Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Fransız Dışişleri Bakanı Le Drian’ı Tahran’da bekleyen karmaşık dosyalar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Fransız Dışişleri Bakanı Le Drian, Tahran’a yapacağı 24 saatlik ziyaretin ardından temel soru, ‘İranlı yetkililer, Jean-Yves Le Drian’a, ABD’yi Temmuz 2015’te Tahran’la imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmemeye ikna etmek üzere Fransa’ya sunulan ‘imtiyazları’ kullanması için ne verecekler?’

Hiç şüphe yok ki Fransız bakan, kendisinden önceki girişimlerin çok dar çaplarda olduğunun farkındaydı. Anlaşmayı değiştirmek ve İran’ın balistik füze programını ’frenlemek’ için Avrupalılara ve Kongre’ye 12 Mayıs’a kadar mühlet tanıyan ABD Başkanı Donald Trump ile Paris, Washington ve diğer batılı başkentlerin ‘istikrarı bozan’ ve İran’ın ‘reddi’ olarak gördüğü bölgesel politikasını ‘sınırlamak’ arasında Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın görevi, imkânsız olmasa da zor görünüyor. Daha zor olan ise, nükleer anlaşmaya uyan Paris’in diğer konularda ABD’li mevkilerle yakın politikaları.

Fransa ve İran arasındaki ilişki ne zaman gerildi?

Son haftalarda Paris ve Tahran arasındaki ilişkiler, özellikle geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanı Macron ve Dışişleri Bakanı Le Drian’ın Moskova ziyaretleri sırasında yaşananlarla birlikte İran’ın, ‘düşmanca’ tutumlar olarak nitelendirdiği üst düzey Fransız yetkililer tarafından yapılan açıklamaların ardından gerildi.

Fransız Dışişleri Bakanı Le Drian, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Paris’in İran’ın hırslarından büyük endişe duyduğunu dile getirerek, Tahran’ın nükleer anlaşmanın imzalanmasının ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından oylanan 2231 sayılı BM kararı hükümlerine aykırı davrandığını belirtti. Le Drian, açıklamasında, Paris’in bu tutumunun İran’lı yetkililere iletileceğinin altını çizdi.

“Savunma ihtiyaçlarınızın dışında gelişmeler olduğunu düşünüyoruz”

Fransız resmi kaynaklara göre, Paris, “Güvenlik endişelerinizi anlıyoruz. Ancak 5 bin kilometrelik menzile sahip füze bulundurmanızı mantıklı bulmuyoruz. Bu nedenle balistik programınızda savunma ihtiyaçlarınızın dışında gelişmeler olduğunu düşünüyoruz” şeklinde İran’a bir mesaj gönderecek.

Bununla birlikte bu ifadelerde yansıtılan radikalleşme, Tahran’ın hegemonyasını ‘Tahran’dan Akdeniz’e uzanan bir kemer’ olarak dayatma arzusuna karşı Le Drian’ın ‘yayılmacılık’ olarak da nitelendirdiği, İran’ın bölgesel politikasına yönelik Paris takındığı tutumu kapsıyordu.

Başka bir deyişle Paris, yanlışlıkla ve tesadüfen de olsa uyguladığı askeri diplomasisinin Suriye, Irak, Yemen, Lübnan ve Körfez güvenliğinin istikrarını sarstığına inandığı Tahran ile olan ilişkilerini ‘geliştirmeye’ hazır olduğunu vurguladı.

Son olarak, Paris, bir BM raporuna göre, Tahran’ı Husilere füze teminini önlemedeki ‘başarısızlığı’ sebebiyle Tahran’ı kınayan BMGK karar taslağını destekledi. Fransız yetkililer, Tahran’dan talepleri yerine getirilmezse İran’a karşı yaptırımlara hazır olduklarını zaten belirtti. Ancak bahsi geçen radikalliğin yanı sıra, Paris, her ne kadar 2231 sayılı uluslararası kararı, nükleer ve balistik ile ilgili olsa da dosyaları bir birinden ayıran tutumu desteklemekle kalmayıp, nükleer anlaşmaya olan bağlılığını da gösterdi. Fransızların bu konudaki tutumu, Avrupa ve tabii ki anlaşmaya daha sonra dahil olan Moskova ve Pekin ile de uyumlu.

Paris’in nükleer anlaşmadan bir ‘tamamlayıcı anlaşma’ olarak bahsettiğini, ancak artık bu olasılığı da belirtmediğini aktarmamız gerekir. Bununla birlikte, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Tahran’ın anlaşmanın içeriğini uyguladığına ilişkin raporlar yayınladı.

Öte yandan son Fransız söylemleri, eğer Washington bölgeden çıkarsa nasıl bir durumun ortaya çıkacağı, bölgenin 2015 öncesindeki haline geri dönüp dönmeyeceği ve bölgesel bir savaş ile ilgili tehditleri sorgulamaktadır.

Diplomatik kaynakların söylediği gibi, ABD ve Fransa’nın tutum ve talepleri karşısında, İran’ın tutumları aşırılık ve yumuşaklık arasında değişiklik gösteriyor. Tahran, nükleer meseleyle ilgili olarak yeniden müzakere yapılması önerisini reddetti. Bununla birlikte, İran, temelde nükleer silahların bulundurulmamasını içeren 2231 sayılı kararın, balistik programı için geçerli olmaması sebebiyle nükleer yeteneklere sahip füzeler geliştirmesini engelleyemeyeceğini belirtti. Bununla birlikte, Washington’ın anlaşmadan ayrılması İran’a karşı fevri bir muhalif tutum anlamına geliyor.

Bahsi geçen kaynaklara göre, Trump, 12 Mayıs’ta anlaşmayı bozma kararı alırsa, İran ‘Avrupalılar bu anlaşmaya sadık kalır ve şartlarını yerine getirirse İran’da anlaşmaya bağlı kalabilir’ diyecektir. Kaynaklar Tahran’ın, her halükarda, ‘anlaşmaya devam etmemde ulusal bir çıkar varsa, devam ederim’ dediğini ifade ediyor. Bu nedenle, anlaşma konusunda İran’ın imtiyaz hakkının olması oldukça zor.

Kapalı toplantılarda İranlı yetkililer, balistik füze hakkında ‘şeffaf’ davranıyorlar ve bu programda ‘önyargıyı’ reddeden yetkililerinin söylemlerine rağmen bunu tartışmaya hazır olduklarını vurguluyorlar.

Füzelerin savunma amaçlı olduğunu ve İsrail’e karşı geliştirdiğini söyleyen Tahran, füze dosyasının ancak ‘bölgesel’ bir bağlamda açılmaya ‘hazır’ olduğunu belirtti. ‘Kaygılarının’ dikkate alınmasını isteyen Tahran, uzun menzilli füzelere ‘sadece kendilerinin sahip olmadığını’ ve bu nedenle yalnızca İran’a odaklanmanın ‘mantıksız’ olduğunu vurguladı.

Ancak Paris, bu programlardan korkan uluslararası topluluktaki birçok çevre ve komşularına güvence vermesi gerektiğine inanıyor. Hiç şüphe yok ki, konunun Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile ABD Başkanı Trump arasında Mayıs öncesi 23-25 Nisan tarihleri arasında Washington’da bir araya gelecekleri toplantıda gündeme gelmesi bekleniyor. Aynı dosya, Macron’un 25-26 Mayıs’ta Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin ile yapacağı görüşmede de masaya yatırılacak. Şarku’l Avsat’ın Paris’teki güvenilir kaynaklardan edindiği bilgiye göre, son haftalarda Fransız ve İranlı yetkililer arasında bu konuları tartışmak için çeşitli görüşmeler yapıldı. Buna karşılık, Avrupalıların neler alabileceğine bakmak için ABD-Avrupa çalışma grupları oluşturuldu. Bu çalışma grupları, ABD tarafını en azından yakın gelecekte anlaşmayı iptal etmemesi için pazarlık masasında tutmaya ve nihai kararını ertelemesine çalışacak.

Geçtiğimiz ayın sonlarında Münih’te düzenlenen bir güvenlik konferansının oturum aralarında Tahran’ın, Yemen’deki politikasını kabul etmesi, Avrupalılara sunacağı ‘tavizlerin’ ilk örneği olabilir. Güvenilir kaynaklara göre, ABD’nin kararından dönmesi çok sürmeyecek. Her halükarda Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian, Amerikalılar ile İranlılar arasındaki ‘arabulucu rolü’ ve ‘kazanan’ kartını oynamaya kararlı olduğu sürece Paris, Tahran’ın, kendisine ve Avrupalılara ihtiyacı olduğunun farkında. Fakat İran dosyaları yönetimdeki piramit yapı sebebiyle hassas ve çok karmaşık. Le Drian, mevkidaşı Zarif, Cumhurbaşkanı Ruhani ve diğer yetkililerle yaptığı görüşmeler sonucunda, çantasında ABD tarafına ‘ödünç verebilecekleri’ bir şeyler götürmek istiyor.