İngilizler ‘Aşk dünyayı döndürür’ der.

Bilimsel olarak, tüm gezegenler, yer küre dahil, güneş ve diğerleri etrafında gravite etkisiyle döner.

Gravite (Arapçası Câzibe) kelimesi erkeğin kadına ve kadının erkeğe olan etkileşimine denir.

Erkeğin dört eşi olduğu gibi, Jüpiter de öyle, kendisinin de etrafında düzenli olarak yörüngesinde dönen dört ayla çevrilmiştir.

Batılılar, sevgiyi farklı unsurları birleştiren yardımcı bir kimyasal ajan olduğunu kabul ettiler.

Yine Batılılar Aziz Francis’in şunları söylediğini tekrarlar:

“Nefretin yerini Sevgi alsın ve Barış her yeri kapsasın.”

Bu düşünce çeşitli edebiyat ekollerinde de dile getirildi.

Kuşkusuz, William Shakespeare’in yazdığı “Romeo ve Juliet” adlı tiyatro oyunu da bu düşünceye işler.

Birbirlerini seven iki gencin aşk sunağı üzerinde ölümleri, Montague ve Capulet aileleri arasındaki ilişkilerin normale dönmesini sağlar.

Oyun birçok dile tercüme edilmiş ve çeşitli imgelerle sunulmuştur…
“Romeo ve Juliet” insanlara nefret ve şiddet yerine barış ve uyum getirmede sevgisinin potansiyelini hatırlarlar.

Gerçekte de, Mahatma Gandi’nin şiddet karşıtı, sivil itaatsizlik hareketinin mantığı da buydu: “Düşmanını sev!”.

Birkaç yıl önce uluslararası ‘Ahlaklı Donanım Örgütü’ üzerinde çokça para sarfedilmiş bir tiyatro oyunu seyretmek için davet etmişti.

Oyun Arapça ve İbranice simultane çevirileriyle Londra’da gösterime sunulmuştu. Oyunun ana teması, genç bir adamın komşusunun kızına aşık olmasının sonunda iki aile arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırmasına yol açmasıydı.

Kıssadan hisse: Araplar ve İsrailliler aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için birbirlerini sevmeli ve birbirlerini eşler olarak görmelidirler.

Yazar ve sanatçı Peter Justinov’un komünizm ve kapitalizm arasındaki çatışma bağlamında benzer bir oyunu da o dönemde gösterime girmiştir.

The Beatles, İngiltere’den ‘ihtiyacın olan her şey aşktır’ diye seslenmişti tüm Dünyaya.

Tersine olan tüm deneyimlere rağmen, bu uzun süredir devam eden rüya bitmedi.

Görünen o ki genç Filistinlilerden biri bu ifadeye harfiyen sarıldı ve İsrailli bir kıza aşık olarak cinsel ilişkiye girdi.

Genç Filistinli tutuklandı ve Filistinli olduğunu İsrailli kıza söylemediği gerekçesiyle tecavüz etmiş sayılarak hapis cezasına çarptırıldı!
Mahkeme tüm bu şarkıları ve romanları ise dikkate almadı!

Bu girişimlerden biri, İngiltere’de aşk fikrinin etrafında, düşmanlığa bir çözüm olarak dönen 12 dizi roman yayımlaması oldu. Bu seride, bir İngiliz kadın 12 Avrupa ülkesine seyahat ediyor.

Her gezide, bu ülkelerin gençlerinden birine aşık olur ve aşk ve uyumun zaferine dalar. Bana öyle geliyor ki, bu serinin yazarı yazdıklarının bedeli olarak gayet iyi ücret aldı.

Tebrik ederim kendisini. Serinin ana teması Britanya’nın Avrupa Topluluğu’na katılımını teşvik etmekti.

Ancak günümüzde durum farklı, bir İngiliz kadın, Theresa May, BREXİT kampanyasını yöneterek ülkesinin Avrupa Birliği’nden çıkmasını sağlıyor.

Görünen o ki, ziyaret ettiği Avrupa ülkelerindeki “Seni seviyorum” kelimesinin dakik çevirileri, her ülkenin haritasını, en sevilen yiyecekleri ve meşhur içeceklerini içeren bu 12 dizilik roman koleksiyonu da bu konuda fayda etmedi.