Almanya Başbakanı Angela Merkel bugün Berlin’deki Meseberg Sarayı’nda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u ağırlayacak. Zirve, başlangıçta AB reform planlarını ve Avro Bölgesi’ne daha fazla entegrasyonu tartışmayı amaçlasa da, göçmen dosyasındaki gelişmeler, konuyu görüşmenin en önemli gündem maddesi haline getirdi. Fransa ve Almanya, Avrupa Birliği’nin 6 kurucu ülkesinden ikisi ve Avrupa Birliğinin “motoru” olarak isimlendirildiğinden, Macron ve Merkel’in alacağı kararlar, önümüzdeki günlerde Brüksel’de yapılacak olan Avrupa Birliği zirvesi üzerinde büyük bir etkiye sahip olacak.
Liderlerle önemli görüşme
Almanya Başbakanı ile bir araya gelecek olan Macron, zirveye hazırlık amacıyla Merkel ile uzun bir telefon görüşmesi yaparken geçtiğimiz günlerde de İtalya Başbakanı Giuseppe Conte ile önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Bir haftada üst düzey isimlerle telefon görüşmesi yapan Macron’un listesinde, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac, Nijer, Mali başkanları ve diğer Afrikalı liderler yer alıyor.
“Kısa vadede değil uzun vadede çözüm”
Paris, Macron’un geçtiğimiz Cuma günü içişleri bakanı ve hükümet koalisyonunun sert kanadı ile olan uyuşmazlıkla beraber, desteklemeye çalıştığı Merkel’in pozisyonunun farkında. İki taraf, göç krizine tek ve etkili yanıtın “yalnızca kolektif ve Avrupalı olabileceğini” vurgulamak için aynı tutumu benimsediler. Fransız kaynaklar, dosyanın bir sonraki Avrupa zirvesine sunulacağını ve Fransa ile Almanya’nın çabalarının “entegre bir Avrupa reformları gündeme getirmeyi” amaçladıklarını, kısa vadede değil orta ve uzun vadede de çözüm sağlamaları gerektiğini belirtiyor.
Fransa’dan dört yönlü yaklaşım
Paris, Avrupa tarafları arasında etkin olma ve dayanışmayı sürdürme arzusuyla kısa vadeli tedaviye yönelik dört yönlü bir yaklaşım sunuyor. Birinci kısım, AB’nin sınırlarının korunması ve kontrolünün güçlendirilmesi, fiziksel ve lojistik olarak sayılarının artırılmasıyla Frontex polis teşkilatının etkin bir şekilde güçlendirilmesidir.
Teşkilat şu anda yaklaşık bin 500 erkeğe sahip ve daha fazla kişiye ihtiyaç duyuyor. Ancak, göçmenlerin limanlardan ayrılmalarını veya geri dönmelerini sağlamak için ülkelerin kara sularına erişebilecekleri daha geniş bir yetki alanına da ihtiyaç duyuyorlar. Teşkilat yetkileri, göç akımını durdurmak için Avrupa ülkelerinin uluslararası sularını ve karasularının sınırlarını aşamamaktadır.
İkinci seçenek ise, Avrupa’ya gitmeye hak kazanan mültecileri “sıralamak, ayırmak” amacıyla kaynak ve koridor ülkelerde “kabul merkezlerinin” oluşturulmasıdır. Böylece iltica başvuruları, daha iyi bir yaşam arayan “ekonomik göçmenler” unvanıyla kabul edilebilir.
Aynı bağlamda, iki taraf, Avrupa ülkelerinden ihraç edilen göçmenlerin kabul edildikleri kaynak ve koridor ülkelerle anlaşmalar yapmayı kabul edeceklerdir.
Üçüncü olarak AB, ülkeler arasındaki çeşitli iltica kriterlerini uyumlu hale getirmek için birlikte çalışılmasını istiyor. Bu duruma ulaşıldığı takdirde, dosyaların hızlı bir şekilde işlenmesini ve çözümlenmesini sağlayacaktır.
Berlin ve Paris mültecileri Avrupa’ya dağıtmak istiyor
Paris ve Berlin, Avrupa topraklarına kabul edilenlerin yük paylaşımı ilkesini yeniden teyit etmek suretiyle mültecileri tüm bölge ülkelerine dağıtmak istiyor. Bu durum, bunu reddeden Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi ülkelerin çıkardığı büyük zorluklarla karşı karşıya.
Yunanistan, İtalya, Kıbrıs ve Malta gibi göçmenlerin ve mültecilerin gelişine karşı savunmasız olan ülkeler, şiddetle reddettikleri Dublin Sözleşmesi’ni yeniden gözden geçirmekte ısrar ediyorlar.
Fransa cumhurbaşkanlığı kaynakları, bu anlaşmanın gözden geçirilmesi ve Schengen Antlaşması’nın güvence altına aldığı hareket özgürlüğünü sürdürmek ve Avrupa’yı zayıflatacak bireysel önlemlerden kaçınmak için anlaşmaya varılmasının önemli olduğunu söyledi.
Berlin ve Paris’in bu ilkeler ve önlemler konusunda hemfikir olduğu açıkken, resmi Fransız kaynaklarına göre, bu ayın sonuna kadar beklenen zirvede Avrupa konsensüsüne ulaşmak çok zor olacak.
İstedikleri, mültecilerin bulundukları ülkelerde kalması
AB ekonomik ve mali yardımlarını artırmaya hazır olduğunu ifade eden partilerin tüm farklılıklarına rağmen istedikleri şey, göçmenlerin bulundukları ülkede kalmalarıdır.
Ancak birçok iktisatçı, bu ülkelerde yükselen yaşam standardının göç baskısını azaltmayacağını, aksine arttıracağını düşünüyor. Her halükarda, yoksulluk, açlık, kuraklık ve savaştan kaçan yüzbinlerce mültecinin, şu ana kadar etkili çözümler öneremeyen Avrupa kapılarını geçmeye devam etmesi bekleniyor.
Trump: Almanlar liderliği devraldı
ABD Başkanı Donald Trump, Almanya’da iktidardaki koalisyonu tehdit eden göç hakkında, dün Twitter’dan açıklamalarda bulundu. Göç konusunda sert bir duruş sergileyen Trump, hesabında şu sözlere yer verdi, “Alman halkı, Berlin’in zaten kırılgan koalisyonu ile birlikte göçün huzursuzluğunun da karıştığı bir zamanda liderliği devralıyor.”
Trump devamında, “Almanya’da suç yükselişte. Avrupa, kültürlerini değiştiren milyonlarca insanın güçlü ve şiddetli bir şekilde gelmesine izin vererek büyük bir hata yaptı. Bizde, Avrupa’da göçler ile gerçekleşen şeyin bizim de başıma gelmesini istemiyoruz” dedi.