlarına göre değişkenlik gösterir. Haile Selassie İmparatorluğu’nun sona ermesi ile birlikte Etiyopya’nın Hailemariam liderliğinde Marksist bir rejimi benimsemesi, Sovyetler Birliği’nin Siad Barre Somali’sine olan desteğini kesip komünist Etiyopya ile müttefik olmasına yol açtı. Etiyopya ordusuna sunulan askerî takviyeler sayesinde Ogaden bölgesi geri alınabildi. Bu askerî destek için Küba’dan ve o dönemde Marksist bir rejim olan Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti’nden binlerce asker getirildi. Ogaden savaşında Somali’nin yenilgiye uğramasıyla, birleşik devletin dağılma süreci başladı. Nitekim Hargeisa (İngiltere Somali’si), Mogadişu’dan (İtalya Somalisi) ayrılmış ve kaos ve istikrarsızlık evresine geçilmişti.

Bu noktada istikrarsızlık ve silahlı kaos durumu, Etiyopya için Somali meselesine müdahale etme fırsatı doğurdu ve önceden Birleşik Somali’nin başkenti olan Mogadişu’ya egemenliğini dayattı. Etiyopya, resmî olarak ilk defa 2006’da, savaş uçakları ile desteklenmiş binlerce silahlı gücünü İslam Mahkemeler Birliği olarak adlandırılan tarafa ve ulusal güvenliği tehdit ettiğini düşündükleri radikal bazı İslamcılara karşı meşru geçiş hükümeti güçleri ile savaşmak üzere gönderdiğini itiraf etti. Kendilerinden onlara karşı önleyici bir savaş yapılması, bu müdahalesini nefsi müdafaa yani kendini savunma olarak değerlendirmesi ve Somali geçiş hükümetinin çağrısına bir cevap olarak görülmesi istenmiş.

Öte yandan Eritre, 1995 yılı Aralık ayında Kızıldeniz’de Yemen Cumhuriyeti’ne bağlı Haniş Adaları’nı işgal etti. O dönemde önceki Yemen Başkanı Ali Abdullah Salih’in, 1994 yılında Güney’e karşı savaşında güçlerine, Aden ve diğer Güney bölgelerini vurmak için Eritre üslerini kullanma izni vermiş olan Eritre Cumhurbaşkanı İsaias Aferwerki’nin tavrına vefa gereği Eritre’ye karşı askerî bir müdahaleye kalkışmadığı söylendi. Bundan dolayı Haniş Adaları’nı kurtarmak için Eritre’ye karşı güç kullanımı çağrısı yapan partilere ve halkçı baskılara boyun eğilmedi ve askerî karşılaşma yerine Fransa’nın arabuluculuğu kabul edildi. Bu doğrultuda Ekim 1998’de, Haniş Adaları’nın Eritre’nin iddia ettiği gibi Eritre’ye (!) değil de Yemen’e ait olduğu hükmü ile sonuçlanan uluslararası hakeme başvuruldu. Eritre bu mahkemeden ne eli boş çıktı ne de Mısırlı kardeşlerin dediği gibi, masadan doymadan kalktı. Aksine deniz avcılığı düzenlemesinde daha önce sahip olmadığı birtakım üstünlükler elde etti. Bunun dışında daha başka avantajlar da elde etti ancak burası konuşmak için yeri değil.

Burada, Haniş’e özgü hakem heyetinin kararına saygı duyan Yemenli yöneticilerin tavrı ile Zinavey hükümetinin Eritre ve Etiyopya arasındaki sınır çekişmesini halletmek için Sınır Komisyonu’nun 2002 yılında çıkardığı karara uymayı reddedişi arasındaki farkı ortaya koymaya çalışıyoruz. Söz konusu komisyon kararını işletmek için yeni Başbakan Abiy Ahmed’in bu işi üstlenmesine ihtiyaç var.

Özetle şöyle söylenebilir: Eritre ve Etiyopya liderlerinin anlaşması, Afrika Boynuzu bölgesinin daha istikrarlı bir yer olmasına katkı sağlayabilir. Tabi bölgedeki mevcut büyük uluslararası güçlerin arasındaki uyumun buna eşlik etmesi ve jeopolitik hırslarını gerçekleştirmek adına bölgedeki limanlara hâkim olma çabasında yükselişe geçen bölgesel güçler ile arasındaki rekabetin şiddetinin azalması halinde. Şu kesin ki Kızıldeniz, tamamen Arap karakterli olmayan bir nehir olarak devam edecek. Zira Eritre ve Etiyopya, Arap Ülkeler Birliği’nin üyesi değiller.