Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Erdoğan: Erken seçim 24 Haziran’da | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi kabulünün ardından, basın açıklaması yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken seçimin 24 Haziran Pazar günü yapılacağını bildirdi.

Sözlerine, “Bugün Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ile oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdik.” diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli ile daha önce de birkaç defa bir araya gelerek,Türkiye ile ilgili iç ve dış gelişmeler üzerinde görüş alışverişinde bulunduklarını aktardı.

Erdoğan, bugünkü görüşmede de Devlet Bahçeli ile oldukça geniş bir yelpazede istişare ettiklerini belirterek, “Bu çerçevede Sayın Bahçeli’nin dün TBMM’deki Grup konuşmasında ifade ettiği milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin erkene alınmasıyla ilgili teklifini de değerlendirme fırsat bulduk.” diye konuştu.

15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasının siyasette de yeni bir dönemin miladı olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

“Milletimizin darbe gecesi gösterdiği kahramanlık asla unutulmayacaktır. Ardından 29 gece boyunca tutulan demokrasi nöbetleri, milletimizin istiklaline ve istikbaline sahip çıkma iradesinin bir sembolü oldu. 7 Ağustos 2016 tarihinde Yenikapı’da yaptığımız ve milyonlarca vatandaşımızın katıldığı o büyük miting ise milletimizin biz siyasetçilere verdiği mesajı çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Nitekim 16 Nisan halk oylamasına giden süreç de milletimizin önümüzde açtığı işte bu yolda ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanı olarak hem şahsımın hem de partimin uzun zamandır dile getirdiği ‘yönetim sistemi değişikliğini’ yine Sayın Bahçeli’nin ön açması ve desteğiyle 16 Nisan’da hayata geçirme imkanı bulduk. Buna göre anayasa değişikliğinin, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili hükümleri yapılacak ilk seçimlerden sonra yürürlüğe girecektir.”

“Yeni sisteme geçiş giderek aciliyet kesbetmeye başladı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dolayısıyla Türkiye’nin halen 16 Nisan’dan sonra artık “eski” diye ifade edilebilecek sistemle yürütüldüğünü vurgulayarak, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanıyla hükümetin uyumlu çalışması sayesinde ciddi bir sorun yaşanmıyor gibi gözükse de eski sistemin hastalıkları attığımız her adımda karşımıza çıkabilir. Buna rağmen bizim tercihimiz hep milletimize verdiğimiz taahhüde uygun şekilde 2019 Kasım’ındaki seçimlere kadar dişimizi sıkmaktan yana oldu. Ancak gerek Suriye’de yürüttüğümüz sınır ötesi operasyonlar, gerek Suriye ve Irak merkezli olarak bölgemizde yaşanan tarihi önemdeki hadiseler, Türkiye’nin bir an önce belirsizlikleri aşmasını zorunlu hale getirmiştir. Ülkemizin geleceğine yönelik kararların daha güçlü şekilde alınabilmesi ve uygulanabilmesi için yeni yönetim sistemine geçiş giderek aciliyet kesbetmeye başlamıştır.”

“Görüş birliğine vardık”

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin dün yaptığı erken seçim çağrısını bu gerçekleri de göz önünde bulundurarak, yetkili kurullarda enine boyuna müzakere ettiklerini aktaran Erdoğan, “Sonuçta ülkemizin karşı karşıya bulunduğu fotoğraftan hareketle bu erken seçim teklifine olumlu yaklaşmamız gerektiği konusunda arkadaşlarımızla görüş birliğine vardık. Bir kez daha tekrarlayacak olursak Türkiye’nin önündeki iç ve dış gündemin yoğunluğu, erken seçim kararının açıklanmasıyla ortaya çıkacak belirsizliğin bir an önce ortadan kaldırılmasını zorunlu kılıyor. Suriye’deki gelişmelerin hızlandığı, makroekonomik dengelerden büyük yatırımlara kadar her konuda çok önemli kararlar vermemiz gereken bir dönemde seçim konusunu ülkemizin gündeminden bir an önce çıkarmamız şarttır. Bunun için önümüzdeki seçimlere ittifak içinde girme konusunda mutabık bulunduğumuz Sayın Bahçeli ile de yaptığımız istişareler neticesinde seçimlerin 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılmasına karar verdik.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçiminin 24 Haziran 2018’de yapılması kararını aldıklarını yineleyen Erdoğan, “AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grupları olarak konuyla ilgili yasal süreci hemen başlatıyoruz. Aynı şekilde Yüksek Seçim Kurulu da seçim hazırlıklarına şüphesiz ki derhal başlayacaktır. Bu kararın ülkemiz, milletimiz, partilerimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum.” ifadelerini kullandı.

Notlar

Erdoğan, basın toplantısı öncesinde dün erken genel seçim çağrısı yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yarım saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Bahçeli’yi kabulünün ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurmayları ile bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a basın açıklaması yapmak üzere salona girişi sırasında Başbakan Binali Yıldırım da eşlik etti.

Toplantıda, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile AK Parti Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin yanı sıra gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri de hazır bulundu.

YÖK üniversite sınav tarihleriyle ilgili açıklama yapacak
Yükseköğretim Kurulundan (YÖK) yapılan açıklamada, 24 Haziran 2018’de gerçekleştirileceği açıklanan erken seçim tarihinin Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) yapılacağı tarihle aynı güne denk geldiği hatırlatıldı.

Bunun üzerine YKS’nin 30 Haziran ve 1 Temmuz tarihlerinde düzenlenmesine karar verildiği bildirildi.

Bu kapsamda, YKS’nin birinci oturumu olan Temel Yeterlilik Testi (TYT) 30 Haziran Cumartesi, ikinci oturumu olan Alan Yeterlilik Testi (AYT) ile Yabancı Dil Testi (YDT) 1 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilecek.

İYİ Parti’den ‘erken seçim’ açıklaması

İYİ Parti Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Aytun Çıray, “Partimizin seçime katılmanın tüm hukuki şartlarını yerine getirdiği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kayıtlarına geçmiştir. Yani en yüksek yargı organınca tescillidir. Hiçbir güç İYİ Parti’nin seçimlere girmesini engelleyemez, engellemeyecektir.” dedi.

Çıray, partisinin İstanbul il başkanlığında yaptığı basın açıklamasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin erken seçim çağrısını “danışıklı dövüş” olarak gördüklerini belirtti.

“Biliyorlar ki 3 Kasım 2019’da normal bir seçim yaparlarsa dolar 7, avro 8,5, benzin 8,5, mazot 8 lira olacaktır ve ekonomi dipsiz bir çakılışa geçecektir.” diyen Çıray, seçimlerin erkene alınmasından mutluluk duyacaklarını söyledi.

Erken seçim talebine ilişkin, “Bu bir takdiri ilahidir, iyiliğin önünü açıyorlar.” ifadesini kullanan Çıray, “Emin olun bu açıklamayı duyduktan sonra muhtemelen sayın genel başkanımız iki rekat şükür namazı kılmıştır.” dedi.

Çıray, İYİ Parti’nin erken seçimlere katılacağı gerçeğinin bulandırılmasına asla müsamaha göstermeyeceklerini anlattı.

Partilerinin seçime katılmasının önünde hukuki bir engel bulunmadığını dile getiren Çıray, “Partimizin seçime katılmanın tüm hukuki şartlarını yerine getirdiği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kayıtlarına geçmiştir. Yani en yüksek yargı organınca tescillidir. Hiçbir güç İYİ Parti’nin seçimlere girmesini engelleyemez, engellemeyecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Çıray, partilerinin varlığı dolayısıyla bugün seçimlerin konuşulduğunu savundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “Bu milleti OHAL şartları altında, adaletsiz bir seçime sürükleme hakkınız yok. TBMM’nin derhal yapması gereken şey OHAL’i kaldırmaktır. Bugün TBMM, OHAL tezkeresini reddetmek zorundadır ya da hükümet bunu geri çekmek zorundadır.” dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı.

Toplantıya ilişkin açıklama yapan Tezcan, erken seçim tartışmalarını hatırlatarak Türkiye’nin tek gündeminin bundan ibaret olmadığını söyledi.

“Türkiye’yi yönetemeyen, içeride ve dışarıda bir büyük sıkıntının içerisine sokan, yalnızlaştıran bir tek adam yönetimi var.” görüşünü paylaşan Tezcan, AB İlerleme Raporu’nun yayınladığını hatırlattı. Tezcan, şöyle devam etti:

“Şunu bilmekte fayda var. AB İlerleme Raporu, cumhuriyet tarihimizde aleyhimize yayınlanan en sert, en olumsuz rapor. Bu raporda özellikle Türkiye’de son dönemde yaşanan OHAL uygulamaları şiddetli bir şekilde eleştiriliyor ve Türkiye’nin OHAL’e derhal son vermesi gerektiği ifade ediliyor. Hukukun üstünlüğü ve temel hakların yok edildiği ve bu konuda AB’den dev adımlarla uzaklaşıldığına rapor işaret ediyor.”

Bu raporun Türkiye’nin Avrupa değerlerinden hızla uzaklaşmasını ifade ettiğini belirten Tezcan, bu tablonun sorumlusunun ise Türkiye’deki “tek adam rejimi ve AK Parti Hükümeti” olduğunu ileri sürdü.

Uygar dünyadan hızla uzaklaşan bir Türkiye tablosuyla karşı karşıya olduklarını ifade eden Tezcan, CHP olarak kendilerinin her zaman AB fasıllarının açılmasından ve müktesebatın buna göre düzenlenmesinden yana olduklarını söyledi.

“AB istedi” diye değil, bu değişiklikleri Türkiye hak ettiği için yapılmasını istediklerini vurgulayan Tezcan, “Bizim insanımız hukukun üstünlüğünün olduğu bir Türkiye’yi hak ediyor, yargı bağımsızlığının olduğu bir ülkeyi hak ediyor, temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu bir Türkiye’yi hak ediyor.” diye konuştu.

“İsmet Paşa’nın adını ağzına alamazsın”

Türkiye’nin İsmet İnönü’nün 1963 yılında attığı imza ile bu noktada önemli bir yola girdiğini anımsatan Tezcan, ondan sonraki süreçte de hükümetlerin kendilerince emek verdiğini anlattı.

Şimdi ise AK Parti Hükümetinin tabloyu başka bir noktaya taşıdığını öne süren Tezcan, “Bu anlayıştaki bir Erdoğan, doğal olarak İsmet İnönü gibi bir vatanseveri, yurtseveri anlayamaz.” dedi. Tezcan, şunları söyledi:

“Dünkü grup toplantısında çıkmış, Malatya’da İnönü Üniversitesini söyleyecek, ‘Adını anmayacağım.’ diyor. İsmet Paşa’nın adını anmayacakmış. Anma. ‘Adını anmayacağım.’ dediğin İsmet Paşa’nın adını büyük önder Mustafa Kemal Atatürk nasıl anıyordu, ne diyordu ona İnönü Zaferi’nden sonra, en karanlık günlerimizde, ‘Siz İnönü’de sadece düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz.’ diye İsmet Paşa’ya telgraf gönderiyordu. Tabii ki Atatürk’ün takdirle andığı birini senin takdirle ya da herhangi bir şekilde anabilmeni beklemiyoruz. Çünkü o kadroların gelecekle ilgili kaygılarından zerrece pay alsaydın Türkiye bugün dış politikada bu noktada olmazdı.

Çünkü geldiğin çizgi buna müsait değil. Sen, geldiğin çizgi, aldığın ders, okuduğun üçüncü sınıf broşürler, fesli delinin yazdığı broşürler. ‘Keşke Yunan galip gelseydi.’ diyen fesli delinin arkasından gidiyorsun sen. Onun için Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisini anlayamazsın. Sen olsa olsa fesli delinin dilinden anlarsın. O yüzden İsmet Paşa’nın adını ağzına alamazsın, alsan da yakışmaz zaten. O büyük devlet adamı Lozan’da milletin çıkarı için yumruğunu masaya vurdu. Sense askerinin başına çuval geçilirken seyirci kaldın.”

“Bu nasıl bir korku”

Bu konuda eleştirilerini sürdüren Tezcan, Erdoğan’ın CHP’ye “ana hıyanet partisi” dediğini de hatırlattı. Tezcan, “Eğer vatana ihanet arıyorsan, bizim gözümüzde vatana ihanet devletin bağrına FETÖ denen çeteyi yerleştirmektir. Vatana ihanet arıyorsanız, devleti İmralı ile Kandil arasında postacı yapanlara bakın. Bütün bu soruların cevabına bakınca adres AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a çıkıyor. O zaman aynaya bak Sayın Erdoğan.” diye konuştu.

Tezcan, açıklamasında öğretmen Ayşe Çelik’in katıldığı bir televizyon programında “Çocuklar ölmesin” dediği için 1 yıl 3 ay hapis cezası aldığını belirterek söz konusu öğretmenin 6 aylık çocuğuyla şimdi hapse gireceğini söyledi. Bu duruma tepki gösteren Bülent Tezcan, Anayasa Mahkemesi’nden bir an önce tedbiren infazın durdurulması kararını vermesini beklediklerini aktardı.

Aynı anlayışın şimdi de Yazar İhsan Eliaçık’a yazılarından dolayı 6 yıl 3 ay hapis cezası verdiğini, İstanbul’un dışına da çıkış yasağı koyduğunu ifade eden Tezcan, “Bu nasıl bir korku, ne kadar büyük bir telaş. İktidarın nasıl bir telaş ve korku içinde olduğunun fotoğrafıdır İhsan Eliaçık’a reva görülen muamele.” açıklamasını yaptı.

“Buna kargalar bile güler”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim açıklamasında “16 Nisan’dan bu yana eski sistemle yönetilmekteyiz. Hastalıklar devam ediyor, bunu aşmamız lazım.” dediğini anımsatan Tezcan, “Buna kargalar bile güler. Herkes biliyor ki 16 Nisan’dan bu yana Türkiye’de bir tek adam rejimi hakimdir. Hatta 20 Temmuz darbesinden bu yana Türkiye’de bir tek adam rejimi hakimdir. Ortada Parlamentoyu, Başbakanı, Hükümeti devre dışı bırakan, fiilen Recep Tayyip Erdoğan’ın iki dudağı arasında yönetilen bir sistem ve rejim vardır. Onun için milleti aldatmaya gerek yok, yönetemiyorsunuz.” diye konuştu.

Tezcan, Türkiye’de doların, avronun ateşinin düşürülemediğini, enflasyonun iki haneli olduğunu, bir siyaset krizinin yaşandığını, tarımın çöktüğünü, dış politikada Türkiye’nin rezil edildiğini, 6 milyon işsizin, 16 milyon yoksulun bulunduğunu, adaletin yok edildiğini iddia etti.

Tek adam rejiminden kurtulmanın yolunun sandık olduğuna işaret eden Tezcan, buna milletin karar vereceğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü açıklamasında “İç ve dış gündemin yoğunluğu erken seçimi zorunlu kılıyor.” dediğini hatırlatan Tezcan, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Evet, rezil ettiğiniz iç ve dış gündemin yoğunluğu, rezil ettiğiniz iç ve dış siyasetin yoğunluğu, kutuplaştırdığınız toplumun içine düştüğü durum, size seçimi getirip dayattı. Daha devamını da dayatacak. Sandık geldiği gün göreceksiniz. Bugünler siyaseten gördüğünüz iyi günlerdir. Millet 24 Haziran’da sandıkta dersini verecek ve Türkiye o büyük demokrasi buluşmasıyla gerekli adımı atacak ve tek adam rejiminden inşallah kurtulacağız.”

 “Ülkenin huzurunu tesis edecek iktidar gelecek”

Tezcan, Erdoğan’ın konuşmasında “Suriye ve Irak merkezli sorunlar, yeni yönetime geçişi gerekli kılmıştır.” dediğini aktararak bu sorunları yaratanın “tek adam rejimi” olduğunu savundu. Bu sorunların seçimle çözülebileceğini vurgulayan Tezcan, “Siz gideceksiniz ve bu ülkenin huzurunu tesis edecek bir iktidar gelecek.” dedi.

TBMM’de bugün OHAL’in uzatılmasının görüşüleceğini belirten Tezcan, şöyle konuştu:

“Kavganın bile mertçe olanı makbuldür. Hodri meydan. Seçimle ilgili herhangi bir şey söylemiyoruz ama bu milleti OHAL şartları altında, adaletsiz bir seçime sürükleme hakkınız yok. TBMM’nin derhal yapması gereken şey OHAL’i kaldırmaktır. Bugün TBMM, OHAL tezkeresini reddetmek zorundadır ya da hükümet bunu geri çekmek zorundadır. Yarışacağız, millet karar verecek. OHAL şartları altında Türkiye’de baskı altında bir seçim yaparak sonuç alacağınızı sanıyorsanız yanılırsınız ama Türkiye’nin itibarını yok edersiniz. Giderken bile bu ülkeye zarar verirsiniz.”

OHAL’in 1,5 aylığına ilan edildiğinin söylenmesine rağmen üzerinden 2 yıl geçtiğine dikkati çeken Tezcan, Türkiye’nin OHAL rejiminin dışına çıkarılması gerektiğinin altını çizdi.

“Aday belirleme yöntemine PM karar verecek”

Bu sürecin iktidardan ve tek adam rejiminden kurtulmaya dönük olacağını savunan Tezcan, “Türkiye ile ilgili umut besleyen herkese diyorum ki ‘Umudunuzu canlı ve sıcak tutun.’ Tek adam rejimi için yolun sonu göründü. Biz, seçime hazırız. Bu iktidarı göndereceğiz. Bugünden itibaren derhal TBMM’nin yapması gereken şey de OHAL’i kaldırmaktır. Buyurun yarışalım.” dedi.

Tezcan, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

“Aday belirlemede geç kaldığınızı düşünüyor musunuz? Genel Başkan Kılıçdaroğlu aday olacak mı?” sorusunu Tezcan, şöyle cevapladı:

“Geç kaldığımızı düşünmüyoruz. Geç kaldığımız hiçbir şey yok. Bugüne kadar zaten muhtemel seçimlere dönük hazırlıklarımız vardı. Yarın seçim olacakmış gibi hazır olacağımızı söylüyorduk. Önümüzdeki süreçte adaylarla ve siyasetin stratejisiyle ilgili çok hızlı kararlar alınabilir, alınacaktır. Onunla ilgili bir tereddüt yok.”

“CHP’de adayların ön seçimle belirlenip belirlenmeyeceğinin” sorulduğu Tezcan, parti tüzüğünde aday saptamayla ilgili yöntemlerin belli olduğunu, bunların en uygunlarının uygulanacağını, buna Parti Meclisi’nin karar vereceğini söyledi.

“Uyum yasalarının çıkmasını bekliyoruz”

“İYİ Parti’nin seçime girmeme durumunun ortaya çıkmasında ittifak düşünür müsünüz?” sorusuna Tezcan, şu yanıtı verdi:

“İYİ Parti’nin seçime girme hakkı vardır. Bugüne kadar Yüksek Seçim Kurulu’nun yerleşik içtihatları İYİ Parti’nin bugünkü pozisyonunda seçime girebilmesi imkanını sağlayan içtihatlardır. Eğer Yüksek Seçim Kurulu, başka bir planlama yapıp İYİ Parti’yi seçim dışı bırakmak istiyorsa yeni bir şaibenin altına imza atmış olur. Onun adı Yüksek Seçim Kurulu olmaktan çıkar, yüksek sabotaj kurulu haline gelir. Seçimi sabote etmiş olur. O yüzden böyle bir şeyi tavsiye etmeyiz. Atılacak adımlara göre, pozisyonlar partinin kurullarında görüşülür, tartışılır ve bu çerçevedeki kurgu ve planların tamamını boşa çıkaracak adımları atarız.”

“Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin aday belirleme takvimi nasıl işleyecek?” sorusu üzerine Tezcan, uyum yasalarının çıkmasını beklediklerini, bu çerçevede gerekli kararları alacaklarını söyledi.

“İYİ Parti seçime giremezse, Parlamento’da bir grup oluşturması için CHP’nin bir katkısı olur mu?” sorusuna karşılık Tezcan, YSK’nin, bugüne kadarki seçim birikimi ve pratiği çerçevesinde İYİ Parti’nin seçime gireceğine karar vermesi gerektiğini kaydetti.

Karamollaoğlu: Abdullah Gül ile bir fırsat olduğu takdirde görüşeceğiz

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Biz diyaloğa açığız. Herkesle görüşeceğiz. Şu anda muhalefetteki partilerle de görüşeceğiz. Sayın Abdullah Gül ile bir fırsat olduğu takdirde görüşeceğiz.” dedi.

Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu ve gazetecilerin sorularını cevapladı.

ABD, İngiltere ve Fransa’nın geçen hafta mukaddes bir gecede Suriye’yi vurduğunu belirten Karamollaoğlu, “Hiçbir somut delile ve hukuki gerekçeye dayanmayan bu saldırıyı şiddetle telin ediyoruz.” ifadesini kullandı.

Karamollaoğlu, 28 Şubat davasının sonuçlanmasına ilişkin, “Biz hakim ya da savcı değiliz ama bildiğimiz bir şey var, paşaya ayrı, vatandaşa ayrı hukuk olmaz. Kanunların arkasından dolaşarak adalet tesis edilemez. Eğer siz bir kesime adaleti işletip, bir kesime işletmezseniz orada adalet terazisi çökmüş demektir. Adalet çökerse herkes bilsin ki devlet çöker.” değerlendirmesinde bulundu.

OHAL uygulamasını eleştiren Karamollaoğlu, OHAL’in Türkiye’nin daha sağlıklı bir yapıya kavuşması için değil, AK Parti’nin bekasını sağlamak için devam ettirildiğini iddia etti.

 “Seçimin erkene alınabileceği gündemimizdeydi”

Karamollaoğlu, Devlet Bahçeli’nin tarih vererek erken seçimi gündeme getirmesinin herkesi şaşırttığını ancak kendilerini şaşırtmadığını, endişeye de kaptırmadığını dile getirdi.

Yarın seçim olacakmış gibi çalıştıklarını anlatan Karamollaoğlu, Türkiye’nin bir değişikliğe ihtiyacı olduğunu savundu.

“Biz diyaloğa açığız. Herkesle görüşeceğiz”

Karamollaoğlu, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve diğer partilerle görüşmelerinin olup olmadığı sorusuna Karamollaoğlu, “Biz diyaloğa açığız. Herkesle görüşeceğiz. Şu anda muhalefetteki partilerle de görüşeceğiz. Sayın Abdullah Gül ile bir fırsat olduğu takdirde görüşeceğiz. Başka birçok insanla görüşüyoruz. Fikirlerini, düşüncelerini bize takdim etmek isteyenler olursa onlarla da görüşüyoruz.” karşılığını verdi.

Erken seçim kararı alınmasında İYİ Parti’nin önünün kesilmesinin hedeflendiği iddiaları ile İYİ Parti ile bir görüşmelerinin olup olmadığı sorulan Karamollaoğlu, “İYİ Parti’nin önünü kesebilmek için iktidar partisi akla ve hayale sığmayacak adımlar attı. Devleti adeta İYİ Parti’nin önüne çıkardı. Ama Sayın Akşener de bu konuda mücadelesinden vazgeçmedi. Biz elbette seçime giderken bu partilerle mutlaka görüşeceğiz dedik, iktidarla da görüşürüz dedik.” dedi.

Karamollaoğlu, bir gazetecinin “Bahçeli’nin başka derdi var.’ dediniz. Bu ne olabilir?” sorusu üzerine de “Bir bakıma Sayın Akşener’in ortaya çıkması onları endişelendirdi. Böyle bir endişeleri de var.” görüşünü savundu.

HDP: Halkın bu süreci tartışmasını bile istemediler

HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Haziran olarak açıkladığı erken seçim tarihini, “Hiçbir makul gerekçeye dayanmayan bir yaklaşım sergileniyor. Toplumdan kaçırılan bir sandık var. Halkın bu süreci tartışmasını bile istemediler.” diye değerlendirdi.

Bilgen, TBMM’de gazetecilerin erken seçime ilişkin sorularını yanıtladı.

Bilgen, seçimlere hazır olma, seçim yoluyla demokratik değişimi gerçekleştirme konularında toplumun güçlü bir irade, kararlı bir tavır ortaya koyacağını, toplumla alay eder yaklaşımın hesabının sorulacağını bildirdi.

Yasaklama, engelleme, eşit ve adil bir yarışın olmaması konusunda her türlü ayak oyunun çevirileceği bir ortamda seçime gittiklerini savunan Bilgen, “Kotardıkları tek şey, ittifak yasası, yani kendilerini kurtarmak. Bir de hileli seçim yapabilmenin kanallarını, imkanlarını açabilmek. 16 Nisan referandumundan bu yana topluma vaat ettikleri ne ortamı tesis ettiler ne de parlamentodan geçirilmesi gereken uyum yasalarıyla ilgili bir şey yapma planına girdiler. Şimdi her şey tam bir kaos.” diye konuştu.

“Senaryoyla karşı karşıyayız”

Seçim tarihine ilişkin soruya Bilgen, şu yanıtı verdi:

“Bir senaryoyla karşı karşıyayız. Bilinçli, planlı ve bir taraftan sanki ülke çıkarınaymış gibi seçim gündeme girdi. ‘Kaçınılmaz, bir an önce yapalım’ gibi hiçbir makul gerekçeye dayanmayan bir yaklaşım sergileniyor. Seçimlere, yetişebileceği her tarihte hazırlıklıyız. Çalışmalarımızı bu doğrultuda yürütüyoruz. Toplumdan kaçırılan bir sandık var. Halkın hiç olmazsa bu süreci tartışması, partilerin, milletvekillerinin, iktidar partisinin milletvekillerinin bu süreci tartışmasını bile istemediler. Sandık yoluyla otoriter bir rejimi kurumsallaştırma, kalıcılaştırma girişimidir.” AA