Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ezidî kadınlar Rakka’daki cephelerde… | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Ezidî genç kız Heza, DEAŞ örgütünün elinde bir ‘sebaya’ idi. DEAŞ tarafından Irak’ta kaçırılmış ve esir olarak korkunç aylar geçirdiği Rakka’ya getirilmişti.
Bugün, aynı trajediyi yaşayan binlerce kadının intikamını almak amacıyla bu radikallerle savaşmak için Lebas Askeri şehrine geldi. Rakka’nın doğusundaki Meşleb mahallesinde Ezidî savaşçı kadınların karargâh olarak kullandıkları bir evde Heza şöyle söylüyor, “Silahı elime aldığım zaman, kalbimde biraz endişe hissettim, fakat intikam duygusu bütün kadınlar özgürleşene kadar kalbimde kalacak.”

Heza, kız kardeşleri ve akrabası olan diğer kadınlar gibi, DEAŞ’ın 2014 ağustos ayında Irak’ın Sincar bölgesine düzenlediği geniş çaplı saldırının akabinde ‘sebaya’ olarak elinde tuttuğu binlerce Ezidî kadının bir örneği. Bu süre zarfında on binlerce Ezidî kaçtı, birçoğu da öldürüldü. Askeri üniforma giyen ve başına yeşil renkli geleneksel bir şal saran genç kız, Kürtçe şöyle söylüyor, “Ben Şengalli bir Ezidîyim. Yani Arapçası, Sincarlı. Ezidî soykırımı yaşandığında, kadınlar ve kızlar DEAŞ’ın eline düştü. Ben de onlardan biriyim. Bizi tutukladılar ve genç kızları kadınlar ve erkeklerden ayırdılar. Sonra bizi Rakka’ya getirdiler.” Heza radikallerin elinde 10 ay kalmış, bu dönem boyunca birçok kez intihar etmeyi denemiş.

Henüz yirmisine varmamış genç kız hikayesini şöyle anlattı, “Bizi koyunlar gibi aldılar, Rakka sokaklarında gezdirdiler. Bizi satıyorlardı, onlardan birisi geliyor ve bizden birini alıyordu, ta ki benim sıram gelene kadar.” Kahverengi gözlü, siyah saçlı esmer kız, çok direndiğini ve beş kereden fazla satıldığını belirterek, radikallerin yanında yaşadığı acıların detaylarına girmekten kaçınıyor.

Ezidîler, sayıları yarım milyondan fazla kişiyi bulan bir azınlık grubu. Özellikle Suriye sınırı yakınında Irak’ın kuzeyinde yoğunlaşıyorlar. DEAŞ örgütü, Kürtçe konuşan bu topluluğa şiddetli bir düşmanlık gösteriyor ve onları ‘kâfirler’ olarak görüyor.

Birçok başarısız intihar girişiminden sonra radikallerin onu naklettikleri Rakka’daki bir evden yakınlardaki bir çarşıya kaçmayı başaran Heza, ona yardım etmeyi teklif eden Kürt bir aileyle karşılaşmış. Aile onu, 2015 mayıs ayında gizlice şehir dışına çıkarmış. O zamandan beri, Kürt savaşçıları kastederek, kendi tabiriyle ‘yoldaşlarıyla’ birlikte başka bir deneyime adım atmış. Sincar’a dönmüş ve Sincar saldırısından sonra oluşturulan ‘Şengalli kadın birlikleri’nin arasına katılmak için yoğunlaştırılmış bir askeri eğitim görmüş. ‘Güç’ manasına gelen bu ismi kod adı olarak seçen Heza şöyle söylüyor, “Rakka saldırısına ‘Rakka sokaklarında satılan Ezidî kızlar’ için katılmak istemiştim. Hedefim onları özgürleştirmek ve intikamlarını almaktı.” Yaklaşık yirmi gün önce Heza, ‘Şengalli kadın birlikleri’ savaşçılarından oluşan bir kuvvetle birlikte, kaçtığı Rakka şehrine ilk kez girdi. Bu birlikler, DEAŞ’ın Suriye’deki kalesi olan Rakka şehrinde 6 Haziran’dan bu yana DEAŞ milislerine karşı çatışmalara giren SDG’nin (Kürt ve Arap gruplar) saflarına katıldı.

Heza, bir evin merdivenlerine konulan silahların önünde durarak şöyle söylüyor, “Rakka’ya girdiğimde içimi tarif edemeyeceğim garip duygular kapladı, katlandığım bu büyük acıya rağmen mutluluk duydum.” Onu hapsedenlerin yanında yaşadığı acıların detaylarını anlatmaktan kaçınıyor. Heza ve Meşleb mahallesindeki Ezidî kızlar, mekanın temiz olmasını istiyorlar. Birisi, kapının önündeki ayakkabıları düzeltiyor, bir başkası temiz çamaşır dağıtıyor, bir üçüncüsü yerleri süpürüyor, diğerleri ise odalardan birinde telsiz cihazları aracılığıyla bölgedeki durum hakkında temaslarda bulunuyorlar.

DEAŞ, Ezidîler arasında özellikle erkekleri hedef alan toplu idamlar uyguladı. Bunun yanında, terörist unsurların güya eşleri olsunlar diye satmak için ‘sebaya’ olarak alıkoyduğu birçok kadına tecavüzde bulundu. BM, Ezidîler’e yapılan bu saldırının ‘toplu soykırım girişimi’ boyutuna ulaştığını söylüyor. Heza’nın ve Sincar’daki binlerce Ezidî kadının yaşadığı acılar, Ezidî genç kız Mirkan’ı (20) DEAŞ’a karşı yapılan çatışmalara katılmaya yöneltmiş. Bu genç kız, Mardinli olmasına rağmen, hayatını Almanya’da geçirmiş.

Uzun boylu genç kız yüzünden hiç ayırmadığı gülümsemeyle, “Dünyanın böyle olduğunu düşünmemiştim, bu olan bitenlerin gerçekten olmasını beklemiyordum,” dedi. Evin duvarlarından birine yazdığı bir ibareyi gösteren Mirkan şöyle söyledi, “Biz güçlü Ezidî savaşçı kadınlar, 3 Ağustos kıyımının ve Ezidî kızların intikamını alıyoruz. Bu dönemde çok acı çektim, ben ve kız kardeşim Arin, Sincar’ı savunmak için yoldaşların saflarına katılmayı düşünmeye başladık.”

Mirkan 2015 yılı başında, kız kardeşi Arin’den (24) 3 ay sonra, Ezidî şavaşçı kadınların saflarına katılmış. Mirkan, “Tek bir hedefim var, o da Ezidî kadınların ve hala DEAŞ’ın elinde bulunan bütün kadınların özgürlüklerine kavuşturulması. Hayat tarzımı seçtim. Mademki burada askeri kıyafetler var, o zaman onları giyeceğim. Dün burada El-Kaide örgütü vardı, bugün ise DEAŞ, onların peşinden kimin geleceğini de bilmiyoruz. Zulme uğramış her yere gitmek istiyorum” dedi. Yan taraftaki bir odada durmaksızın sigara içen arkadaşı ‘Besih’ (kod adı), “Biz zulmün en çirkin çeşitlerine maruz kaldık ve intikamımız bu zulümden daha büyük olacak” demekle yetindi.