Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Saib Ureykat, Filistin devletinin dün Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcılığı’na geçtiğimiz Mayıs ayında sundukları resmi bildiriye ek olarak yeni bir başvuruda daha bulunduğunu açıkladı.

İşgal altındaki Batı Şeria’nın Ramallah kentinde bir basın toplantısı düzenleyen Ureykat, “Filistin yönetimi olarak UCM Başsavcılığı’na bir açıklama gönderdik. Bu açıklamada UCM’ye İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Filistin topraklarında işlediği suçların soruşturulması için doğrudan sorumluluğunu üstlenmesi çağrısı yaptık” dedi.

Ureykat yaptığı açıklamada, yeni başvuruda başsavcılıktan İsrail’in yıkmayı planladığı Han el- Ahmer köyü sakinlerinin de aralarında bulunduğu mağdurlarla bir araya gelinmesini talep ettiklerini belirtti.

Başsavcılığa yapılan başvuruda, İsrail’in Han el- Ahmer’i yıkım ve halkı zorla yerinden etmesinin engellenmesi istendiği ifade edildi.

Ureykat, Han el- Ahmer’in yıkımının Roma Anlaşması’nda belirtilen suçlar arasında yer aldığını, ayrıca bunların birer insanlık suçu olduğunu ifade etti. Genel Sekreter ayrıca, Han el-Ahmer’in zorla yerinde etme, etnik temizlik ve sivillere ait yerleşim yerlerinin yıkılması gibi savaş suçlarıyla karşı karşıya kaldığını ifade etti.

ABD’nin FKÖ ofisini kapatma kararı

FKÖ Genel Sekreteri, ABD’nin Washington’daki FKÖ ofisini kapatma kararına rağmen Filistin yönetiminin UCM ile çalışmaya devam edeceğini vurguladı. Ureykat, “UCM ile çalışmaya devam edeceğiz. ABD tarafından yapılan baskı, şantaj ve siyasi zorbalıklara rağmen anlaşmalarımızı uluslararası hukuk üzerine kurulmuş iyi bir temel üzerine oturtacağız. Şu aralar ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs hakkında kararı ve Birleşmiş Milletler Yakındoğu Filistin Mültecilerine Yardım Ajansı (UNRWA) ilgili olarak Uluslararası Adalet Divanı ile görüşmelere devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

Açıklamalarına devam eden Ureykat, “UCM yıllardır çalışıyor. Trump hükümetinin UCM yargıçlarını tehdit edip etkilediğini ve bizi de ofisimizi kapatmakla cezalandırdığına tanık olduk. Ayrıca Washington hükümeti UCM’ye yardım edenleri de tehdit ediyor. Tüm bunlar 11 Eylül günü gerçekleşti. Terörle mücadele savaş suçlularının korunmasıyla değil, hak ve adaletin zaferiyle elde edilir” ifadelerini kullandı.

Genel Sekreter, ABD yönetiminin aldığı yanlı kararlar sebebiyle barış sürecindeki ara buluculuk rolünden kendi kendini izole ettiğinin altını çizdi.