Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Filistin davası, kuruluşundan beri Suudi Arabistan’ın önceliği oldu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suudi Arabistan Krallığı, kurucusu olan Kral Abdulaziz Bin Abdurrahman döneminden bu yana başta Filistin davası olmak üzere Arap ve İslam davalarına hep destek verdi.

Filistin davasını desteklemek, Suudi Arabistan’ın kurucusu olan Kral Abdulaziz Bin Abdurrahman döneminden, bugün tahtta bulunan Kral Selman Bin Abdulaziz dönemine kadar Suudi Arabistan siyasetinin ilkelerinden biri oldu.

Suudi Arabistan, Filistin davasına toplumsal, siyasi ve ekonomik alanlarda, İslam ümmetine aidiyet ve iman ilkelerinden hareketle büyük destek verdi.

Kuruluş döneminde Kral Abdulaziz Bin Abdurrahman Al-i Suud öncülüğünde, Filistin davasını destekler bir tutum sergileyen Suudi Arabistan yönetimi, İngiltere ile 1926 yılında yürüttüğü Katif Anlaşması’nın iptali müzakerelerinde Filistin davasını gündemin ilk sırasında tuttu. İngilizler, Kral Abdulaziz’den, Katif Anlaşması’nın iptali karşılığında, İngiltere’nin Filistin’de özel bir statüye sahip olduğunu ve Balfour Deklarasyonu’nu tanımasını talep etti. Ancak, Kral Abdulaziz, Filistinliler ve Arapların hakları üzerine müzakere etmeyi reddetti.

“Filistin’in durumu yüreklerimizi dağladı “

Kral Abdulaziz, o dönem, Suudi Arabistan’ın içinde bulunduğu iktisadi zorluğa rağmen, Filistinlilerin İngiliz işgaline karşı başlattığı devrimi desteklemişti. Kral tarafından 18 Kasım 1929 yılında, Filistin’deki Yüksek İslam Meclisi Başkanı Muhammed Emin el-Huseyni’ye 500 Cüneyh ve acil kodlu bir mesaj gönderildi. Mesajda, “Filistin’de yaşananları öğrendiğimizden beri büyük üzüntülere gark olduk, Filistin’in durumu yüreklerimizi dağladı” ifadeleri kullanıldı.

Suudi Arabistan, devrim sonrası 1931 yılında Kudüs’te düzenlenen Birinci İslam Kongresi’ne bir heyet gönderirken, çok sayıda İslam ülkesinin temsilci gönderdiği bu kongrede, Beyti Makdis’in İslam hakimiyetinde olduğu ilan edildi.

Kral Abdulaziz, 1935 yılında devrim sonrası durumu yerinde gözlemlemek üzere kendisinden sonra tahta geçecek olan Veliaht Prens Suud Bin Abdulaziz’i Filistin’e gönderdi. Prens Suud, burada yaptığı konuşmada, “Filistin’in çocukları bizim çocuklarımız ve bizim aşiretimizdir. Filistin davasına borcumuz var ve bu borcu ödeyeceğiz” demişti.

“Babam beni Filistin’e gönderince iki sevinç yaşadım”

Aynı yıl, Kral Abdulaziz, diğer Veliaht Prensi ve Dışişleri Bakanı olan Prens Faysal Bin Abdulaziz’i de Filistin’e gönderdi. Prens Faysal, burada yaptığı konuşmada, “Babam Kral Abdulaziz, beni bu görev için Filistin’e gönderince iki sevinç yaşadım. İlk sevincim Mescid-i Aksa’yı ziyaret edip orada namaz kılacak olmamdı. İkinci sevincim ise buradaki devrimcilerle buluşup onlara çabalarının boşa gitmediğini söyleyecek olmamdı” şeklinde konuştu.

Filistin’in Araplar ve Yahudiler arasında bölünmesini ön gören 8 Temmuz 1936 tarihli Peel Komisyonu Raporu yayınlandıktan sonra Ocak 1937’de Cidde’de İngiltere’nin Baş Müzakereci Bakanı ile bir görüşme yapan Kral Abdulaziz, İngiliz Bakan’a, “Filistin’in bölünmesini onaylayacak tek bir samimi Arap yoktur. Eğer size filan Arap ülkesinde Filistin’in bölünmesini kabul edenler var denirse emin olun ki bu kişiler o ülkede azınlıktır” diyerek, İngiliz Hükümeti’ne, Filistin’deki Araplara zarar verecek adımlar atmaması konusunda uyarıda bulundu.

Prens Faysal, Filistin halkı için bağış topladı

Peel Komisyonu Raporu’nu reddeden Kral Abdulaziz, bu raporu engellemek için Arap ülkeleri ve uluslararası arena bazında yoğun çaba harcadı. Kral Abdulaziz, ayrıca, Prens Faysal’ı Filistin halkı için bağış toplamakla görevlendirerek, Suudi Arabistan’daki bütün Emirlere, rapora karşı çıkmaları emrini verdi. O dönem, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Filistin meselesini öncelik haline getirerek, bu konuda birçok ülkeyle yoğun görüşmeler gerçekleştirdi.

Dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Kral Abdulaziz’i, “Filistin meselesinde bize muhalefet eden en inatçı müttefiğimiz” olarak nitelemişti. Kral Abdulaziz ise İngiliz siyasetine, “Yaşananlardan sonra Araplara ve Filistinlileri sakin olma nasihati veremem” demişti.

Suudi Arabistan, 1943 yılında Kudüs’te konsolosluk açtı

Suudi Arabistan Krallığı, Filistin halkıyla daha kolay iletişime geçmek ve Filistin davasını daha hızlı desteklemek için 1943 yılında Kudüs’te bir konsolosluk açtı.

Filistin’e siyasi destek sağlanması ve Filistin halkının direnişinin güçlendirilmesi konusunda Suudi Arabistan Kralları başat bir rol oynamıştı. Bu sebeple, Suudi Arabistan, Filistin’e ilişkin alınan bütün uluslararası kararlara öncülük ederek, Filistin’de barışın sağlanması amacıyla düzenlenen bütün kongrelere ön ayak oldu. Dönemin Veliaht Prensi Abdullah Bin Abdulaziz’in çağrısıyla 1991 yılında düzenlenen Madrid Konferansı Arapların Filistin tavrının temellerinden birini teşkil ederken, Mart 2002 tarihinde Abdullah Bin Abdulaziz’in çağrısıyla Lübnan’ın Başkenti Beyrut’ta düzenlenen zirve, Ortadoğu ve Filistin’de kalıcı çözüm için önemli kararlar alınmasına vesile oldu.

Kral Fahd Deklarasyonu barış projesi haline geldi

Fas’ın Fes şehrinde 1982 yılında düzenlenen Arap Birliği Zirvesi sonrası yayınlanan Kral Fahd Deklarasyonu, Arap ülkelerinin tamamı tarafından desteklenerek, Arapların Filistin için Barış Projesi haline geldi. Kral Fahd Deklarasyonu, aynı zamanda, 1991 yılında düzenlenen Madrid Konferansı’nın da temelini oluşturdu.

Suudi Arabistan, Arap ve İslam ümmetinin davası olan Filistin davasına ve Filistin halkına maddi ve manevi destek konusunda da öncü oldu.
Kral Selman Bin Abdulaziz, Filistin halkının, başta Başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kurulması için mücadele ettiği bütün haklarına en fazla destek veren liderdi ve bu özelliğini de hala sürdürüyor.

“Filistin davası temel davamız”

Kral Selman, Veliaht olduğu dönemlerden bu yana her platformda, Filistin’in Arap ve İslam ümmeti açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Bütün Arap Birliği zirvelerinde ve uluslararası platformlarda, Filistin meselesi Kral Selman’ın önceliği oldu. Mart 2017’de Ürdün’de düzenlenen 28. Arap Birliği zirvesinde, Filistin halkının haklarını elde etmesi ve özgür olmasına dek Filistin davasına destek olacağını belirten Kral Selman, zirvede yaptığı konuşmada, “Bölgemizde yaşanan olaylar, Filistin davasının temel davamız olduğu şeklindeki tavrımızı arka plana atmamalıdır” demişti.

Suudi Arabistan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs kararına karşı da tavrını ortaya koyarak, ABD’ye bu kararın vahim sonuçlar doğurabileceği yönünde gerekli uyarıları yaptı. Suudi Arabistan, kararın Filistin halkının Kudüs’teki tarihsel haklarına saygı duymadığını ve gözden geçirilmesi gerektiğini açıkça vurguladı.