Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Fransa-İngiltere Zirvesi: Taraflar Brexit krizini aşabilecek mi? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Paris/Mişel Ebu Necm

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile İngiltere Başbakanı Theresa May, Macron’un Fransız Rivierası’ndaki yazlık konutu Bregançon Kalesi’nde bir araya geldi. İki lider, İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) arasında Brexit (İngiltere’nin AB’den çıkışı) süreci ile ilgili bir anlaşmaya varılması noktasında karşılaşılan sorunları çözebilmek için iki saati aşan uzun bir görüşme gerçekleştirdi.

Toplantı, AB Komisyonu Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier ve İngiltere’nin yeni Brexit Bakanı Dominic Raab arasında 13 Ağustos’ta yapılması planlanan resmi müzakere görüşmeleri öncesinde Başbakan Theresa May’ın talebiyle gerçekleşti. May, İtalya’daki tatilini bölerek toplantıya katıldı.

Ancak Almanya’nın Salzburg şehrinde 20 Eylül’de yapılacak Avrupa Zirvesi, Barnier ve Rabb arasındaki görüşmeden daha büyük bir önem taşıyor. Bu toplantı sonrasında tarafların müzakereleri tamamlayıp tamamlayamayacakları veya anlaşma yapılmadan Brexit’in gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair karar alınacak.

Öte yandan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ile görüşmek üzere önceki gün Paris’e gelen İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, burada gazetecilere verdiği demeçte Brexit hakkındaki endişelerini dile getirdi.

AB metinlerine göre, 29 Mart’ı 30 Mart’a bağlayan gece Brexit süreci tamamlanacak ve İngiltere AB’den ayrılacak.

Brüksel’deki AB Komisyonu yetkilileri, tarafların Kasım ayı başında parlamentolara anlaşmayı onaylamak üzere yeterli zamanın verilmesi için Brexit düzenlemelerini en geç Ekim ayı sonunda tamamlamaları gerektiği görüşünde.

May, Fransa’yı ‘tutunacak bir dal’ olarak görüyor

Fransa’yı ‘tutunacak bir dal’ olarak gören May’in, Fransa’nın Brexit sorunlarıyla ilgili çözüm yolları bulabileceğine dair inancı var. Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre Paris’teki gözlemciler, Başbakan May’in parlamento ve Muhafazakar Parti içindeki görüş ayrılıklarından şikayetçi olduğunu ve Avrupalı liderlerle doğrudan ilişki kurarak Brexit müzakerelerinde konumunu güçlendirmeye çalıştığını düşünüyor. Gözlemciler, May’in özellikle Fransa Cumhurbaşkanı ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yakınlaşmaya çalıştığı görüşünde.

Öte yandan Elysee Sarayı çevrelerinden Cumhurbaşkanı Macron’un ‘arabulucu yerine geçmek istemediği’ haberleri sızarken, Paris’in 27 Avrupa ülkesi ile birlikte yola devam etmek istediğinin altı çiziliyor. Bu çevreler, toplantının ‘yararlı’ olduğunu ve May’e, Brexit sürecinin detaylarının yer aldığı ‘Beyaz Kitabı’ sunma fırsatı vereceğini düşünüyor. Yani Fransa-İngiltere Zirvesi, Kitap’ta yer alan, İngiltere hükümeti tarafından onaylanan ve İngiltere’nin AB ile ilişkilerinin geleceğine dair vizyonu içeren planı sunmasına yardımcı olacak.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı uyardı

Öte yandan zirvenin yapıldığı saatlerde İngiltere Merkez Bankası (BOE) Başkanı Mark Carney, “İngiltere ve AB arasında herhangi bir anlaşma olmadan Brexit’in gerçekleşmesi ile ilgili rahatsız edici riskler var” şeklinde açıklamada bulundu. Carney’e göre, bu senaryo ‘hiç istenmiyor’ olsa da bununla karşı karşıya kalınabilir ve İngiltere ile AB, bundan kaçınmak için ellerinden gelen her şeyi yapmalı.
İngiliz yayın kurumu BBC’ye verdiği röportajda Carney, İngiltere’nin AB’den herhangi bir anlaşma olmaksızın ayrılması olasılığının rahatsız edici şekilde yüksek olduğunu belirtti. Carney, bunun ‘istenmeyen’ ve ‘endişe verici’ bir seçenek olduğunun altını çizdi.

Brexit müzakerelerinin ‘son derece kritik bir aşamaya girmeye’ başladığını söyleyen Carney, Brexit ile ilgili bir anlaşmaya varılamamasının ‘ticaret dengesizliği’ anlamına geleceğini ifade etti. Carney, bu durumun ekonomik faaliyetlerde bazı karışıklıklara ve dolayısıyla belli bir süre için fiyatlarda artışa sebep olabileceği uyarısında bulundu.

İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt da Paris ziyareti öncesi Fransa ve Almanya’dan, AB Komisyon’undaki kısır döngüden çıkmak için güçlü bir sinyal göndermelerini istedi. Brexit konusundaki endişeler İngiliz piyasalarında sterlinin dolar karşısında son 11 günün en düşük seviyesine gerilemesine neden oldu.

Kaybeden Avrupa olacak

Gerçekte Londra, sadece tutumunu ortaya koymak için değil, Avrupalıları baskı altına almak ve uzlaşıya varmak için geniş bir diplomatik kampanya yürütüyor. Fransız kaynakların da belirttiği gibi, çok fazla konuda anlaşmaya varılamaması halinde kaybeden Avrupa olacak. Bu nedenle taraflar çözümsüz kalan konuları bir an önce halletmek için birtakım tavizler vermeli.

Diğer yandan AB Komisyonu Brexit Başmüzakerecisi Barnier, Le Figaro gazetesinde yayımlanan makalesinde, Brexit çalışmalarının yüzde 80’inin tamamlandığını belirterek, özellikle AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ve İngiltere’ye bağlı Kuzey İrlanda arasındaki sınır konusu başta olmak üzere önemli başlıkların çözümü üzerinde anlaşmaya varmaları gerektiğini ifade etti.

Bununla birlikte Başbakan May, İngiltere ve AB arasındaki ilişkinin belirlenmesine yönelik önerilerin yanı sıra Temmuz ayında Londra’da yayınlanan Beyaz Kitap başlığını da görüşecek. Paris çevrelerindeki hakim görüş ise AB’den çekilmesine rağmen İngiltere hükümetinin tutumunun, halen Avrupa’nın çıkarlarını korumaya çalıştığı, bu çıkarlara uygun olanları tercih ettiği ve diğerlerinden vazgeçtiği yönünde.

Sorunlardan biri de İrlanda

Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınır, İngiltere ile AB arasındaki sorunlardan biri. Söz konusu sorun bugüne kadar iki taraf arasındaki çelişkili tutumlar nedeniyle herhangi bir çözüme ulaşamadı. AB, Kuzey İrlanda’yı AB Gümrük Birliğine dahil etmek isterken; Londra, Kuzey İrlanda ile İngiltere ve ona bağlı tüm bölgelerin AB Gümrük Birliğinde kalmasını istiyor. Ancak Brüksel bunu reddediyor. Brüksel, Brexit sonrası İngiltere’nin Gümrük Birliği içinde kalmasının, AB için önemli olan insan, para, mal ve hizmet konusundaki özgürlük ilkesini zayıflatacağını düşünüyor. Brüksel’in bu tutumu 27 AB üyesi tarafından da destekleniyor.

Kuzey İrlanda sorunun yanı sıra iki taraf, ilişkilerinin yönetim organı konusunda da farklı görüşlere sahip. Özellikle Londra’nın egemenliğini yeniden sağlama isteğinin gerekçelerinden biri olarak, reddettiği Avrupa Adalet Divanı’nın rolü, iki taraf arasındaki anlaşmaya varılamayan konulardan biri. Taraflar arasındaki ticaret konusuyla ilgili karmaşık konulara ek olarak, İngiltere ile AB arasındaki temel ilişkileri koruyan bir anlaşmaya varılması arzusuna rağmen Paris’in zorlu görevlere tabi tutulduğu meseleler de var.