ABD, Başkan Donald Trump’ın önereceği ve adil çözüm şartlarını kapsadığı söylenen “Amerika’nın Barış Planı”na fırsat vermesi ve söz konusu planın detaylarını analiz etmeden reddetmemesi konusunda Filistin yönetimini ikna etmek için Fransa’nın arabuluculuğuna mı ihtiyaç duymaya başladı?
Yardımcısı Mike Pence’i karşılamadıklarından dolayı Filistinlilerin ABD’ye saygıda kusur ettiklerini, bunun için Filistinlilere yapılan yardımları durduracağını Davos’ta dile getiren Trump, Amerika’nın çözüm çabalarına ölümcül bir darbe vuran ve dünyanın tepkisini üzerine çeken Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma kararını ilan etmeden önce söz konusu planın genel hatları konusunda Filistinlileri bilgilendiremez miydi?
Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Trump’ın kararı sonrasında Amerika’nın artık makul bir arabulucu olmadığını ifade edip Amerika’nın yerine alternatif bir arabulucu arıyor. Fakat Avrupalılar, hafta başında Brüksel’e gitmeden önce Mahmut Abbas’a şu 3 durumu bildirdiler:
Birincisi Avrupalılar, Trump’ın büyükelçiliği taşıma kararına kesin bir şekilde karşı çıkıyorlar ve Güvenlik Konseyi’nde de bu kararın karşısında yer aldılar. İkincisi; Avrupalılar, en nihayetinde Filistin devletini tanıyacaktır. Çünkü Avrupalılar, iki devletli çözüme itibar ediyorlar. Üçüncüsü ise; Avrupalılar, sonuçta ABD’nin ortakları ve müttefikleridir. Bundan dolayı İsrail ve Filistinliler arasındaki arabuluculukta Amerika’nın yerine alternatif olmayacaklar.
Bunun üzerine Amerika’nın sessiz mesajını Filistin Kurtuluş Örgütü Genel Sekreteri Saib Arakat aracılığıyla Filistinlilere taşıma görevini Fransa Cumhurbaşkanı’nın siyasi danışmanının üstlenmesi sürpriz bir şey değildi. Söz konusu mesaj, Filistinlileri Trump’ın çözüm çerçevesi önereceği yeni planı kabul etmeye ve herhangi bir tutum sergilemeden önce mesajı okumaya davet ediyor.
Bu bağlamda Beyaz Saray’ın asrın anlaşmasıyla ilgili yayınlanan yazıları yalanlamaya özen göstermesi dikkat çekici bir durumdu. ABD Başkanı’nın Ortadoğu barış süreciyle ilgili özel temsilcisi Jason Greenblatt’ın son ziyaretinin ve Filistin Devlet Başkanı ile görüşmesinin ardından Beyaz Saray, planın hala incelenme aşamasında olduğunu ve maddelerinin henüz tamamlanmadığını açıkladı. Ayrıca Filistin ve İsrail tarafı, söz konusu planı incelemeye ve ele almaya hazır oldukları zaman mezkûr planın kendilerine teklif edileceği dile getirildi.
Beyaz Saray’dan sızan haberlere göre, söz konusu planın dondurulup kenara bırakıldığı belliydi. Fakat son zamanlarda İsrail gazetelerinde yayınlanan analizler, Trump’ın çözüm planının George W. Bush ve yerleşim faaliyetlerinin durdurulması ile Filistin devleti konusunda Netanyahu’yla çatışan Barack Obama dönemindeki Amerika’nın önceki girişimlerine dayanmadığı hususundaki bilgileri kasıtlı olarak sızdıran kişinin İsrail’deki ABD Büyükelçisi David Friedman’ın olduğu izlenimini veriyor.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, İsrail’e gelmeden önce Kahire ve Amman’ı ziyaret ettiği zaman Washington, Trump’ın planına fırsat vermeleri için kendisiyle Filistinliler arasında niçin Fransızlara arabuluculuk yaptırıyor anlaşılmış değil. Oysaki Filistin tarafının Mike Pence’in ziyaretini boykot etmesine ve kendisiyle görüşmeyi reddetmesine rağmen Fransızların Washington’dan aktardığı gibi Mike Pence de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’den ya da Ürdün Kralı Abdullah’tan yeni planın içeriğinde Filistinlilerin lehine fikirlerin olduğunu Mahmut Abbas’a iletmelerini talep edebilirdi.
Her halükarda Sisi, Filistin Devlet Başkanı’ndan Pence’e bir mesaj iletti. Söz konusu mesajın içeriğinde ya Washington’un büyükelçiliği taşıma kararından vazgeçmek (ki bu, Birleşmiş Milletlerin kararlarına ve uluslararası düşünceye karşılık vermesi anlamına geliyor) ya da büyükelçiliği taşıma kararının barışçıl çözümü gerçekleştirmek için yapılacak müzakerelerde bağlayıcı olmadığını ilan eden uluslararası bir grup çerçevesinde esas bir ortak olduğunu onaylamak şartıyla arabuluculuk rolüne yeniden başlayabileceği belirtiliyor.
Pence’in Kahire ve Amman’da duydukları şeyler aynıydı. Kudüs, barışın anahtarıdır. Başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarına göre Filistin devletinin kurulmasını ele alan uluslararası kararların dışında daimi, adil ve barışçıl bir çözümden bahsedilmesi mümkün değildir. Pence’in Kral Abdullah’la görüşmesinden sonra, “Anlaşmamamız konusunda anlaştık” diyerek Amman’dan ayrıldığı doğrudur. Fakat bu durum, problemi derinleştirmekte, çözümü sekteye uğratmakta ve 30 yıldır Ortadoğu’da barışçıl çözümü gerçekleştirmeye çalışan bir arabulucu olarak Washington’un güvenirliğini nihai olarak zedelemektedir.
Büyükelçiliğin taşınmasını en çok destekleyenlerden birisi olan Pence, en azından dünyanın gözü önünde insan hakları sancağını kaldıran dünyadaki en büyük ve en önemli demokratik bir başkan yardımcısıymış gibi davranabilirdi. Fakat Pence, Knesset’te bir grup Filistinli milletvekilinin büyükelçiliği taşıma kararına itiraz eden pankartlar kaldırmaya çalıştığı ve “Kudüs, Filistin’in başkentidir” dediği zaman İsrail güvenlik güçlerinin onları şiddetle itmelerini sessizce izlemeye koyuldu. Fakat Pence, “Filistin-İsrail barış çabalarında yeni bir dönemin doğuşu” olarak isimlendirdiği ve Amerikan yönetiminin ümidi şeklinde ifade ettiği konuşmasını tamamlamak için Filistinli milletvekilleri alkışlar eşliğinde salondan çıkarıldılar… Tuhaf doğrusu!
Pence, konuşmasında Trump’ın büyükelçiliği taşıma kararının tarihi bir karar olduğunu vurguladı. Büyükelçiliğin kapılarının 2019 yılının sonunda açılacağını dile getirdi. Pence, ABD Başkanı’nın iyi niyetle müzakerelerde ilerleme sağlamak için büyükelçiliği taşıma kararının bir fırsat oluşturabileceğine ciddi bir şekilde inandığını söyledi. Ancak nereden? Trump, geçen yıl 3 Mayıs’ta Mahmut Abbas’ı ağırladıktan ve büyükelçiliği taşıma kararından sonra şu an bu fırsatı nasıl yakalayacak? Ki o gün Mahmut Abbas, Trump’a Filistinlilerin kendisinin Ortadoğu’da barışçıl çözümü sonunda gerçekleştiren adil bir arabulucu olacağını iddia ettiklerini söylemişti. Fakat Trump, kongrenin 1995’te kabul ettiği ancak ABD başkanlarının bu kararı onaylamaktan çekindiği büyükelçiliği taşıma kararını onaylayarak bütün dünyayı şaşırttı.
Filistin Devlet Başkanı, çözüm ufkunun tamamen kapandığını, arabuluculuğu canlandırmayı ve çözüm sürecini yönetmeyi üstlenecek alternatifler olmadığını biliyor. Mahmut Abbas, Avrupa Birliği Dış Politika Koordinatörü Federica Mogherini kendisine Avrupa’nın iki devletli çözümden yana olduğunu ve Filistin devletini tanıyacağını ancak bunun müzakerelerin durdurulması için uygun bir vakit olmadığını söylediğinden dolayı değil aksine ABD ve İsrail’in herhangi bir alternatifin yüzüne karşı kapıyı kapatacaklarından dolayı arabuluculuk sürecini üstlenecek birilerinin olmadığının farkındadır. Bu bağlamda Netanyahu, Mahmut Abbas Brüksel’deyken kendisine bir mesaj gönderdi. Netanyahu bu mesajda, “Ebu Mazen’e bir mesajım var. Barış sürecini yönetmede ABD liderliğinden başka bir alternatif yoktur. Amerikalıları istemeyen barışı da istemez.”
Ufuk, tamamen kapanmış durumda. Fakat Filistin Devlet Başkanı Abbas, ilk andan beri Netanyahu’ya Filistin kanını dökme fırsatı verecek tutum ve tasarruflar içerisine girmemeye özen gösterdi. Bunun için Mahmut Abbas, barışçıl çözüme bağlı kalmayı yineleyerek Avrupa Birliği ülkelerinin Dışişleri Bakanlarına şöyle bir mesaj iletti, “Filistin halkını ümitlerini sürdürmeye teşvik eden şey, gelmekte olan bir barışın olmasıdır. Yol, bu barış için açık olacaktır.” Fakat Ey Ebu Mazen! Bu yol nereden açılacak?