Kahire/Velid Abdurrahman
Ezher Üniversitesi tarafından Mısır’ın Başkenti Kahire’de düzenlenen uluslararası sempozyumun katılımcıları, bazı din adamlarının yanlış yorumlarla ilahi dinlere ait yüce mesajı istismar ettiklerini vurguladı.
Katılımcılardan biri olan Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib, ‘şiddet ve vahşet’ olarak nitelendirdiği terörizmin tek kurbanının Müslümanlar olduğunu söyledi. Terörün sebeplerinin İslam veya başka bir dinde geçerliliği olmadığını belirten Ezher Şeyhi, dinlerin, ahlaki değerleri evrenselleştiren küresel sistemler olduğunu ifade etti.
Ezher Üniversitesi ve Müslüman Bilgeler Konseyi tarafından düzenlenen, “İslam ve Batı… Çeşitlilik ve Tamamlayıcılık” başlıklı uluslararası sempozyuma Avrupa ve Asya’dan çok sayıda aydın ve önemli isimler katıldı. 3 gün sürecek olan sempozyum, Nasr City’de (Kahire’nin doğusu) Ezher Uluslararası Konferans Merkezi’nde yapılıyor. Sempozyumda İslam ve Batı arasındaki ilişki ile ilgili güncel konular ele alınıyor. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Ezher Şeyhi et-Tayyib, “Doğu’daki dinler ve medeniyetlerin Batı’yla ilgili hiçbir sorunu yoktur. Doğu medeniyetlerinin tarihi, dini ve bilimsel bakışı ne olursa olsun, hangi ülkeden olduğuna bakılmaksızın herkese karşı tutumu aynıdır” ifadelerini kullandı.
Ezher’in özgün ve açık bir metodolojiye sahip olduğuna dikkati çeken Ezher Şeyhi, bu durumun Ezher’in düşünce ve davranış açısından ılımlı olmasının yanı sıra zamana, sorunlara ve verilere her zaman uyum sağlayabilmesini kolaylaştırdığını belirtti. Terörle ilgili şüpheli sessizliğin, silahlı siyasi hareketlerin İslam’ı terörle bağdaştırılmasına olanak tanıdığını, örgütlerin dini isimler alarak birçok genç erkek ve kadının ilgisini çektiğini vurgulayan Ezher Şeyhi, İslam denince Avrupalı ve Amerikalıların akıllarına şiddetin geldiğine dikkat çekti. Şeyh et-Tayyib, tüm zorluklara rağmen Batı’ya ve Batılılara gerçeği açıklamanın ve bu dinin aslında korkunç terör suçlarının işlenmesini yasakladığını anlatmanın önemini vurguladı.
Ezher’deki kaynaklar, Kahire’deki toplantının, objektif ve bilimsel temele dayalı, ortak bir anlayışla İslam’a ve Müslümanlara ilişkin klişeleri ve önyargıları aşmayı, medyadaki bir takım suçlamalarla İslam’ın terörle bağdaştırıldığı imajdan uzaklaştırmayı hedeflediğini vurguladılar.
Öte yandan katılımcılardan biri olan Belçika eski Başbakanı Yves Leterme, Batı’nın İslam’ın demokrasi ve eşitliği getirdiğinin farkında olduğunu söyledi. Diyaloğun önemine işaret eden Leterme, pratik sonuçların elde edilmesini sağlamak için siyasi liderlerin, dini ve sosyal desteğin temelini oluşturmaları gerektiğini belirtti. Son dönemlerde dini hoşgörüsüzlüğün artmasına yol açan çeşitli faktörler olduğunu söyleyen Leterme, bu hoşgörüsüzlüğün sadece eğitimle çözülebileceğine işaret etti.
Arnavutluk eski Cumhurbaşkanı Recep Meydani ise göç sorununa işaret ederek, bu sorunla mücadele için iki seçenek olduğunu söyledi. Bu iki seçeneğin ‘istiap ve kaynaşma’ olduğuna işaret etti. Meydani, “İstiap, radikalizm yanlılarına hizmet eden işsizliğin yayılmasına ve sosyal bölünmeye sebep olan ayrımcılığa karşı durur. Kaynaşma ise, çoğunluğun ve azınlığın kültürel etkileşime girdiği çift yönlü bir yoldur. Kimsenin kimliğinden vazgeçmesi gerekmeden, çağdaş bir model oluşturmayı sağlayan en iyi çözümdür. Ayrımcılık düşüncesini, bireyler arasında ayrımcılık yapılmaksızın gerçek bir uyum sağlamak için marjinalize olan fırsatları özümseyerek değiştirmeliyiz” dedi.
İslam’ın şiddeti reddeden, başkalarına saygı göstermeye dayalı bir kültür ve medeniyet olduğunu söyleyen Meydani, ilahi dinlerin getirdiği yüce mesajın bu dinleri takip edenlerin bazıları tarafından yanlış anlaşılmasından dolayı kötüye kullanılabileceğini vurguladı. Meydani, Müslüman toplumlara ve dini liderlere, teröre karşı İslam’ın doğru öğretilerini yaymaları çağrısında bulundu.
Sempozyumun katılımcılarından Anglikan Kilisesi Başpiskoposu Justin Welby, inananların tehlikelerle mücadele etmek, barışı sağlamak ve kamu yararına hizmet etmek için ortak bir zemin oluşturmak üzere tüm samimiyet ve kararlılıkla çalışmaları gerektiğini söyledi.
QC Japonya Araştırmaları Derneği Başkan Yardımcısı Kazuo Takahashi, “Diyalog, medeniyetler çatışmasının yarattığı bölünmeyi ele almak için acil bir ihtiyaç haline geldi” dedi.
Arap Birliği eski Genel Sekreteri Amr Musa, medeniyetler arası bir çatışmanın olduğunun kabul edilmesinin önemini vurgulayarak, “Biz de bu çatışmanın bir parçasıyız. Şikâyet etmeyi bırakıp bu sorunları çözmeliyiz. Bu çatışmayı, kültür, bilgi, sağlam bir analiz ve kararlı bir duruşla durdurmalıyız. Tüm boyutlarıyla tek bir vücut olma düşüncesinin etrafında buluşan İslam dünyasının, başlamamız ve savunmamız gereken büyük bir mirası var” ifadelerini kullandı.