ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) dün sağlık alanındaki iki yeniliğin duyurusunu yaptı. Birincisi Hastaların ilaç alıyor olduğundan emin olmak için tasarlanmış içerisinde bir sensör bulunan ‘dijital hap’ ve diğer bir yenilik ise, Alman araştırmacılar tarafından kalbin her bir hücresi içerisinde bulunan tüm proteinlerin yer aldığı ilk ‘kalp haritası’.
Dijital Hap
FDA tarafından yapılan açıklamada, Teknoloji ile tıp bütünleşmesine yönelik artan eğilimler sonucu ortaya çıkan öncü bir adım olan dijital hapın, şizofreni ve bipolar bozukluk gibi bazı psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılacak Abilify MyCite isimli hapın takibi için kullanılmasına onay verildiği belirtildi.
Dijital hap, doktorların hastalarını izlemesini ve reçeteli ilaçlarını alıp almadıklarından emin olmalarını sağlıyor.
FDA’nın onayladığı bu hapın henüz yapabilecekleri tam olarak kanıtlanmamış olsa da, bazı psikoloji hastalarının ilaç kullanımlarının takibi için faydalı olabileceği ve bu tür ilaçların üretimine yönelik eğilimleri artırabileceği belirtildi.
İçerisinde sindirilebilir bir sensör bulunan hap, vücuda dışarıdan takılan bir elektronik bir cihaz ile takip edilebiliyor. Cihaz akıllı telefon uygulamasıyla bağlantı kurarak hastanın yakınları ve doktorunun ilacın kullanılıp kullanılmadığını takip edebilmesini sağlıyor. Silikon, bakır ve magnezyumdan üretilen hap, mide asidi ile karıştığında tuz tanesi boyutundaki sensörü sayesinde takip edilebilen sinyaller yaymaya başlıyor.
Uzmanlar, dijital hapların, gelecekte diyabet ve kalp hastalığı gibi kronik hastalıkların tedavisinde de kullanılabileceğini belirttiler.
Kalp Haritası
İkinci gelişme ise, Max Planck Biyoteknoloji Enstitüsü ve Münih’teki Teknoloji Üniversitesi’nde bulunan Alman Kalp Merkezi araştırmacıları tarafından duyurulan kalp içindeki proteinlerin bir haritası oldu.
Araştırmacılar, sağlıklı bir insan kalbinin içerisindeki on binden fazla proteinin uyumlu çalışması ve aralarındaki etkileşim sayesinde hayatı boyunca ortalama iki milyar kez attığını belirttiler. Bilim insanları kalpteki her bir hücre içinde bulunan pek çok protein türünü araştırarak sağlıklı bir kalpte bulunan tüm protein çeşitlerinin yer aldığı bir kalp haritası çıkarmayı başardı. Bilim insanları bu haritaya ‘Kalp Proteini’ yani, ‘Kalp proteinleri atlası’ adını verdiler.
Proteinler, hücredeki DNA içerisinde üretiliyor
Proteinler, hücrelerin oluşumunda önemli bir rol üstlenmektedirler. Proteinler, hücredeki DNA içerisinde üretilir. DNA veya proteinlerdeki herhangi bir değişiklik, sağlık problemlerine yol açar. Kalp hastalığının nedenlerinin belirlenmesi için, proteinlerin sağlıklı kalp içindeki durumunun tanımlanması önemlidir.
Kalp Haritası araştırmacıları Nature Communications dergisinde yayınladıkları makalede, kalp kapakçıkları, odacıklar ve arterler gibi kalpteki her bir bölgede bulunan protein türlerini tanımladıklarını ve ayrıca lifli doku, yumuşak kas dokusu ve kalp kaplama dokuları olmak üzere kalpteki üç tip doku yapısını tespit ettiklerini açıkladılar.
11 bin farklı protein keşfettiler
Bilim insanları kalpteki tüm bölgelerde yaklaşık 11 bin farklı protein keşfettiklerini belirttiler. Daha önce bu yönde gerçekleştirilen çalışmalarda, belirli sayıda kalp hücresi olduğu düşüncesine odaklanılıyordu.
Max Planck Enstitüsü araştırmacılarından Sofia Trapper yaptığı açıklamada şunlar kaydetti, “İnsan kalp protein atlasına baktığımızda, tüm sağlıklı kalplerin aynı şekilde çalıştığını görebiliriz. Kalbin tüm bölgelerindeki proteinlerin benzer yapılarının ölçümlerini araştırdık ve aralarında çok küçük farklar bulduk.” Kalpteki sağ ve sol yarım kürelerinin farklı işlevlerine rağmen benzer olduklarını keşfettiklerinde şaşırdıklarını belirten Trapper, sağ yarım kürenin akciğerlere az miktarda oksijen pompaladığını, oksijen bakımından daha zengin olan sol yarım kürenin ise vücudun geri kalanına oksijen gönderdiğini belirtti.
Araştırma ekibi, sağlıklı kalpleri taşikardi gibi ani çarpıntılara sebep olan hastalıklar bulunan kalplerle karşılaştırarak araştırmayı bir adım daha öteye taşıyarak, kalp hücrelerini beslemekten sorumlu proteinlerde önemli bir fark olduğunu buldular.