Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Fakhravar: Protestolar Ruhani’nin hayallerini suya düşürdü | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Londra: Hüda Huseyni

ABD Kongresi, İran Ulusal Meclisi’ni en etkin muhalif grup olarak niteledi. İran Ulusal Meclisi’nin kurucusu Amir Abbas Fakhravar, öğrencilik günlerinden beri Molla rejimine muhalifti. 19 kez Molla rejimi tarafından hapsedildi ve işkencelerle kemikleri kırıldı. 2006 yılında hapisten kaçarak ABD’ye gitmeyi başaran Fakhravar’a göre, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın İran ile anlaşarak İran ve Ortadoğu halklarına ihanet etti.

Trump yönetimine yakın olan Amir Abbas Fakhravar, İran’da yaşananları açıklamak amacıyla birçok kez ABD Kongresi’ni ziyaret etti. Fakhravar, İran Ulusal Meclisi’ni arkadaşı Arzang Davudi ile birlikte kurdu. Bir çok kitap ve makale yazan Davudi, 2002 yılında hapse atıldı ve yıllarca hapis yattıktan sonra 2014 yılında idam cezasına çarptırıldı.

Fakhravar, henüz 16 yaşındayken hapse girdi. Çünkü öğrencilere yaptığı konuşmada, “Neden İran rejimi sorunları çözmek için yeni nesilden faydalanmıyor?” diye sormuştu. 8 ay boyunca tek kişilik hücrede kalan Fakhravar, serbest kaldıktan sonra İran’ın kuzeybatısındaki bir şehirde tıp fakültesine girdi. Tıp fakültesinde okurken, İran Dini Rehberi Ali Hamaney’i, “Sayın dini rehberin söylediği gibi bir özgürlüğe sahip olduğumuzu sanmıyorum” diyerek eleştirdi. Bu eleştirisinin bedelini ödemek için merhametsiz cellatların olduğu Urumiye hapishanesine atıldı. Fakhravar’ın hapse son girişi dünya çapında duyulan bir hikaye sonucunda 1999 yılında oldu ve 8 yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Üniversite sınavları için 2 gün hapis dışına çıkmasına izin veriliyordu ve yine bir sınav döneminde ABD’li yetkililerin yardımıyla ABD’ye kaçmayı başardı. Fakhravar’ın yazdığı kitaplar Los Angeles’a kadar ulaşmıştı. Hatta, “Yıldızlardaki en yeşil yer” adlı kitabıyla ödül kazanmıştı. Son olarak da ‘Dost Ayetullah’ adlı kitabını yazdı.

Fakhravar’ın 1999 yılındaki öğrenci hareketlerinden bu yana İran içi ile iletişimi hiç kesilmedi.

Fakhravar, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Sovyetler Birliği’nin (SSCB)1979 yılındaki İran devriminde oynadığı rolü anlatarak, “Mollalar, iddia ettikleri gibi 12 İmamın temsilcileri değiller. Onlar sadece KGB’nin işbirlikçileriler” ifadelerini kullanıyor.

Amir Fakhravar ile röportajın tam metni;

‘Dost Ayetullah’ adlı kitabınızın hikayesi nedir? İran Dini Lideri’nin SSCB ile ilişkileri mi?

Evet, kitapta SSCB’nin İran devrimindeki rolünü ve Hamaney’i iktidara taşımasını anlattım. Bu kitabın 3 milyondan fazla nüshası, İran’daki karaborsa çarşılarında satıldı. Hatta diyebilirim ki İran’daki son protestolar bu kitabın da etkisiyle ortaya çıktı. Kitapta, İran’daki Molların iddia ettikleri gibi 12 imamın temsilcileri olmadığına dair yüzlerce belge ve bilgi mevcut. Bu Mollalar KGB ajanlarından başka bir şey değiller, 60’lı yıllarda Moskova’da eğitilerek İran’a gönderilmişlerdir. Bu iddiamı ıspatlayacak bütün belge ve bilgilere kitapta yer verdim. Bu belgeleri de KGB arşivlerinden, bazı CİA ve Mossad belgelerinden edindim. Bununla birlikte İran arşivlerinden de yararlandım. İran muhalefetine dair hiçbir vesikayı da kullanmadım.

Kitabın yayınlanmasından sonra Hamaney’in destekçilerinden bir çok Besic ve Devrim Muhafızları üyesi, hatta genç mollalar bile beni arayarak, “Biz bu rejimi mukaddes olarak biliyorduk, gözümüzü açtığın için teşekkür ederiz” dediler.

İranlı liderler rejimin çok güçlü olduğunu ve hiç kimsenin rejimi değiştiremeyeceğini söylüyor. Bu rejimi kim değiştirebilir ve eğer rejim yıkılırsa ne olur?

İddia ettikleri gibi rejim güçlüyse insanlar nasıl oldu da sadece bizim çağrımızla meydanlara indi. Biz protesto çağrımızı 23 Aralık Cumartesi günü yayınladık. Öğrencileri Hamaney’in evinin önünde eylem düzenlemeye davet ettik. Kısa bir süre sonra milyonlar çağrımıza uyarak sokağa çıktı. 100’den fazla şehirde gerçekleştirilen protestolar iki hafta sürdü hala da hareketlilik devam ediyor. Bir çok insan bunun iddiadan ibaret olduğunu söylüyor ama size kesinlikle söylüyorum ki Hamaney ve ailesi Rusya’ya kaçtı. Rus yetkililer ise onun Türkiye’de olduğu iddiasını yaydı.

Ciddi misiniz? Hamaney ve ailesi gerçekten Rusya’ya mı kaçtı?

Evet, orada olayların gelişimini takip ettikten sonra ülkeye geri döndü.

Emin misiniz?

Yüzde yüz eminim. Ayrıca, yüzlerce devlet yetkilisi de yurtdışına mallarıyla birlikte kaçtı. Hal bu iken İran rejimi nasıl güçlü ve sağlam olabiliyor? Sadece bir sosyal medya hesabından yapılan çağrıyla düzenlenen gösterilerde insanların “Hamaney’e ölüm”, “Özgürlük istiyoruz” ve “Rejime ölüm” gibi sloganlar atmasıyla sarsılabiliyorken nasıl sağlam olabiliyor? Rejim bu haldeyken bu kişiler böyle bir şeyi söylemeye nasıl cüret edebiliyor?

İran rejimi sağlam değil, Hükümet te sarsıntıda.

Bu yüzden mi Fox News’te katıldığınız bir programda, rejime protestolara siz yardım ettiniz ifadelerini kullandınız?

Evet, biz 2009’daki Yeşiller hareketinden bu yana yıllardır çalışıyoruz. Hatta ondan da önce, 1999 öğrenci devriminden beri. Ancak, rejimin demir yumruğu bir çok şeyi engelledi. İki durumda da rejim benim ve İran Ulusal Meclisi’nin bazı liderlerinin ismini kullandı. Benden “Yeşil hareket liderlerinden ve 1999 olaylarının sorumlularından Emir Fahrevi” olarak bahsettiler. Bu sefer ki protestolarda ise sokakları hareketlendirmek için İran içindeki bütün bağlantılarımızla iletişime geçmeyi başardık. İran’daki bazı kişiler bizi ülke dışında olduğumuz için bundan bahsetmemiz yönünde uyardılar. Bu uyarıları çok fazla önemsemiyoruz, ister içerde ister dışarda olalım bizler İranlıyız. Bunun için çalıştık ve çalışıyoruz. Soruyorum: devrim başladığında Humeyni neredeydi? İran’da değil Fransa’daydı. O zaman bu durumu kabul ettiniz ama bugün bizim İran dışında olduğumuz için böyle bir şeye ihtiyacımız olmadığını iddia ediyorsunuz. İran’daki muhalif yeni nesle direnmeleri çağrısı yapıyorum. Yeni nesli rahat bırakın görevini yapsın.

Bunun için planlama yaptınız ama İranlılar öfkeli olmalarına rağmen Devrim Muhafızları ve Besiclerden korkarken bu planlarla nereye varmayı düşünüyorsunuz?

Gerçek şu ki, protestoların bu kadar yoğun olacağını tahmin edemedik. İran’da böyle bir hareketin ihtimalini anlamak istedik, çünkü orada büyük bir umut olduğunu biliyoruz. Zira ABD yönetimi değişti, Obama yönetimi 2009’daki Yeşil Hareket’e ihanet etmişti. Ancak yeni başkan Donald Trump, İran halkı rejime karşı harekete geçerse halka yardım edeceğini açıkça söyledi. Trump ile iletişime geçerek insanları harekete geçireceğimizi ve kendisinden halka destek olarak İran rejiminin kan akıtmasını engellemesini istedik. Açıklamasını görünce kendisine zamanı geldi desteğinizi bekliyoruz dedik. Bu gelişmeler yılbaşı tatiline denk geldi onlarda destek vermeyi kabul ettiler. Bu durum halkın bu seferki girişimin farklı olacağını düşünmesine sebep oldu ve yoğun gösteriler yapıldı.

İran’daki kötü durum ve halkın başına gelenler, bu arada “Dost Ayetullah” kitabımın da İran halkının hakikatleri anlamasına yardım ettiğini söylemek istiyorum. İran’da bir çok Devrim Muhafızı ve Besic üyesi halka şiddet kullanmayı kabul etmiyor ve olaylar esnasında hiç düşünmeden kimliklerini yırtarak itaatsizlik gösterdiler.

Bundan 10 yıl önce öldürüp ölmeleri halinde cennete gideceklerini çünkü 12 İmam’ın temsilcilerinin askerleri olduklarına inanıyorlardı. Hamaney’in kayıp imamın gerçek temsilcisi olduğunu düşünüyorlardı. Bu sefer ise durum çok farklıydı. Artık mollaların KGB işbirlikçileri olduğunu anladılar ve onlar için ölmeyi ya da öldürmeyi göze almadılar.

Rusya’nın İran rejiminin sarsılmasına göz yumacağını ve Putin’in önümüzdeki Mart ayında gerçekleştirilecek Başkanlık seçimleri öncesi Moskova’da da benzer protestoların ortaya çıkmasından çekindiğini düşünüyor musunuz?

Putin, şuanda iktidarda. Ondan sonra kimin iktidara geleceğine dair bir fikrim yok. Ancak Putin, Yuri Andropov’un adımlarını takip ediyor. Rusça yaptığı konuşmalarda bile onu taklit ediyor. Kitabımda bunun iki örneğine değindim. Putin, “Rusya Federasyonu” yerine “Sovyetler” cümlesini kullanıyor. SSCB’nin geri dönmesini hayal ediyor. Ülkedeki Sovyet yanlısı grupları destekliyor. İran rejimini de destekleyeceği açık. Bu gerçeği İran’ın nükleer programına dair yapılan her BMGK toplantısında görebilirsiniz. Rusya, İran rejiminin hedeflerini gerçekleştirmesinde büyük bir paya sahip. Bu kez insanlar, “Rus elçiliği casuslar merkezi” sloganlarını atıyordu.

Geçmişte bu slogan ABD Elçiliği için kullanılıyordu. Bu seferki protestolarda ise insanlar,İslam Devrimi denen olgunun hakikatini anladı. Rusya ve Çin sonuna kadar İran rejimini destekleyecek ve ülkemizi kendi haline bırakmayacaktır. İran’da demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyoruz. Mollalara ve onların hamileri olan Rusya’ya karşıyız.

Amerikalıların yardım sözü verdiğini söylediniz. Ancak, İran rejiminin interneti kesmesinden sonra Amerikalılar İran’da yaşananların dünyaya ulaştırılmasının devam etmesi için hiçbir şey yapmadı.

ABD yönetimi ile iletişim halindeyiz. ABD’den Afganistan’da bulunan ABD ordusunun kontrolündeki uyduları aracılığıyla İran’da yaşananları dünyaya ulaştırmamız noktasında bize yardımcı olmasını talep ettik. Onlardan İran rejiminin interneti ve sosyal iletişim kanallarını kapatması halinde Afganistan’daki ordu güçlerine sinyal paylaşması yönünde emir vereceklerine dair söz aldık. Böylelikle İran rejiminin interneti kesmesinden iki gün sonra bu emir verildi.Ancak İran rejimi internet bağlantısını tam kesmek yerine iyice yavaşlatmayı seçti.

İran’daki gösteriler şu anda tam olarak bitti mi?

Biz İran’da son yaşanan protestoları “Anayasa Devrimi” olarak adlandırıyoruz. Yeni bir Anayasa yazdık ve bu Anayasa’yı ABD yönetimine de sunduk, onlarda bu taslağı çok beğendiler. Biz Amerikalılara, İslam Cumhuriyeti’nden sonra yeni İran’ın başka ülkeleri işgal ederek imparatorluğa dönüşmek isteyen terör destekçisi bir ülke olmayacağı garantisini veriyoruz. Biz özgürlük, demokrasi ve bölge ülkelerine iyi bir komşu olmak istiyoruz. BM’nin iyi bir üyesi olmayı hedefliyoruz.

Protestoların bir sonraki aşamasında destekçilerimizden her yerde duvarlara slogan yazmalarını istedik, bir hafta içerisinde devlet müesseseleri, okullar ve üniversiteleri duvarlarına slogan yazacaklar. Ayrıca, İran rejimi tarafından topluma hakim olmak için çeşitli yerlere kurulan kameraları da indirecekler. Onlardan istediklerimiz bunlar ve yapmaya da başladılar. Protestolar bitmedi, Belucistan, Azerbaycan, Loristan, Huzistan ve Kürdistan’da eylemler devam ediyor. Sınır bölgelerinde silahlı destekçilerimiz rejime bağlı gruplarla savaşıyor.

Rejime karşı savaşan silahlılar mı?

Evet, şuanda kaleşnikofları var sınır bölgelerinde bu silahları bulmak basit. Şu anda çok fazla silahları yok, ancak rejim iktidarda kalmayı sürdürür ve kan akıtmaya devam ederse, kesin olarak söylüyorum ki sonraki merhale silahlı isyan merhalesi olacaktır.

Babanız, Şahlık döneminde hava kuvvetlerinde bulunuyordu. İran ordusunun hala halkın yanında olduğuna inanıyor musunuz?

Evet, ancak sadece Şahlık döneminde hava kuvvetlerinde çalışmadı. 2002 yılına kadar İran uçaklarında subay olarak çalışıyordu. İran’ın bir çok şehrinde yaşadık ve rejimin halka karşı ordunun desteğini kazanamadığını kesinlikle söyleyebilirim. Rus devrimine bakarsanız orada bir Beyaz Ordu olduğunu daha sonra bu ordunun Kızıl Ordu’ya dönüştüğünü görebilirsiniz. İran ordusu da Beyaz Ordu gibidir. Devrimciler, orduyu ele geçiremedikleri için SSCB’nin Kızıl Ordusu’na benzer bir Devrim Muhafızları Ordusu kurdular. Devrim Muhafızları Ordusu, şu ana kadar İran ordusunu yok etmeyi başaramadı. Devrimden yıllar geçmesine rağmen İran ordusu halkın yanında olmaya devam etti ve halkı vurmadı. Örneğin, 1999 yılındaki öğrenci isyanında Devrim Muhafızları tankları sokaklara indi ama İran ordusu halka dokunurlarsa onlara karşı savaşacaklarına dair uyardı.

Tutuklular hakkında konuşacak olursak, İran rejiminden 5 tutuklunun hapiste intihar ettiğini duyduk. Diğer binlerce tutuklunun da intihar edeceklerini düşünüyor musunuz? Yoksa hapishanede öldürülecekler mi?

Asla. İran rejimi bunu yapamaz. Beş kişiye ölene kadar işkence edince uluslararası toplumun tepkisini gördüler. Şimdi, protestocuları öldürmekten vazgeçecekler ama onları rahatsız etmeye devam edecekler. Rejim son protestolarda 15 bin kişiyi hapishanelere doldurdu, Rusya’nın stratejisini uygulayarak olabildiğince fazla protestocuyu tutuklayarak onları geçici süreliğine hapislere atıyorlar. Serbest bırakınca da istihbaratçıları onların ve ailelerinin peşine takıyorlar. Serbest bırakılanlar her gün mahkemelere çıkarılacak.

Protestocuların başarması halinde Ortadoğu’yu ve dünyayı değiştirebileceklerine hala inanıyor musunuz?

Kesinlikle. “Dost Ayetullah” kitabımı yazmak için yaptığım araştırmam esnasında bazı mollalar bana SSCB yayınlarını getirdi. Molla rejimi, insanların düşündüğü kadar güçlü değil. İran’ın yeni nesli kadar zeki de değiller. Yeni nesil olarak eğer rejimi değiştirmeyi başarabilirsek, kesinlikle Ortadoğu ve tüm dünya da değişecektir. Çünkü bu rejimin yıkılmasından sonra Ortadoğu’da terörü destekleyen ve Hizbullah gibi İran Petro Doları desteğiyle yaşayan terör örgütlerini kuran bir güç kalmayacaktır. İran rejimi değişirse bu rejim tarafından desteklenen hiçbir terör örgütü yaşayamayacaktır.

Bazı kesimler son protestolardan sonra İran’da durumun eskisi gibi olmayacağını söylüyorlar. Çünkü İranlıların çoğunu İslam Cumhuriyeti kavramı heyecanlandırıyor. Hamaney liderliğindeki rejim yaşadığı iç çatışmalarla sona yaklaşıyor. Eğer Hamaney bugün sahneden çekilirse ne olabilir?

Muhammed Hatemi iktidara geldiğinde İran’da güçlü bir reformist dalga vardı bir çok kişi umutluydu. Ben iki kez Hatemi’ye oy verdim o zamanlar öğrenciydim bizde gerçek bir muhalefet olmadığını ve rejimi adım adım değiştirmemiz gerektiğini söylüyordum Öğrenciler olarak, rejimin bir parçası olan reformistleri destekleme kararı aldık. Reformistler, rejimi içten değiştireceklerini söylediler ancak ben Hatemi döneminin büyük kısmını hapishanede geçirdim. Reformistler, son protestolara kadar güçlüydü ancak üç hafta süren protestolarda reformistleri destekleyen tek bir ses bile duymadık. Hiç kimse Musevi ve Kerrubi’den bile bahsetmedi. Bu protestolar, reformistlerin rejimi içerden değiştirme şansının olmadığını ortaya koydu. Hatemi döneminde Hamaney’in gideceğini ve yerine Hatemi’nin geleceğini böylelikle ülkenin daha iyi bir yönelime gireceğini düşünüyorduk ama bu protestolar, reformistlerin bütün inandırıcılığını yok etti. Bununla birlikte İran’daki Muhafazkar-Reformist hikayesi de sona erdi. Protestocular, reformistlerin İran’da yeri olmadığını ortaya koydu. Hamaney vefat eder ya da başına bir şey gelirse rejim varlığını sürdüremez ve rejim liderleri arasında iç savaş başlar. Biz o güne kadar uluslararası toplumun da yardımıyla İran rejimini yeni bir Anayasa referandumuna mecbur bırakmayı ümit ediyoruz.

Ama Avrupalıların İran halkının değil rejimin yanında olduğunu gördük?

Çünkü Avrupalılar, rejimden açık çek alıyorlar. Aynı zamanda, İran rejimi ile çıkarlarına olan anlaşmalar imzaladılar. Bu yüzden Avrupalılar rejimi sonuna kadar destekliyor. Biz herhangi bir Avrupa ülkesine dayanmıyoruz. Çünkü bu ülkeler, Mollaların suçlu olduklarını bildiğine rağmen İran halkının kanını hiçe sayarak rejimi desteklemeye devam ediyor.

ABD’nin Boeing hava yolu şirketi de rejimle anlaşma imzaladı. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?

Şu ana kadar bu anlaşma Senato tarafından onaylanmadı. Anlaşma hususunda çok fazla sorun var.

Bu anlaşmadan kısa bir süre sonra İran Dini Rehberi’nin ABD, Suudi Arabistan ve İsrail’e tehdit savurduğunu gördüm. Bu tehditleri yapmak zorunda olduğunu biliyoruz ama bu bile rejimin güvenilmez olduğunu göstermiyor mu?

16 yaşında aktif bir öğrenciyken, soruşturma esnasında bana Mossad ajanı olduğumu söylediler. Ben Mossad ve CİA’nın ne olduğunu bile bilmiyordum. Rejim suçlayacak birilerine ihtiyaç duyuyor kendisinde bir eksiklik ya da sorun olduğunu kesinlikle kabul etmiyor. İran rejiminin durumu farklı. Halk ise ABD’yi seviyor. Marksistler ya da ABDden nefret eden 1979 devrimcileri gibi değiller. Yeni nesil ABD ve Suudi Arabistan’a saygı duyuyor. Rejimin ne derse aksini yapıyorlar. Eğer rejim halka Suudi Arabistan’dan nefret etmelisiniz diyorsa halk o zaman Suudi Arabistan’ı sevmeliyiz diye düşünüyor.

Eğer kısa bir sürede başarılı olursanız İran’ın istikrarlı olacağını mı düşünüyorsunuz yoksa İran’da kaos ve iç savaş mı çıkar?

İran’da iç savaş olmayacaktır belki İslam Cumhuriyeti’ni destekleyenler demokrasi yanlılarına karşı bir takım faaliyetler yürütebilir. Rejim yetkililerinin büyük kısmının paraya 12 imamdan fazla iman ettiklerini biliyorum. Eğer fırsatını bulurlarsa size yemin ederim ki tavırlarını değiştirip çıkarları için halkın yanına geçerler. Şah döneminde bunların birçoğu değişti ve devrim saflarına geçti. Bu insanlar ikinci kez de değişebilir. İran’da bir iç savaş yaşanması ihtimalini kesinlikle görmüyorum.

Ruhani’nin müsteşarlarından biri eğer şu anda bir referandum yapılırsa halkın yüzde 70’inden fazlasının İslam Cumhuriyeti’nin değişmesi yönünde oy kullanacağını itiraf etti. İranlıların çoğunluğunun üzerinde uzlaşacağı rejim nasıl bir rejim olabilir?

İnsanların yüzde 90’ının İslam Cumhuriyeti’ne karşı olduklarına ve Anayasal Monarşi istediğine inanıyorum.

Şah Rıza Pehlevi’nin prensiyle ile iletişiminiz var mı?

Uzun zamandır iletişim halindeyiz. Hapishanede olduğum dönemlerden beri. Aramızda yakınlık da var. Ben İran Cumhuriyeti’ni destekliyordum aramızda görüş ayrılığı oldu ve yollarımız ayrıldı. Ancak, son protestolardan sonra kendisiyle yeniden ilişki geliştirdim. Protesto çağrısı yapmamasına rağmen birçok İranlı onu seviyor. Onunla dosttuk sonra birbirine saygı duyan iki rakip olduk. Şimdi ise farklılıklarımızı bir kenara bırakarak birlikte hareket etmeyi kararlaştırdık.

Bütün İranlılar aç kalsa da, Ortadoğu’yu kontrol etme stratejisini devam ettirdiği sürece bu durum rejimin umurunda olmaz diyenler var…

Bu doğru. Halk rejimin umurunda bile değil. İnsanlar rejim için önemli olanın Ortadoğu’yu kontrol etme stratejisi olduğu konusunda ikna olmuş vaziyette. Rejim, Hizbullah gibi örgütlerle İspanya’nın Güney Amerika’da yaptığının bir benzerini Ortadoğu’da yapmaya çalışıyor. Bu plan Molların planı değil “Dost Ayetullah” kitabımda söylediğim gibi bu Rusya’nın planı çünkü Rusya, Ortadoğu’da bir ağırlığa sahip olmak istiyor Mollalar ise bu planın piyonu. Hizbullah’ın rolünü inceleyerek bu kitabımda yazdım. Hizbullah militanları, Sovyet subaylar tarafından Güney Lübnan ve Suriye’de eğitildiler. Muammer Kaddafi’nin yardımıyla da Libya’da eğitim gördüler. Yuri Andropov’un stratejisi demokratik batıya karşı kullanmak için İslam dünyasından milis devşirmek üzerine kuruluydu. Andropov, “Neden batıyla biz savaşalım ki? Bir milyon Müslümanı eğitip bizim adımıza onları savaştıralım” diyor.

Hamaney’in İran’daki ekonomik sorunun çözümü olmadığına kanaat getirmesi halinde Suudi Arabistan’a savaş açacağını duydum?

Yapamaz. Savaş açmak isterse paraya ihtiyaç duyacak ama rejim şuan iflas etmiş durumda. Belki Rusya ve Kuzey Kore’den aldığı bazı füzeleri kullanabilir ya da bu füzeleri Yemen’e göndererek bunu yapıyordur. Suudi Arabistan ile savaşmaya İran rejiminin gücü yetmez çünkü bunun için ihtiyaç duyduğu paraya sahip değil. Belki birkaç füze atabilir ama kapsamlı bir savaşa güç yetiremez.

İran’ın Arap ülkelerine kurduğu hakimiyetin çözülmeye başlayacağına inanıyor musunuz?

Evet, zaten sahip oldukları petro dolarla bu hakimiyeti kurabildiler. Ancak para akışı durursa durum değişebilir. 2012 yılında İran petrolüne ambargo uygulanırken rejim büyük zorluklar yaşadı sonra üst düzey yetkililer vazgeçmek istemeyecekleri büyük miktarda para ve mal çaldılar.

Tahran ve Ankara arasındaki derin ilişkilerin hikayesi nedir?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Putin’in etkisi altında Rusya, şuanda nüfuz alanını Türkiye’ye kadar genişletti. Rus istihbaratı Türkiye’deki askeri darbe girişiminde Erdoğan’a yardım etti. Erdoğan da darbe sonrası ABD yerine Rusya ile dostluğunu geliştirmeyi kararlaştırdı. Ankara ve Tahran arasındaki derin ilişkiler Moskova gözetiminde kuruluyor.

Suriye, Molla rejiminin bataklığı olur mu?

Suriye, İran rejimi için büyük bir sorun. Son protestolarda atılan sloganlar, rejimin Suriye müdahalesine ve Hizbullah ve Husilere verdiği desteğe halkın öfkesini ortaya koydu.

Ruhani’nin, Hamaney’den sonra Dini Rehber olarak Cumhurbaşkanlığı ve Dini Rehberlik makamını birleştirmeyi istediğini düşünüyor musunuz? Bunun için gücü ve zamanı var mı?

Geçtiğimiz aya kadar bunu yapma şansı vardı ancak bütçe ilanından sonra Ayetullahlara giden para ortaya çıktı. Ruhani söylediğiniz şeyi planlıyordu ancak son protestolar, bu hayalini yok etti. Hamaney, son iki yıl içinde Parlamento ve hükümeti, Dini Rehber’in atayacağı bir reform gerçekleştirmeyi düşünüyordu. Bu bir çeşit krallıktı. Ama İslam Cumhuriyeti Anayasası’na dokunmaya çekindi çünkü bazı kesimlerin kendisine karşı darbe gerçekleştirmek için Anayasa’ya dokunmasını beklediğini biliyordu. Ruhani, kendisinin ve diğer reformcuların sınırlarının nerede bittiğini görmüş oldu.

Nükleer Anlaşma’dan kurtulmak gerektiğini düşünüyor musunuz?

Anlaşma tam bir felaketti. 2006 yılından beri İran petrollerine ambargo istiyorduk bunun için 200 Senatör ile görüştüm, Kanada ve bir çok Avrupa ülkesi parlamentolarında ve hatta İsrail parlamentosunda konuşmalar yaptım. Çünkü rejim elindeki paranın yüzde 90’ını petrolden elde ediyor. Bütün ambargoların kaldırılmasını ama yalnızca petrol ambargosunun devam etmesini istedik. Bazı ABD’li Senatörler ikna oldu. 2012 yılında petrol ambargosu uygulandı ama Obama, İran rejimini nükleer anlaşma ile kurtararak dünyaya ihanet etti. Ne olursa olsun İran rejimi nükleer bomba üretecektir. Bu yüzden anlaşma askıya alınmalı. Başkan Trump, Avrupa’ya uyarı için 120 günlük bir süre verdi. İran rejimi değişmez. Avrupalılar da İran rejimini değiştiremez.