Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Fransa, Libya seçimlerinin tarihi hususunda çekinceli | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Paris/Mişel Ebu Necm/ Şarku’l Avsat

Libya sorunu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na sunulacak konuşmanın ana başlığı.

ABD Başkanı Donald Trump da Mısır Cumhurbaşkanı Abdul Fettah Sisi ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres gibi birçok yetkilinin Genel Kurul’da gerçekleştireceği görüşmelerinde de Libya sorunu ana gündem maddeleri arasında yer alıyor.

Elysee Sarayı kaynakları, 24 Eylül’de de daimi üyelerin, Arap Birliği üyelerinin, İtalya’nın, bölgedeki birçok ülkenin ve BM kuruluşlarının temsilcileri huzurunda bakanlar toplantılarının düzenlendiğini duyurdu. Kaynaklar, toplantıda, Paris’in özellikle de 29 Mayıs’ta ev sahipliği yaptığı konferans uyarınca Libya’daki gelişmeler ve elde edilen kazanımlar hakkında bilgi verdiğini belirtti.

Paris’in Roma’nın Libya politikasının önemini azaltmaya çalıştığı açık. Zira iki ülkenin “tek bir çizgide devam ettiği” belirtildi. Aynı şekilde Fransa ve İtalya’nın, “ilk olarak BM’nin Libya misyonunun ve Genel Sekreter Antonio Guterres’in verdiği destek, ikinci olarak da Libya meselesi karşısında ‘uluslararası açıdan pozisyon birliği’ olmak üzere” iki temelde anlaştığı ifade edildi.

Kaynaklar tarafından aktarılana göre, Libya’ya güvenlik sağlama konusunda acil olarak uluslararası toplumun birliğine ihtiyaç var. Zira bu durum, bir yandan terör örgütlerine karşı bir mücadele anlamına gelirken, diğer yandan da Trablus’ta ateşkesin istikrara kavuşması için her türlü yola da bir baskı oluşturacak. Bu çerçevede Fransa Dışişleri Bakanı, 24 Eylül’de “Libya’da statükoyu kendi çıkarları için uygulamak isteyenlere daha sert bir tavır gösterme ve Trablus’u tehdit eden silahlı gruplara karşı yaptırım uygulama” çağrısında bulundu.

Ancak gerçek şu ki; Paris, Libyalı tarafların “Paris Konferansı’nda alınan Temsilciler Meclisi’nde bir seçim yasası uygulama kararına” ve “10 Aralık’ta yapılacak yasama ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine” bağlılığına dair şüpheler barındırıyor. Bu durum, Paris ve Roma arasındaki vizyon farklılığının da bir kaynağı olmakta.

Bu bağlamda neyin gerçekleştirilip neyin gerçekleştirilemediğini değerlendirmek için Paris’in bu ay bir toplantıya ev sahipliği yapması kararı alınmış, ancak Trablus’ta yaşanan ve yaşanmaya devam eden çatışmalar sebebiyle toplantı iptal edilmişti.

Başkanlık ve Dışişleri Bakanlığı kaynakları, siyasi süreci sabote etmeye çalışan “etkin tarafların” güçlü bir şekilde kınandığını belirtti. Kaynaklar, bu tarafların, mevcut durumdan çıkar sağlamaya ve mali kazanımlar elde etmeye çalıştığını vurguladı. Aktarılana göre Paris de Libya halkının büyük bir kesiminin, kabileler önderliğinde anayasa ve seçim başlığı altında siyasi süreci ilerletmek istedikleri kanaatinde.

Öte yandan güvenlik durumunun, başta başkent Trablus olmak üzere, bozulmaya devam etmesi, ilk olarak bir seçim yasasını gerektiren seçimlerin uygulanması için en uygun koşulların da önüne geçiyor. Ancak Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi, hala bu tür bir yasanın kabulü konusunda aciz. Bu nedenle Fransa Dışişleri Bakanı’nın Libya’ya yönelik tekrarlı ziyaretleri, etkin tarafları da Cumhurbaşkanı Macron’un birçok yatırım yaptığı siyasi süreci devam ettirmeye zorluyor. Aynı şekilde Paris, seçimler aracılığıyla meşruiyeti sağlama gibi BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin elde edemediği sonuçlara da ulaşmak istiyor.

Fransız kaynakların, “bir seçim yasasına ulaşma, yasama ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapma şansı” çerçevesindeki sorusu ise statükonun faydalanıcıları ve durumu terk etmeyi reddetmeleri nedeniyle “zor” olarak değerlendirilmekte. Bu çerçevede Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Trablus’u tehdit eden milislere yaptırım uygulayarak daha sert önlemler alma çağrısında bulundu. Libyalı siyasi ve yetkililerden, sorumluluklarını üstlenmelerini isteyen Le Drian ayrıca, uluslararası topluma da Libya meselesine yaklaşımlarında ‘Ortak’ bir tavır sergileme çağrısı yaptı.

Öte yandan bu pozisyonlar, göç meselesi nedeniyle oluşan gerginliğe rağmen Paris ve Roma’yı birbirlerine yaklaştırmaya yardımcı olabilir. Geçtiğimiz haftalarda iki ülke liderleri Libya’ya ziyaretlerde bulunurken, genel olarak taraflar da çözüme dair vizyonlarını ortaya koydu. Bu çerçevede Roma, seçim fikrini yıl sonuna kadar uzak tutmaya karar vererek, uygulanması için daha iyi şartların belirlenmesini istedi. İtalya Dışişleri Bakanı 12 Eylül’de yaptığı açıklamada, ülkesinin Libya konusunda Fransa ile çatışmak istemediğini söyledi. Bakan, bu tutumun aşırı sağcı İçişleri Bakanı Matteo Salvini’nin ad vermeden Paris’e yönelik suçlamalarından uzak diplomatik bir tutum olduğunu ifade etti. Bakan, tarafların Libya’da savaşa gittiğini ve bunun olmaması gerektiğini belirtirken, BM’ye, Libyalılara ve müttefiklerine danışmadan bir seçim tarihinin belirlendiğini vurguladı.

Diğer taraftan İçişleri Bakanı Matteo Salvini, Fransa’nın 2017 yazında Libya ordusu komutanı Mareşal Halife Hafter ve Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Fayiz el-Serrac arasında diğer taraflara davet göndermeden düzenlediği zirveye dikkat çekmişti. Trablus ile yakın ilişkisine ve Libya’dan Avrupa’ya göçmen ve mülteciler için bir geçit olmasına rağmen Roma da Libya meselesinden uzak tutulmak için ayaklarının altından halının çekildiğini belirtmişti. Roma, Paris’i Halife Hafter’i desteklemekle suçluyor.

Diğer taraftan İtalya, Kasım ayı ortalarında Libyalı taraflar, BM, Avrupa Birliği ve Arap Birliği’nin huzurunda Sicilya adasında bir konferans düzenlemek istiyor. Bu durum ise bazı taraflarca “girişimleri canlandırmak ve Fransa’nın bu konudaki ‘tekliğine’ cevap vermek” olarak yorumlanmakta.