Etiyopya’daki iktidar koalisyonu, yeni Başbakan olarak Dr. Abiy Ahmed Ali’yi seçti. Ali, Hailemariam Desalegn’in istifasının ardından ülkenin yeni başbakanı oldu. Böylece, Oromo kabilesinden olan Dr. Abiy Ahmed, Etiyopya’nın ilk Müslüman Başbakanı oldu. Toprak, tarih ve halklarının çeşitliliği ile meşhur ülkede 80’den fazla etnik köken ve dil var. Toprakları doğal kaynaklarla dolup taşıyor. Su, Etiyopya’nın ruhu ve bedenidir. Toprakları boyunca Nil’in mavi suları fışkırıyor. Etiyopya, 12 nehir ve 22 gölü olan bir su ülkesidir. Etiyopya halkı, toprakları gibi çeşitli ırklar, diller ve dinlerden meydana gelmektedir. Bu çeşitlilik, insanlık tarihinin levhalarındaki harflerdir. Ülkede, yaratıcılık ve savaş, sükûnet ve göç, zenginlik ve kıtlık çağları yaşandı… Tarih, ülkenin boynunda bir kader olarak kaldı. Bir dönemden diğerine, bir hükümdardan diğerine geçildi. Ülkenin yeteneklerini yakalayan ve hayatın her alanında gördüklerini kabul ettiren birey, hâkim bir güç olarak kaldı.
Haile Selassie tarafından kurulan imparatorluk 1975’te bir grup subay ve Teğmen Mengistu Haile Mariam tarafından yıkıldı. Darbenin lideri olarak ortaya çıkan bu şahıs ülkeyi Marksist-Leninist bir çizgiye taşıdı ve sonrasında Etiyopya yeni bir baskı ve şiddet sarmalının içerisine girmiş oldu. Bu genç subay, Etiyopya’yı oluşturan bunca farklı ve birbiriyle çelişen unsura rağmen bir komünist iktidar tarafından yönetilen bir ülke hayalini kurdu. Mengistu ülkedeki farklılıkları yok saydı, sıkıyönetim getirdi ve uzun süreli sokağa çıkma yasakları dayattı. Marx, Engels ve Lenin’in resimleri başkent Addis Ababa’nın en büyük meydanına asıldı ve bu lider, bu alanda saatlerce süren uzun konuşmalar yaparak milletin beynini yıkamaya çalıştı. Ülkede açlık, korku ve hastalık hâkim oldu. Somali ile hiç bitmeyen savaşlar ülkeyi bitirdi. Mengistu, o dönem Somali’nin başkanı olan Siyad Berri’nin eski müttefiki olan Sovyetler Birliği’ne yanaşmaya çalıştı. Fakat Moskova Mengistu’ya elini uzatmayı ve Amerikan kucağına gömülen Siyad Berri ile olan ilişkileri kesmeyi tercih etti. Birkaç kez Mengistu ile görüşme imkânı yakaladım, kendisiyle uzun uzun konuştum. Ülkesinin ve Afrika Kıtası’nın tüm sorunlarını çözebilecek bir düşünür imajı vermeye çalışıyordu. En büyük düşman olarak Somali’yi görüyordu. Doğu Afrika’daki Libya liderliğinin bir elçisiydim. Her buluşmamızda Somali’den bahsederdi. Çözüm olarak gördüğü tek şey Somali’nin bölünmesiydi.
Son buluşmamızda diplomatik dil terk edilmişti. Başkan bunalımlı bir ruh haline bürünmüştü. Kendisine karşı isyan hareketleri genişlemeye başlamış, Somali ile yaşanan çatışmalar Sovyet, Kuzey Kore, Küba, Libya ve Güney Yemen’in desteğine rağmen yenilgiye doğru kaymaya başlamıştı. Somali’nin bölünmesine dair çözümü -kabilelere dayanarak- tekrarladı durdu ve bundan da geri adım atmadı. Libya bu görüşe açıktan muhalefet etti. Zira Somali, Arap Birliği’nin bir üyesiydi. Ayrıca Etiyopya bölünme virüsü taşıyan bir varlık konumundaydı. Ertesi gün Etiyopya Dışişleri Bakanlığı bana istenmeyen bir insan olduğumu ve ülkeyi derhal terk etmem gerektiğini söyledi.
Mengistu rejimine karşı ayaklanma genişledi ve hemen hemen tüm bölgeleri kapsayan çeşitli etnik grupların bir cephesi kuruldu. Direniş başladı, rejime karşı peş peşe zaferler kazanıldı. 1991’de rejim düştü ve Mengistu Zimbabve’ye kaçtı. “Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi” adı altında siyasi bir koalisyon kuruldu.
En büyük etnik ve dini gruplardan biri olan Oromo, Mengistu rejiminin devrilmesine katkıda bulunan güçlü gruplardan biriydi. Oromo nüfusunun 40 milyon olduğu tahmin ediliyor ve mensupları Somali, Kenya ve Eritre’ye kadar uzanıyor. Çoğunluğu Müslüman olan bu kabile, tarih boyunca cesur ve savaşmaya hazır bir topluluk olarak bilindi.
İslam, Etiyopya’ya erken dönemlerde girdi. Müslümanların ilk hicreti Necaşi döneminde gerçekleşti. Etiyopya halkı, Hami-Sami topluluklardan oluşuyor. Amharalar ve Tigraylar, Sami topluluğu oluşturuyorlar. Arap Yarımadası’ndan geldikleri söyleniyor. Oromo ve Somali ise Hami topluluğu oluşturuyorlar. Oromo kabilesi, İmparator Haile Selassie döneminde resmi hükümet eğitimini boykot etti. Zira bunu bir Hıristiyanlaştırma yöntemi olarak gördüler ve bu nedenle devlette iş bulma kapıları kendilerine kapatıldı. Merhum Başbakan Meles Zenawi döneminde ülke, siyasi ve ekonomik kalkınmaya tanıklık etti. Yüksek bir büyüme hızına ulaştı, hükümet yönetimi rehabilite edildi. Etiyopya, Afrika bağlamında kritik rolünü sürdürmüş oldu. Ancak bazı etnik bileşenlerin büyük bir bölümü marjinalleşme duygusuna kapıldı ve bu da öfke ve isyanın birikmesine katkıda bulundu. Zenawi hükümeti, ekonomi ve iktidar topluluklarını kontrol eden bir Tigray azınlığıydı. Öfkeli Oromo topluluğu, nüfusun çoğunluğunu oluşturmasına rağmen hizmet sektöründe ve ekonomik faaliyette dışlanmış ve ötekileştirilmişti.
Zenawi’nin ölümünden sonra Haile Mariam Desalegn başbakan oldu. Hükümeti ülkenin dört bir yanından gelen öfke ve şiddet dalgasıyla kuşatılmıştı. Olağanüstü hal ilan edildi ve binlerce kişi hapis cezasına çarptırıldı. Protesto dalgası daha da yayıldı ve bu da yüzlerce kişinin öldürülmesine yol açtı. Öldürülenlerin çoğu Oromo kabilesine mensuptu. Ülkenin ulaştığı yüksek büyüme oranına rağmen sosyal barış yok oldu ve Somali’deki gençlik hareketinin Etiyopya’nın iç kısmına yayılmasından korkulmaya başlandı. Eritre ile sınırda süren gerginlik, Somali’de kötüleşen güvenlik durumunun yanı sıra ekonomik anlamda yük olmaya başlayan askere karşı da nefret oluşmasına neden oldu. Etiyopya, denize kıyıları olmayan karaya oturmuş bir ülkedir ve bu, ülkeyi yöneten tüm rejimlerin çözemediği bir düğümdür. Zira ithalat ve ihracat komşu ülkelerin merhametine göre şekillenmektedir. Bunlar, yeni başbakanı bekleyen sorunlar paketidir. Etiyopya halkının büyük bir kesimi Abiy Ahmed Ali’ye ağır bir sorumluluk yükledi. Bu halkın çoğunluğu protesto gücüne ve hatta reddetme ve şiddete başvurma potansiyeline sahiptir. Aynı zamanda, istikrar, sosyal barış ve kalkınmaya hizmet etme potansiyeline de sahiptir.
Soru şu: Abiy Ahmed, Etiyopya’nın sorunlarını çözebilir mi?
Umutlar oldukça büyük. Kendisinin vatanseverliği konusunda neredeyse bir fikir birliği var. Abiy Ahmed, 1991’de devrilen Mengistu Haile Mariam rejimine karşı Devrim Hareketi’nin ilk ve en aktif üyelerindendi. Oromo topluluğunda önemli bir konuma ve ağırlığa sahip. Hükümetin başındaki varlığı, sosyal barışın ana ekseni kabul edilen bu topluluğu daha da yetkin bir konuma taşıyacaktır. Öte yandan ülkeyi güvenlik, politik, ekonomik ve darboğazdan çıkarabilecek eğitim niteliklerine de sahiptir. Doktora sahibidir ve bir dizi bakanlıkta görevler alarak yöneticilik yapmıştır. Bütün ana akımlarla başa çıkabilecek bir yeteneğe sahip olduğu gibi hoşgörülü bir yapısı var. Pazartesi günü görevine başladıktan hemen sonra yaptığı ilk açıklamada Eritre ile ilişkileri normale döndürmek için çalışacağını söyledi. Bu, Etiyopya’nın dış politikasında önemli bir konudur. Ayrıca ülkesi için umut verici bir kalkınma projesi olan El Nahda Barajı’nın inşasına da devam edeceğini vurguladı.
Yabancı yatırımlar, kalkınma hareketini harekete geçirmek ve iş fırsatları yaratmak için önemli bir alandır. Güvenlik, bunun ana garantörlerinden biridir ve yeni başbakan bunu başarabilecek kabiliyettedir. Şüphesiz, yeni başbakan büyük zorluklarla karşı karşıyadır. En büyük zorluk Etiyopya halkının kendisine ve hükümetine beslediği büyük umutlardır. Ama tarih, zenginlik ve devrimler ülkesi olan Etiyopya umutların en yükseğine dokunma potansiyeline sahiptir.