Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Evleri mezarları olan Musul’un sahipleri | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Hava saldırıları, bombardımanlar ve intihar saldırıları nedeniyle koca bir enkaz haline gelen Musul’da, bazı mahalleler tamamen yıkılmış durumda ve enkaz altında çıkarılmayı bekleyen çok sayıda ceset var. Aileler kendi imkanlarıyla cesetleri enkazdan çıkarmaya çalışıyor.

Aya Ebuş, ömrünün son anlarını geçirdiği hava saldırıları sırasında yerle bir olan evinin yıkıntıları arasında kardeşinin arıyor. Burada, moloz yığınları ve demir çubuklar arasında bir battaniyenin üzerinde yatıyorlar. Henüz altı yaşında olan yeğeni Mahmud’u tanıştırıyor. Kurtarma ekipleri, geçen zaman ve güneş sebebiyle kararmış insan kalıntılarını ceset torbalarına toplamaya çalışıyorlar. Sacide, Aya’nın ablası. Kardeşinin söylediğine göre 28 yaşında ve dindar bir kadın. Diğer oğlu Bekir ise henüz 9 yaşında. Aşırı sıcak hava, etrafı saran ağır koku ve yoğun toz… Aya, kurtarma ekipleri tarafından toplanan cesetlere uzaklaştırılmadan önce sessizce bakıyor. Daha yakın bir zamana kadar, Irak’ın Musul kentinde bulunan Eski Kent bölgesinde çok daha fazla kimliği belirsiz ceset vardı. Yani burası birkaç hafta önce medyada duyurulan Irak’ın büyük zafer kazandığı, DEAŞ terör örgütünün elinden kurtarılan yer. Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin de söylediği gibi Orta Doğu’da dehşet saçan DEAŞ terör örgütünün tamamen çökmesi sağlandı. Başbakan, zafere ulaşılıncaya kadar ülkesinde akan kan ve kurban miktarını söylerken bile Irak bayraklarının sallandığı kutlamalar yapıldı. Irak’taki zaferin gerçek bilançosu ise, hava saldırıları, ağır bombardımanlar ve korkunç intihar saldırıları ile yıkılan Eski Kent bölgesinin harap mahallelerinde gün yüzüne çıktı. Yoğun bombardıman ve ateş, binlerce evin yıkılmasına ve içi ailelerle dolu bu evleri hem yaşayanlar hem de ölenler için birer mezar haline getirdi.

DEAŞ sivilleri canlı kalkan olarak kullandı

Raporlara göre, bu bölgedeki mahallelerin binlerce sakini, Irak ordusu ve askeri koalisyon ortakları tarafından gerçekleştirilen hava saldırıları ve bombardımanları sonucu vahşi bir şekilde katledildi. ABD destekli güçler, DEAŞ terör örgütünü çökertmek için radikallerin Irak ve Suriye’deki kalelerine yönelik gerçekleştirdikleri operasyonlarda sivil kayıpların sayısı iki katına çıktı. Musul’da siviller pek çok kere benzer şekillerde katledildi. Aileler evlere giren DEAŞ militanları tarafından çatışmalar sırasında canlı kalkan olarak kullanıldılar. Kurbanların yakınları ve hayatta kalmayı başaran diğer insanların söylediğine göre, evlerin bodrumları bomba barınakları olarak kullanılıyordu. DEAŞ’lı keskin nişancılar evlerin çatılarında konuşlanıyor ve Irak kuvvetlerine veya koalisyon uçaklarına karşı ateş ediyorlar. Ardından karşı tarafın bu evlere karşılık vererek bombardıman altına alması sonucu çok sayıda sivil hayatını kaybediyor.

Şimdiye kadar kimse operasyonlarda ölenlerin sayısını açıklamadı. Bununla ilgili raporlar gizlenmeye devam ediliyor. Bu belgeler, hükümetin mahalle sakinlerine kaba kuvvet uyguladığı ve insan hayatına değer vermediği suçlamalarına karşı konunun hassasiyeti sebebiyle saklanıyor.

Bir morg yetkilisi, 24 haziranda Eski Kent bölgesine gerçekleştirilen operasyonlarda morga getirilenlerin listesine yaklaşık 900 isim kaydettiğini belirtiyor. Sivil savunma ekiplerinin elinde, moloz yığınlarının altından cesetlerin çıkarılması beklenen 300 sitelik bir liste var. Ancak şuana kadar bu listenin sadece üçte birine ulaşmayı başardılar. Bu evlerden bazılarında bir ceset bulunurken diğer bazılarında ise onlarca ceset bulunuyor. Kurbanların yakınları cenazelerini savaş sırasında bahçelere veya uzakta yerlere kazdıkları boş yerlere gömdüler. Musul’daki morglar ve bahçelerinde park halinde bulunan traktör römorklarının cesetlerle dolu olduğu belirtiliyor. Musul’daki morga gelen Muhammed Ali Mahmud’un yaşanan trajedide ortak hikâyelere sahip olan insanlardan farklı bir hikâyesi var. Mahmud’un büyük ailesinin 17 ferdi Eski Kent’e gerçekleştirilen hava saldırılarında hayatlarını kaybetmişler. Mahmud tam bunlardan bahsederken hava saldırılarında ailesinden 15 kişiyi kaybeden ve onların ölüm belgelerini çıkarmak üzere içeriye giren bir adam, “Merhamet nedir bilmiyorlar. Bir keskin nişancı, bir kurşunla ya da bir füze ile yok edilebilir. Ancak onlar bir keskin nişancı için 7 evi birden havaya uçuruyorlar” diyor.

Musul’un çektiği acıdan herkes için bir ders almalı. DEAŞ’lı radikaller tarafından istismar edilen kent halkı, Irak hükümeti tarafından bir kez daha hayal kırıklığına uğratıldı. DEAŞ’a karşı zafer kazanıldığı sözlerinin ortasında morgda bulunan ölüler ve yakınları tamamen unutulmuş gibi görünüyor. Saldırıya uğrayan Musul’un şanslı olan mahallelerinde hayat yavaş yavaş eski haline dönüyor. Hayatta kalanlar, şimdi de ölüm yardımı belgelerini çıkarmak ve yaralıların devam eden tedavisi için mücadele ediyorlar. Bu mücadeleyi, Eski Şehir sakinleri ile bağları olduğu söylenen DEAŞ üyeleri ile herhangi bir bağlarının olmadığını kanıtlamak için de veriyorlar.

Trump döneminde sivil kayıplar iki katına çıktı

Sloganı “Topraktan önce halkın özgürlüğü” olan Irak ordusu yaptığı açıklamada, Musul’un kurtarılması için yapılan ve dokuz ay süren zor ve çetin savaşta, sivillerin yaşamlarını tehdit eden sebeplerden dolayı gecikmelerin yaşandığı ve bölgede yaşayan binlerce sivilin hayatlarının korunmasının öncelikler listesinin başına koyduklarını belirtmişti. Ancak Irak ve ABD güçleri için DEAŞ örgüt üyelerinin son kalesi olan Musul’un batısındaki dar sokaklara ulaşmalarıyla birlikte, örgüt üyelerinin şehirde yaşayan silahsız sivillerin arkasına saklandıklarının anlaşılmasından sonra standartların daha az kısıtlayıcı olacağının işaretleri verilmişti. Mart ayının sonlarında, koalisyon güçleri, şehrin batısındaki Yeni Musul Mahallesine, DEAŞ’a karşı hava saldırısı düzenledi. Saldırıda en az 100 kişi hayatını kaybetti. Hayatta kalan mahalle sakinleri, evlerden birinin bodrum katında toplandıkları için hava saldırısından sağ olarak kurtulduklarını ifade ettiler. Büyüyen sivil kayıp sayısından duyulan endişe yalnızca Musul ile sınırlı değil. airwars.org adlı siteye göre, koalisyon güçlerinin DEAŞ’a karşı Irak ve Suriye’de gerçekleştirdiği hava saldırılarında sivil kayıpların sayısı günden güne artıyor ve ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasından bu yana sivil kayıplar neredeyse iki katına çıkmış durumda.

Irak ve Suriye’deki ABD öncülüğündeki DEAŞ Karşıtı Koalisyon Sözcüsü Albay Ryan Dillon yaptığı açıklamada, “Koalisyonun amacı sürekli insani kayıp vermek değil. Elimizde bulunan askeri hedeflere standart çerçevelerde operasyonlar düzenlemek” ifade etti.

Albay Dillon, Irak’taki çok sayıda sivil kaybının olduğu iddialarını, herhangi bir strateji değişiklik yapmak yerine, şehrin doğusundaki operasyonların Musul’un batısındaki nüfusun yoğun olduğu bölgelere doğru sürdürülmesine bağlayan Albay Dillon, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Musul gibi bir şehre yönelik herhangi bir askeri saldırı yapılmadığını. şehri kurtarmanın tek yolu; ev ev, sokak sokak, cadde cadde savaşmaktı.

Irak ordusu askerlerinin sorumluluğu sivilleri oradan kurtarmaktı. İnsanların tek umudu her an gelip onları kurtarmalarıydı. Albay Dillon konuşmasını şöyle sürdürdü, “Kaçma girişimleri sırasında açlık ya da DEAŞ üyeleri tarafından öldürülmekle karşı karşıya kalan sivilleri kurtarmak için yeterince hızlı olmak zorundaydık.”

Irak ordusu temmuz sonlarında çok sayıda sivil kayıpların yaşandığı ile ilgili spekülasyonlara cevap vermek için kısmi bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Musul’un batısındaki operasyonlarda bin 429 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Ancak bu rakamın Eski Kent kurbanlarını da içerdiği veya bu kısa açıklamanın güncelliği teyit edilemedi.

Patlayan bombalar arasında ceset arıyorlar

Ölenlerin yakınları ise, öfke ve acıyla yoğrulmuş yoğun duygular içinde göçük altındaki cesetleri çıkarmak için çok büyük çabalar sarf etmek zorunda kaldılar. Ölenlerin yakınları, yorgun düşen kurtarma ekiplerine yardım etmeleri veya şehrin sokaklarında onları yönlendirmeleri için düşük miktarlarda para ödemeyi talep ediyorlar. Burada herhangi bir resmi kurtarma ekibi ağı veya eğitilmiş köpekler yok. Bunun yerine, yeri geldiğinde yakınlarıyla birlikte evlerine dönen, onlarla birlikte molozların üzerinde, mühimmat sandıkları ve bombardımanlarda ölen DEAŞ üyelerinin cesetleri arasında yaşayan sivil savunma çalışanları var. Artık durum öyle bir hale geldi ki, ölenlerin akrabaları sivil savunma çalışanlarına para ödemeyip kendileri kazı yapmaya başladılar. Musul’un batısında sivil savunma ekibi sorumlularından biri şöyle diyor, “insanlar kazı yaparken yakınlarda bomba patladı ve dumanlar yükselmeye başladı. Ancak kimse oralı olmadı ve herkes kazmaya devam etti.”

Aya, kurtarma ekiplerinin arabasına yakın bir yerde oturdu. Görevliler ceset torbalarını ayakucuna doğru dizdiler. Aya, diğer acılı yakınların durup sıralarının gelmesini beklediği sırada ağlıyordu. Muhammed Taha’nın buraya yakın olan evinin içerisinde henüz iki yaşında olan oğlu, eşi ve annesinin cesetleri bulunuyor. Onları en son birkaç ay evvel çobanlığını yaptığı sürü ile Eski Kent’ten ayrılmadan önce görmüştü. Musul’un batısında savaş hatları açılınca bir daha evine dönemedi. Döndüğünde ise tüm ailesini kaybetmişti.

Yunus Saluh, dedesinin evinde kalan amcası ve amcasının üç oğlunun cesetlerini enkaz altından çıkarabilmek için haftalarca uğraştı. Geçen hafta elleri ve küçük küreğiyle enkazda bir delik açabildi. Ancak durum o kadar vahimdi ki cesetlerin kokusu bulundukları yerden uzaklara kadar yayılıyordu.

Halaa Hamis, bir ay önce gerçekleşen hava saldırısında üç kızı hayatta kalmayı başardı. Ancak diğer odada bulunan 10 yaşındaki oğlu Casim bu kadar şanslı değildi. Hamis saldırının ardından ayrıldığı eve kurtarma ekipleri ile geri döndü. Elinde çocuğunun resmi ve evden çıkan kötü kokuyu önlemek için bir deodorant şişesi bulunuyordu. Hamis, “Belki çalışmalarınızı hızlandırmaya yardımcı olur” diyerek deodorantı çalışma ekiplerinin üzerine sıktı. Oğlunun öldüğüne inanmayan Hamis, “Açıkçası oğlumun burada olduğundan da emin değilim. Belki o da bizim gibi kaçmayı başarmıştır” dedi. Ancak enkazın altından bir ceset çıkarıldı. Bu ceset belinde bombalı kemer bulunan bir intihar bombacısına aitti. Hala evin yanında durarak çalışmaların devam etmesini istedi. Fakat, büyük kaya parçaları vardı ve bu kayaları parçalamak veya kaldırmak için herhangi bir iş makinesi yoktu. Ekipler başka bir sefere tekrar gelmek için geri döndüler. Üç ayrı hava saldırısı sırasında, ailesinin 17 ferdini kaybeden 23 yaşındaki Ali Hüseyin Ali, 22 saat moloz yığınlarının altında kaldıktan sonra kurtarılabildi.