Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Fransa, göç ve mülteci dalgasına karşı mücadele başlattı! | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Fransa hükümeti, ülkeye göç ve sığınma şartlarını zorlaştırmaya ilişkin yeni bir yasa hazırlarken, mültecilere yardım alanında faaliyet gösteren kurum ve kişiler tarafından eleştiri dalgasına maruz kaldı.

İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan istatistikler, Fransa’nın geçtiğimiz yıl 100 bin sığınma talebiyle karşılaştığını ve bu taleplerin üçte birinin kabul edildiğini ortaya koydu. İstatistiklere göre, talepleri kabul edilmeyen üçte ikilik kısmın bazısı gönüllü olarak bazısı da zorla sınır dışı edildi.

Mülteci ve Vatansız Kişilerin Korunması Dairesi Müdürü Pascal Press tarafından açığa çıkarılan rakamlara göre, Fransa, 2016 yılına kıyasla sığınma taleplerinin yüzde 17’ye ulaştığı ve taleplerde yüzde 6,5 oranında bir artışa tanık oldu. Bu bağlamda Fransa, aynı yıl 200 bin sığınma talebi alan Almanya’nın ardından listenin ikinci sırasında yer aldı. Press, bu rakamları birkaç yıl önceki Fransa’ya kıyasla “tarihi” olarak nitelendirdi.

Nitekim 1981 yılında ülkeye yalnızca 20 bin sığınma talebi olmuştu. Ancak bu rakamlar, herhangi bir durumda yabancıların Fransa’ya ulaştığı gerçeğini yansıtmıyor. Zira rakamlar, resmi olarak kayıtlı olmayan ya da yasadışı yollarla ülkeye giren sığınmacıları içermiyor.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un talebi üzerine Fransa Hükümeti, İçişleri Bakanı tarafından konuyla ilgili daha sıkı bir taslak hazırlanmasını istedi. Ancak söz konusu taslak, savaş tehdidi altında olan veya insan hakları ihlallerine maruz kalan ülkelerin sığınmacılarını kapsamıyor, aksine ekonomik sebeplerle ülkeye başvuruda bulunanları içeriyor.

Geçtiğimiz Cuma günü Roma’da göç konulu bir Akdeniz zirvesine katılan Macron, sert eleştirilere maruz kalan ve Fransa geleneğinden “kopuş” olarak suçlanan hükümet projesini savundu. Macron, ülkesinin mültecilere kapılarını kapatmadığını, ancak 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana benzeri görülmeyen göç dalgaları ile karşı karşıya kaldığını belirtti.

Diğer taraftan Meclis Başkanı François de Rugy, hükümet projesine destek verirken, “Fransa’da mülteci statüsündeki tüm başvuruların kabul edilmemesi doğal bir şey. Aksi halde işler elimizden kayacak ve sığınma artık bir anlam taşımayacak” açıklamasında bulundu.

Söz konusu yasanın felsefesi iki noktaya dayanıyor. İlk olarak, sığınma hakkına sahip yabancıların kabulünü iyileştirmek ve başvurusu kabul edilmeyenlerin dosyasıyla daha fazla ilgilenmek… Bu bağlamda durum, sınır dışı etme konusunda daha katı bir şekilde uğraşmak anlamına geliyor. İçişleri Bakanı tarafından yapılan açıklamaya göre, 2017 yılında 26 bin kişi zorla sınır dışı edildi. Söz konusu bu rakam, bir önceki yıla oranla yüzde 14 artış gösterdi, ancak hükümetin yapması gerektiği orandan hala uzak. Diğer taraftan sığınma talebi reddedilenlerin sayısı ise 60 binin üzerinde…

Mülteci ve Vatansız Kişilerin Korunması Dairesi’nin ortaya koyduğu istatistikler, Fransa’ya en fazla sığınma talebinde bulunanların Arnavutlar, Afganlar ve Haiti vatandaşları olduğunu gösterdi. Bu ülkeleri ise Sudanlılar, Ginelileri ve son olarak da 3249 bin kişiyle Suriyeliler takip ediyor. Fransa İçişleri Bakanlığı’nın belirttiğine göre, Arnavutluk “güvenli” bir bölge olarak kabul ediliyor. Bu ülkeden gelenler “ekonomik mülteci”dir ve bu nedenle mülteci statüsüne girmiyorlar.

Öte yandan Macron’un bugün Manş Denizi boyunca İngiltere’ye ulaşmak isteyen insanları barındıran Calais şehrini ziyaret etmesi bekleniyor.

Fransa polisi, geçtiğimiz yıl şehirdeki “orman kamplarını” kaldırmış, kamplarda konaklayan mültecileri bazı merkezlere yönlendirmişti. Ancak İngiltere’ye ulaşmak isteyen mülteciler, bölgede yeni kamplar kurmaya devam etmişti.

Söz konusu bu durumun, Perşembe günü Londra’da bir araya gelecek olan Cumhurbaşkanı Macron ve İngiltere Başbakanı Theresa May arasında görüşülmesi bekleniyor. Bu bağlamda Paris, İngiltere’den dosyanın kapanması için bir dizi adım atması talebinde bulunacak.

Hükümet projesi, arka planında ise söz konusu bu ciddi dosyayı radikal ve bazı klasik sağcıların ellerinden almayı hedefliyor. Bu bağlamda konu şu beş eksen etrafında dönüyor; Göç dosyasının kontrolünü yeniden sağlamak, sığınma başvurularını hızlandırmak ve mülteci statüsüne uygun olanların kabul koşullarını iyileştirmek, yasadışı göçlerle daha güçlü bir dinamizmle savaşmak, mülteci statüsünde olmayanların sınır dışı edilmesini hızlandırmak ve Fransa’da yaşamak isteyen göçmenler arasındaki yetenek ve becerileri ölçmek… Fakat yeni sığınma politikasının sorunu, aslında yeni değil. Zira mevcut hükümetin sağlamaya çalıştığı durum, eski hükümetler tarafından da denendi. Cumhurbaşkanı Macron ise, göç olgusunun tamamen ulusal bir çerçevede değil, Avrupa düzeyinde çözülmesi konusunda dair bir kampanya başlatacağına söz verdi.

Öte yandan “ekonomik” göçlerin özellikle Afrika’dan Avrupa ülkelerine doğru devam edeceğine dair katı bir inanış mevcut. Bu bağlamda kurumların, bu ülkelere gençlerin bulunduğu alanlarda kalmalarına teşvik etme amaçlı istihdam olanakları yaratan ekonomik kalkınma sağlamasına yardımcı olması gerekiyor.

Son günlerde Fransa Başbakanı Edouard Philippe’in ardından İçişleri Bakanı da Macron’un açıklamaları uyarınca hükümet projelerini açıklamak ve yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak için mülteciler konusuyla ilgilenen çok sayıda milletvekili, kuruluş ve dernekle görüşmeyi kabul etti. Ancak hükümetin çabaları henüz meyve vermedi. Dolayısıyla sol taraf, hükümeti göçmenlerin ve mültecilerin temel haklarına saygısızlıkla suçladığı gibi, durumun Macron’un lideri olduğu Cumhuriyet Yürüyüşü Partisi’nin içinde bölünmelere neden olacağı korkusu hakim.