Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

El-Suveyhili: BM’nin yol haritası Libya’daki birleşmenin ilk adımıdır | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Libya Devlet Yüksek Meclisi Başkanı Abdurrahman el-Suveyhili, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Libya’daki son duruma dair genel bir resim çizerek, uluslararası ve bölgesel aktörlerin, Libya’daki iç mücadelenin kazananının olmayacağına artık kesinlikle ikna olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından sunulan ve silahlı İslamcı grupların da siyasete entegre edilmesini ön gören yeni yol haritasını, “Libya’daki siyasi tarafların çoğu tarafından onaylanan mantıklı bir plan” olarak nitelendiren el-Suveyhili, planı engellemek isteyenlerin olumsuz etkisinin en aza indirilmesi gerektiğini vurguladı. el-Suveyhili, “Libya’daki otoritelerden biri BM planının başarısız olmasını istiyor fakat Libya halkı ve uluslararası toplum, artık taraflarının birinin inadına tahammül edecek durumda değil” dedi.

Başkanlık Konseyi üye sayısının 9’dan 3’e indirilmesi konusuna da değinen el-Suveyhili, “Bu durum sorun olmadı. Olamaz. Çünkü halkın talepleri bu durumu zorunlu kılıyor” değerlendirmesinde bulundu.

El-Suveyhili, Libya Müftüsü Şeyh Sadık el-Giryani gibi Libya’da tanınmış isimlerin siyasete entegre edilmesi hakkında da, “Siyasete katılmak isteyen grupların engellenmesi mantıklı değil ama onların da demokratik ilkelere uyması gerekiyor. Çoğu insan askeri ve dini makamların siyasete karışmasını reddediyor ben de onlardan biriyim” yorumunu yaptı.

İşte Abdurrahman el-Suveyhili ile yaptığımız ropörtaj….

Şarku’l Avsat: BM tarafından, Suheyrat anlaşmasının yeniden düzenlenmesi için önümüzdeki Cumartesi günü Tunus’ta yapılacak toplantı öncesi sunduğu yol haritasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Abdurrahman el-Suveyhili: BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame tarafından sunulan yol haritası, üç önemli unsura dayanıyor ve Aralık 2015’te Fas’ın Suheyrat kentinde ulaşılan siyasi ittifak metnine bir dizi düzenleme getirirken, Anayasa sürecini de tamamlıyor. Bu harita, geçiş sürecinin yeni Anayasa kapsamında yapılacak genel seçimlerle sonlandırılmasını da sağlıyor. Selame tarafından önerilen yol haritasının uygulanmasıyla beraber bütün bu adımlar atılacak, ayrıca, yol haritasının 12. Maddesine göre Suheyrat ittifakının düzenlenmesi noktasında Libya Devlet Yüksek Meclisi ve Temsilciler Meclisi’nin yetkili olmasını ön görüyor. Bu esas üzerine uygulanacak yol haritasını mantıklı görüyoruz.

Ş.A: Uluslararası Cinayet Mahkemesi ve Libya mahkemelerinde yargılanan Seyful İslam Kaddafi gibi birinin siyasi sürece dahil olmasının kabul edilmesine nasıl yaklaşıyorsunuz?

A.S: BM’nin sunduğu plan herkesin siyasi sürece katılmasını ön görüyor. Bu ilkesel bir durum Libyalılar arasında bu konuda herhangi bir anlaşmazlık yok.

Ş.A: Silahlı İslamcı grupların katılımı hakkında ne söylersiniz?

A.S: Suheyrat ittifakı, Ulusal Uzlaşı Hükümeti’nin, öncelikli olarak silahlı oluşumları yeniden kazanılmasını sağlamasını gerektiriyor. Bu konuda bazı anlaşmazlıklar olduğunu düşünüyorum. İslamcı ya da diğer silahlı gruplarla alakalı olarak, siyasi sürece katılmak isteyen her grup demokratik ilkelere uymak zorunda. Demokratik ilkelere uymaları halinde siyasi sürece katılmaları onların da hakkı.

Ş.A: Eski Libya Müftüsü Şeyh Sadık el-Giryani, terör listesinde bulunuyor. Kendisi vaaz programlarında sürekli savaşa teşvik eden vaazlar veriyor. Libya Ordusu ile savaşan herkesin cehennemlik olduğunu söylüyor. Böyle bir şahsiyetin siyasi süreçte temsiliyet sahibi olması düşünülebilir mi?

A.S: Siyasi sürece katılmak isteyen kişi ve grupların demokratik ilkelere uydukları sürece katılımdan engellenmesinin mantıklı olmadığını daha önce de söyledim. Bu kişi ve grupları hiç kimse engelleyemez. Bununla birlikte, bu kişilere siyasi kazanım elde etmek için askeri ve dini makamlarını kullanmamayı birçok kişi gibi bende şart koşuyorum.

Ş.A: Sürece yönelik dış müdahaleler hakkında ne dersiniz?

A.S: Uluslararası ve bölgesel tarafların, Libya’daki iç mücadelenin kazananı olmayacağına ikna olmasını iyi bir şans olarak görebiliriz. Bu ikna oluş mevcut durumunun dinamiklerine olumlu etkiler yaptı fakat bu durum taraflardan birinin gelecekte çözümü reddetmesi ve bu tavrına uluslararası arenada destek bulması ihtimalini yok etmiyor. Bununla birlikte Libya halkı, uluslararası ve bölgesel tarafların genel olarak daha fazla çatışmaya göz yummayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ş.A: Başkanlık Konseyi’nin Başkan ve iki yardımcısından oluşması ile bölgesel ve kabilevi temsiliyetin olmaması teklifinin kabul edileceğini düşünüyor musunuz?

A.S: Başkanlık Konseyi üye sayısının 9’dan 3’e indirilmesinin anlaşmazlıklara neden olacağını düşünmüyorum çünkü nihayetinde Başkanlık Konseyi, sahanın ve halkın taleplerine bağlıdır.

Ş.A: Geçmişte bazı Libyalı taraflar, siyasi ittifakları baltaladı. Şimdi de böyle girişimler görüyor musunuz?

A.S: Her ne kadar mevcut durum, gerçek bir ittifaka varmak ve Libya halkının mağduriyetlerini gidermek için hiç olmadığı kadar elverişliyse de bu süreci engellemek isteyenlerin ortaya çıkmayacağı anlamına gelmiyor. Bu grupların olumsuz etkisini kırmaya şimdiden başlamalıyız. Bunun en iyi yolu da siyasi katılım kaidelerini esnekleştirmektir.

Ş.A: Süreci kimler engellemek istiyor?

A.S: BM tarafından sunulan yol haritası, adil bir çözüme ulaşmak için Libyalılara yardım etmeyi amaçlıyor. Ulaşılacak çözümün herkesi memnun etmesi düşünülemez. Özellikle de iç mücadelenin devam etmesinden faydalanan tarafları memnun etmeyecektir. Daha önce söylediğim gibi mevcut yönetimdeki bazı taraflar sürecin başarısız olması için uğraşıyor. Ben, bu tarafların etkisinin dengeli ve geniş katılımlı bir siyasi süreçle en aza indirilebileceğine inanıyorum.

Ş.A: Bazıları Libya’nın Arap ve yabancı güçlerin hesaplaşma alanına dönüştüğünü söylüyor. Bu söylem doğru mu?

A.S: Bunu garipsememek lazım. Her ülke kendi çıkarlarını arıyor bu durum ülkeleri bölgesel ve küresel çapta rakipleriyle mücadele etmeye itiyor. Üzülerek söylüyorum ki Libya’daki aynı vatanın çocukları arasında süren iç mücadele dış güçlerin aralarındaki mücadeleyi Libya’ya taşımasının önünü açtı.

Ş.A: Libya’da birleşik bir ordu kurulmasının yolu var mı?

A.S: 2012 yılında BM ve uluslararası uzmanların gözlemciliğinde düzenlenen toplantıda o dönem hazırlanan bir belge, Nisan 2013’te dönemin Savunma Bakanı Abdullah el-Seni’ye sunulmuştu. Belge bu anlamda atılmış ilk adım olarak görülebilir ama bu çabalar şu ana kadar maalesef bir karşılık bulmadı. Libya’da yeniden bir ordu oluşturma meselesinin şahıslara bağlı olmaması ve ilkelere dayanması gerektiğine inanıyoruz. Aynı zamanda, kurulacak ordunun ulusal ordu olması ve insan haklarına saygı duyan sadece ulusal güvenliği sağlayan bir ordu olması gerektiğinin altını çiziyoruz.

Ş.A: Libya ne zamana kadar milis grupların hakimiyetindeki ve isteyen herkesin silah taşıyabildiği bir ülke olarak kalacak?

A.S: Gücü olmayan bir devlet inşa etmenin mümkün olmadığı konusunda herkes hemfikir fakat silahın yaygınlaştığı bir ortama yaklaşımın zor olduğunu herkes kabul etmeli. Böyle ortamlarda askeri, siyasi ve ekonomik sınıflar birbirine karışır. Böyle bir ortama temenniler ve zayıf icraatlarla yaklaşmak mümkün değil. Dünyadaki diğer halkların benzer tecrübeleri silahların vatandaşların elinden toplanması ve milislerin topluma kazandırılmasının zorunlu olduğunu ortaya koyuyor. Bunun için milis grupların üyelerine topluma katılma fırsatı sunan bir siyasi, ekonomik ve toplumsal atmosfer oluşturulmalıdır. Gördüğümüz kadarıyla bu icraatlar zayıf bir siyasi ortamın hakim olduğu ortamda gerçekleştirilemez. Bununla beraber, Ulusal Uzlaşının güçlü bir siyasi iradenin başlangıcı olduğuna inanıyoruz. Bunu başardığımız zaman Libya yeniden istikrara kavuşacaktır.

Ş.A: Toplumsal ve ekonomik değişimleri göz önüne alındığında birçok Libyalı şu soruyu soruyor: petrol paraları nereye gidiyor?

A.S: Petrol, Libya ihracatının yüzde 96’sını oluşturuyor. Bu durum Libya ekonomisini uluslararası petrol pazarında zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Petrol fiyatları düştüğünde bu durumu bir kez daha yaşadık. Bununla beraber, petrol üretiminin güvenlik sorunlarıyla nedeniyle kesintiye uğraması ekonomimize büyük bir etki yaptı. Ham petrol ticaretinden elde edilen gelir 2012 yılında 53.3 milyar dolarken, 2016 yılında 4.8 milyar dolara geriledi. Petrol sorununun başlıca çözümünün siyasi istikrar, siyasi kurumların birliği ve güvenliğin sağlanmasıyla mümkün olabileceğini düşünüyorum.

S.A: Ama Ulusal Uzlaşı Hükümeti’nin, Libya’da istikrarı sağlama konusunda başarısız olduğunu söyleyenler var.

A.S: Şuanda yürütme otoritesinin yeniden ayağa kaldırılması ve siyasi düzenlemeler için Temsilciler Meclisi ile diyalog halindeyiz. Bu iş sadece hükümetten güvenoyunun çekilerek hükümetin yıkılmasından daha önemli ve kapsamlı bir iştir. Devlet Yüksek Meclisi ve Temsilciler Meclisi komiteleri iletişim halinde olmayı sürdürüyor. Tunus’a yaptığımız ilk diyalog oturumunda bu konuda ilkesel anlaşmalara vardık.