Birçok ülke liderinin eşi, giyikleri kıyafetler ile uluslararası medyanın ve moda eleştirmenlerinin başlıca gündem maddesi olmaya devam ediyor. Şarku’l Avsat, Mısır’dan ABD’ye, Fransa’dan İngiltere’ye kadar birçok ülkenin First Lady’sinin giyim tercihlerini ve temsil ettiği değerleri uzmanlarla birlikte değerlendirdi.
Bazıları modanın siyasete kıyasla yüzeysel bir konu olduğunu düşünebilir. Görüntüyü canlandırmak için belirli renklere ve zarif aksesuarların olduğu bir moda anlayışına sahiptirler ancak bu defa durum tamamen farklı. Moda, giysisi sürekli mercek altında olan kadın bir siyasetçi ya da First Lady için bir silahtır. Günümüzde ise First Lady’nin giyimi, eşinin eğilimleri ve siyasi çizgisi ile ilgili bazı iktidar sırlarını açığa çıkarabilir.
Bu nedenle devlet başkanları politikalarını ve stratejilerini açıklarken eşlerinin de ilk iş olarak kendi modalarını belirlemesi garip karşılanmaz. Birçok gazete ve derginin First Lady giyimlerini analiz etmesi bu durumun önemini ortaya koyuyor. First Lady’nin giyiminde yenilikçi mi, protokole bağlı mı, kadın konularını destekliyor mu ya da kendine güveniyor mu gibi sorulara yanıt aranır.
Ekonomi, toplumdan ve siyasetten uzak değildir. Çünkü lüks giyimli ve lüks mücevherler kullanan bir başkan eşinin görünümü, devlet politikasının iyi olmaması ve başkanın kemer sıkma politikasını benimsemesi durumunda uygun kabul edilemez.
ABD’nin 16.’ıncı Başkanı Abraham Lincoln’ın eşi Mary Todd Lincoln, Amerikan İç Savaşı döneminde oldukça büyük bir miktar olarak kabul edilen, 2 bin dolara mal olan lüks kıyafetler giyiyordu. Bayan Lincoln daha sonra kendini, giydiği lüks kıyafetlerin ABD Başkanı’nın moralini yüksek tuttuğunu iddia ederek savunmuştu. Tabii ki bu savaş yaşayan halk için ikna edici bir gerekçe değildi.
İzlanda First Lady’si Eliza Jean Reid gibi titizlikle hesap yapmayan first lady’lerin tarzı da halkın dikkatini çekebilir. Nitekim Reid’in Facebook üzerinden Kızıl Haç’a bağlı hayır kurumundan aldığını yazdığı ceket halkın beğenisini kazanmıştı. Kızılhaç, First Lady’nin bu tutumu için kendisine teşekkür mesajı yazmıştı.
Uluslararası Protokol ve Tören Uzmanı Tarık Abdülaziz, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “First Lady’nin görünümü devlet yönetiminin komünist mi, laik mi ya da muhafazakar mı olduğuna dair ipuçları verir. Her politik tarzın bir moda çizgisi vardır ve first lady onun gerekliliklerine uymak zorundadır. Bu devletin politik ve sosyal sisteminin yanı sıra kişisel zevke göre farklılık gösterir” diye konuştu.
Abdulaziz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kuşkusuz First Lady’nin moda oyununda belirli olmayan kuralları vardır. Hillary Clinton’ın ardından moda dünyasının verdiği tepkilerini takip ediyoruz. Beyaz Saray’a girdikten sonra Melania Trump’ı, Jacqueline Kennedy ve Michelle Obama gibi First Lady’lerle kıyaslayarak düşünce biçimlerini inceliyoruz. Bunu sadece modern dokunuşlar ve zarafet ile değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal açıdan da ele alıyoruz. Tabii ki ülkeler gelenek ve göreneklerinde farklılık gösterir. Bununla birlikte kadınlar için modayı belirleyen geleneksel ya da toplumsal temel noktalar var. Bazı kadınlar başörtüsü takarken bazıları taç giyer. Bazı kadınlar Paris modasından elbiseler giyerken bazıları da tesettürlü olur. Sonuç olarak First Lady’ler üzerinde düşünmeyi hak eden moda ve siyaset tarihinin simgeleri haline geldi.”
Daha önce Mısır’daki Başkanlık Sarayı’nda çalışan Tarık Abdulaziz “Sarayın kapalı kapıları ardında yaşanan durum merak uyandırıyor. Belki de gerçekle ilgisi olmayan efsaneler dolaşıyor. Eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek yönetimindeki Mısır Başkanlık Sarayı’nda çalıştığım dönemde bazılarının iddia ettiği gibi Suzan Mübarek’in kıyafetlerini seçen bir grup çalışan görmedim” dedi.
Moda ikonu olan başkan eşleri
Hiç şüphesiz bu durum, özellikle başbakanların eşleriyle yakinen ilgilenilen Batılı birçok ülkedeki First Lady’ler için geçerli değildir. Arap ülkelerinden olan Ürdün’de dahi Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın eşi Rania el-Abdullah gibi Batılı birçok derginin izlediği moda ikonu gördük.
Mısır’daki Pashion moda dergisinin baş editörü Susan Sabit’e göre First Lady’nin moda ve zarafet ile protokol yasaları arasında denge kurması gerektiği doğru. Fakat First Lady halka açık ve sosyal hayatın bir parçası olursa, ülkesindeki moda endüstrisini de destekler. Sabit Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ülkesindeki moda endüstrisinde atılım yapan çok sayıda Batılı örnek olduğunu dile getirerek bunların başında Jacqueline Kennedy’nin geldiğini söyledi. Kennedy’nin o zamanlar Dior ve Chanel gibi Avrupa markalarına hizmet etmek yerine Amerikan modasını desteklediğini ifade eden Sabit, Jacqueline Kennedy’nin halen bir moda ikonu olduğunu kaydetti.
First Lady’lerin moda endüstrisi üzerindeki etkisinin yeni anlaşılan bir konu olmadığını belirten Sabit, Mısır’da kraliyet döneminden bu yana yerli üretimin önemli olduğunu söyledi. Sabit, “Ülkede Kraliyet Ailesi’ne özel parçalar sunan üretim tesisleri vardı. Mısır endüstrisinin ürünlerinden giyinen en ünlü kraliçelerden biri Farida’dır” dedi.
Yerli tasarımcılara destek
First Lady zarafeti denildiği zaman Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın eşi Rania Abdullah’tan bahsetmemek olmaz. Rania bir yandan Salvatore Ferragamo, Alexander McQueen, Prabal Gurung gibi tasarımcıların yanı sıra Valentino, Fendi, Givenchy ve Prada gibi dev markaları kullanırken diğer yandan da ülkesinin sektörünü desteklemeyi ihmal etmiyor. Rania, Ürdün’e has kaftanların yanı sıra Ürdünlü moda tasarımcısı Hama El Henavi tarafından tasarlanan kıyafetleri de giyiyor. Rania daha önce Filistinli tasarımcı Dima Raşid ve Lübnanlı tasarımcı Ralph Mısri’nin de takı koleksiyonu ile de görüntülenmişti.
Uluslararası Protokol ve Tören Uzmanı Tarık Abdülaziz, Sisi’nin eşi Entissar Amer’in geçen yıl Şarm El Şeyh’te düzenlenen Dünya Gençlik Forumu sırasında giydiği kıyafetinin yüzde yüz Mısır yapımı olduğun ifade ederek övgüde bulundu. Entissar Amer, Mısırlı Marmar Halim tarafından tasarlanan bir ceket giymiş ve Mısırlı Dar Uhteyn markalı bir çanta kullanmıştı. Abdulaziz “First Lady’nin zekasını, desteğini ve zarafetini yansıtan sadece giyimi değil uygun fırsatları da kullanmasıdır. First Lady basit bir jestle genç Mısırlı tasarımcıları destekledi” dedi.
Suzan Sabit de Amer’in genç tasarımcıları desteklemedeki rolüne değinerek First Lady’nin kutlamalara ve davetlere genç Mısırlı tasarımcıların imzasını taşıyan tasarımlarla katıldığını söyledi. Amer, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi’nin ikinci dönemi için düzenlenen açılış törenine Yasmine Yahya’nın tasarımı ile katılmıştı. First Lady ayrıca Marmar Halim, Sarah Lachin’in tasarımlarının yanı sıra Manoya Evi’nin çantaları ve Mezora Evi’nin ayakkabıları ile de görülmüştü.
First Lady’lerin Mısır’daki yerel markaları kullanması fikri her ne kadar nispeten yeni kabul edilse de Suzan Sabit’e göre bu Kraliyet Sarayı için bir kuraldır. Kraliçe Elizabeth’in de bütün kıyafetleri İngiliz üretimi. Lady Diana, Kate Middleton ve Meghan Markle’ın gelinlikleri de İngiliz tasarımcılara aitti. Elbette bu günlük olarak dünya markalarını kullanmalarına engel bir durum değil. Fakat gelinliğin durumu daha sınırlı kurallara tabidir. Aynı durum İsveç Kraliyet Sarayı için de geçerlidir.
Jacqueline Kennedy’nin Amerikan modasını desteklemesi gibi Michelle Obama da pek çok ulusal ve uluslararası platformlarda genç Amerikalı tasarımcıların imzasını taşıyan seçimler yaptı. Obama, 2012 yılında düzenlenen Demokratik Parti konferansında genç tasarımcı Tracy Reese’a ait tasarımı bir kıyafet giymiş ve büyük ilgi toplamıştı. First Lady, Reese’in yanı sıra Narciso Rodriguez gibi genç tasarımcılara da destek vermişti.
ABD’nin şu anki First Lady’si Melania Trump, Amerikan modasını desteklemeyi sürdürerek Trump’ın başkanlık töreni sırasında Amerikalı tasarımcı Ralph Lauren imzalı bir kıyafet giydi. Bu durum bazı eleştirmenlerin gözünden kaçmadı. Eleştirmenler, Jacqueline Kennedy’nin 1961 yılındaki başkanlık töreni sırasındaki görünüşü ile Melania’nin görünüşü arasındaki benzerliklere dikkat çekti. Ancak Melania’yı gelenekçi olmak ve modern olmamakla suçladılar.
Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin eşi Carla Bruni-Sarkozy gibi Elysee Sarayı’ndaki First Lady’ler modanın kalbi kabul edilen Fransız modasının yerine diğer ülkelerin markalarına ihtiyaç duymaz. Sabit, Carla’nın Fransız modasını en iyi taşıyan First Lady olduğunu işaret ederek, cumhurbaşkanı eşi olmadan önce de ünlü bir model olduğuna dikkat çekti.