İnsan hakları kuruluşlarının yoğun çabaları sonucu 17 yaşındaki genç kız Hatice Ekru’nun uğradığı toplu cinsel saldırı Fas’ta kamuoyunun bir numaralı gündem maddesi haline geldi.

Çirkin olaya dikkatleri çeken kuruluşlar, genç kızı iki ay boyunca alıkoyarak üzerinde sigara söndüren, dövmeler çizen, işkence yapan ve istismarda bulunan on gencin en ağır şekilde cezalandırılması çağrısında bulundular.

Olay nasıl gerçekleşti

Fas’ın orta kesimlerinde bulunan Fakih bin Salih bölgesinde meydana gelen olay, genç kızın teyzesinin evinin önünden bir grup genç tarafından bıçak tehdidiyle kaçırılmasıyla başladı.

Hatice, gözyaşları içerisinde titreyen sesiyle basına yaptığı açıklamalarda, ‘çete üyeleri’ olarak nitelendirdiği kişilerin kendisine yaptığı işkence ve eziyetlerin yanı sıra  onurunu, geleceğini umudunu kaybetme noktasına nasıl getirdiklerini anlattı.

Kendisine yapanları asla affetmeyeceğini belirten genç kız, yaşadığı dehşetin yanı sıra aç ve sefil bir şekilde kötü koşullar altındayken, kendisini kaçıranların zorla istismar etmekten başka bir emelleri olmadığını söyledi.

İlk saldıranı asla unutmayan, onurunu kaybetmesinin suçlusu olarak gören ve adının Rıdvan olduğunu söyleyen Hatice, bu kişinin kendisini diğerlerine teslim ettiğini belirtti. Birçok defa kaçmaya çalışan, ancak bir türlü başarılı olamayan genç kızın yaşlı gözlerle haklarını geri kazanmasını sağlayacak yargıya, “Şimdi ben senin kızınım. Lütfen bana tüm kızlar gibi özgür ve güvenli bir şekilde okula gidip hayatımı doğal seyrinde sürdürebilmem için haklarımı geri ver” diye seslendi.

Adil yargılama isteği

Hatice’nin yoksul, muhtaç ve şeker hastası olan babası Muhammed, kızına karşı işlenen bu çirkin suçun kızının hayatını alt üst ettiğini ve psikolojik sorunlarla boğuştuğunu söyledi. Acılı baba şimdi gözaltındaki faillerin işledikleri suçların boyutunun göz önüne alınarak yargılanmalarını bekliyor.

Kadın ve insan hakları örgütlerinden, bu korkunç psikolojik travmanın üstesinden gelebilmeleri için maddi ve manevi olarak yardım talebinde bulunan ve yargının şüphelileri cezalandırılmasında adalete güveni tam olan baba, faillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.

Hepimiz Hatice’yiz

Olayın duyulmasıyla aktivistler ve hukukçular derhal harekete geçerken birçoğu, genç kıza destek vermek için ‘Hepimiz Hatice’yiz’ etiketiyle sosyal ağlarda bir dayanışma kampanyası başlattı. Bununla birlikte bu çirkin saldırının travmasını atlatabilmesi için Hatice’ye her türlü maddi ve manevi desteğin sağlanması, vücuduna çizilen dövmelerin silinmesi ve bu acımasız suçun psikolojik etkilerinden kurtulması için yardım kampanyası düzenlendi.

Çocukları istismar ve saldırılardan koruma alanında çalışmalar yapan aktivist Necla Edib, Facebook sayfasından yazdığı mesajda, “Fakih bin Salih’te yaşayan Hatice kaçırıldı, alıkonuldu, toplu tecavüze uğradı ve işkenceye maruz kaldı. Söyleyecek bir şey bulamıyorum” ifadelerini kullandı.

Keskin fırçasıyla tanınan bir karikatürist olan Halid eş-Şeradi ise, olayın şokunu, suçun dehşetini ifade edebilecek kelime bulamadığını söyledi. Bir başka mesajında, böyle bir suçun, insan haklarına saygı gösterilen bir ülkede işlenmesi halinde ulusal yas ilan edileceğini belirten karikatürist Şeradi, bu çirkin suçu herkese yapılmış bir hakaret olarak nitelendirdi.

Daha öncede benzer olaylar oldu

Fas’ta ilk kez bir genç kız böyle bir şiddete maruz kalmıyor. Daha öncede böyle sosyal tepkilere neden olan vahşice suçlara şahit olundu.

Kazablanka’da toplu taşıma aracında, genç bir kız, bir grup tarafından taciz edilmiş ve otobüsteki diğer yolcular bu duruma sessiz kalmıştı. Bu olay kamuoyunda büyük tepki toplamıştı. Marakeş’te bir kız, yirmili yaşlarında dört genç tarafından kaçırılıp tecavüze uğradıktan sonra intihar etti. 29 Temmuz 2016’da Kanal 2 televizyonu, altı kişi tarafından cinsel saldırıya uğrayan, video görüntülerinin yayınlanmasıyla tehdit edilen ve kendini yakarak intihar eden bir başka genç kız ile ilgili habere yer verdi.

Fas’ta bu tür olayların tekrarlanması, ardı ardına gerçekleşen benzer durumların anlatılması zor olsa da, bu tür olayların nedenlerini araştırmaktan sorumlu sosyologların bu yükü üstlenmeleri gerekiyor.