Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Güney Suriye’ye dair anlaşmalar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Dera’dan gelen haberlere göre, Suriye ve Rus uçaklarının katılımı ile Esed rejiminin ve müttefiklerinin saldırısından bu yana güney bölgesinde yaşayan yaklaşık 200 bin kişi kasaba ve köylerinden kaçtı. Ürdün Suriye’den kaçanların kendi topraklarına girişini engelleme kararını aldı. İsrail kendi kontrolündeki Golan’a kaçanların geçişine izin vermedi. Güneyde yaşayan bu 750 bin kişi ve sonradan bunlara katılacakların kaderinin ne olacağı bilinmemektedir. Bir kısmı saldıran güçler tarafından öldürülecek, diğerleri ise hayatta kalmanın imkânsız olduğu koşullarda yaşayacak, belki de ölüm, onlar için en iyi seçenek olacak.

Güneydeki halkın yaşadığı bu felaket durumu, bölgesel ve uluslararası anlaşmaların ilk meyvesidir. Zira Esed rejimine yeşil ışık yakılarak, güneye karşı yıkıcı savaşını sürdürmesi, buranın kontrolünü yeniden kazanması ve silahlı muhaliflerin varlığının sona erdirilmesi sağlanmıştır. Bu muhaliflerin kaderi burada yaşayan vatandaşların kaderinden daha iyi olmayacaktır. Geri kalan az sayıdaki kişi, Anlaşmalar ışığında, ölüm ve tutuklamalara maruz kalacaklar. Muhalif savaşçıları sınır dışı etme planları doğrultusunda Rus tarafıyla varılan anlaşma çerçevesinde Suriye’nin kuzeyine sürülebilirler.

Suriye’nin güneyindeki durumu gözlemleyenler, burada bulunan güçler arasındaki çıkar çatışmaları ve diğer birçok faktörler nedeniyle bu bölgenin durumunun, özellikle de ABD-İran ihtilafının yükselişinden sonra ve İsrail’in, 1967’den beri işgal ettiği ve Suriye ile ateşkes hattında bulunan Golan tepelerine yakın bir bölgede İran kuvvetlerinin ve milislerin mevcudiyetine ulusal güvenlik bahanesiyle karşı çıktıktan sonra, diğer yerlerden farklı olacağını görmekteler. Ancak Rus çabaları, -Suriye’deki Rus-İran anlaşmazlıklarına rağmen- İsrail’i ikna etmeye yönelik devam etti. Washington, Suriye’deki İran-İsrail anlaşmazlığını şimdilik giderdi ve İsrail’i çatışma hattının dışına çıkardı. Geçtiğimiz yıl ABD-Rusya zirvesinde onaylanan Güney’deki tırmanışı azaltmak için yapılan anlaşmayı ihlal etmesi halinde, saldırabileceğine dair, rejime karşı tehditler savurdu. Ancak bütün bu yaşananlara rağmen Esed rejiminin ve müttefiklerinin güneye dönüşünü kabul etmede beraber hareket ettikleri görülüyor.

Esed rejimi ve müttefiklerinin güneye geri dönüşüne ilişkin uluslararası-bölgesel mutabakatın doğrudan sonuçları, Rejimin oranın kontrolünü yeniden ele geçirmesi meselesinin ötesine geçiyor, zira bu durum Suriye rejiminin Ürdün’e geçiş koridorunu yeniden açması anlamına geliyor.

Ancak Esed rejimi ve müttefiklerinin, güneyde siyasi bir çözüm hakkından mahrum bırakılmış yaklaşık bir milyon Suriyeliye karşı yürüttükleri katliam, örnek bir çözüm modelini de ortaya çıkarabilir ve bu diğer bölgeler için de bir Suriye çözümü halini alabilir. Zira askeri ve politik güçler dengesindeki dengesizliklere rağmen diğer yerlerde yaşayan Suriyelilerin de kendilerini savunma hakları ellerinden alınmış bulunuyor. Bu topraklarda varılan her bir mutabakatın Suriyelilerin ve ülkelerinin geleceği pahasına gerçekleştiği o kadar açık ki teyit edilmesine dahi gerek yoktur. Diğer bütün taraflar ise çıkar ve hedeflerine ulaşmışlardır. Daha da ötesi bu tarafların birbirleriyle çelişen çıkar ve hedefleri bir yakınlaşma noktası halini aldı. Ruslar, İranlılar ve rejim arasında kurulan ittifak, bu uzlaşı ve mutabakatların sonuçlarından en büyük payı almıştır. Rus mutabakatları Suriye meselesinde belirleyici oldu. Hangi taraf bu mutabakatta yer aldıysa konum ve çıkarlarını güçlendirdi. Askeri ve siyasi hamleleri destek buldu. Sözgelimi İran Suriye’deki rolünü bu anlaşmalar sayesinde yeniden elde etti. Bu rol Amerikan-İsrail göz yummalarıyla sınırlı kalmadı, İran ve milislerine karşı yürütülen kampanyayı durdurdu. Bilakis Güneyde devam eden savaşa katılması sağlandı. İran kuvvetleri ve milisleri güneyde savaşan Rejim güçlerinin safına katıldı. Bütün askerleri ve komutanları Rejim güçlerine adapte olduktan sonra, atılan bu adım geçen yedi boyunca işleri karmaşık hale getiren İran nüfuzunun bu bölgeye de uzanmasının kapılarını açacaktır.

Suriye’nin güneyiyle ilgili uluslararası-bölgesel anlaşmalar hakkında ilan edilen bilgilerin az olması öngörülebilir bir geleceğe kadar içeriğinin büyük bir kısmının gizli kalacağını gösteriyor. İçeriği ve hedefleri hakkında yorum yapmak gerçekten kolay değil. Zira genel-geçer mantığa ters şeyler olduğu anlaşılıyor. Bunun tipik örneği İran konusudur. Suriye’deki varlığı ve politikasına, fırsatçı ve faydacı politikasıyla tanınan Esed rejimi de dâhil olmak üzere hiç kimse açıktan destek vermemektedir. Herkes, özellikle de Amerikalılar ve İsrailliler, güneydeki savaşa katılmasına nasıl göz yumarlar? İsraillilerin ulusal güvenliklerine karşı bir tehdit olarak tekrar ettikleri ateşkes hattına yaklaşmasını nasıl kabul edebilirler? Amerikalılar ve İsrailliler, İran’ın Irak’ta yaptıklarının bir benzerini Suriye de yapmasını isterler mi? Neden bu kadar hoşgörülü davranıp yaptıklarına göz yumuyorlar?

Bu mutabakat/anlaşma etrafında birçok soru işareti mevcut olup bugün dahi belirsizliğini korumaktadır. Gelecekte açıklığa kavuşacaktır. Belki de Suriye’nin güneyindeki savaş sona erdikten sonra bu konular biraz daha netleşecektir. Sonuç ise, Son yıllarda Esed rejimi ve müttefiklerine karşı girilen çatışmalar sonucu ortaya çıkan kayıplardan birinin daha ortaya çıkması olacaktır.