Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Fransız kaynaklar Trump’ın İran’ın nükleeri konusundaki tutumunun değişmesine ihtimal vermiyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 23-25 Nisan tarihleri arasında ABD’ye resmi bir ziyarette bulunacak. Donald Trump’ın Beyaz Saray’a gelmesinden bu yana bir Batılı lider tarafından gerçekleştirilen ilk ziyaret. Ziyaretçi konukların saygınlığının sağladığı protokol bir yana bu ziyaret, bir yandan zamanlama diğer yandan ele alınma fırsatı doğacak Ortadoğu’ya ilişkin temel meseleler açısından istisinai bir öneme sahip. İran’ın nükleer anlaşması, Trump’ın tanıdığı sürenin yaklaşmasından ötürü söz konusu meselelerin ilk sırasında yer alıyor.

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına göre Paris, birçok meselede Paris ve Washington arasındaki tutum farklılıklarına rağmen Macron ve Trump arasındaki ‘iyi ve daimi ilişkiler sayesinde’ ilişki dinamiklerinin güçlendirilmesi konusunda ümitli. İran’ın nükleeri, Washington’un Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi ve elçiliğini oraya taşıması ve Amerika’nın Suriye’deki varlığının geleceği gibi konular iki ülkenin ayrıştığı meselelere örnektir. Macron, Washington’dan önce Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile tutum birliği sağlamak adına Berlin’i ziyaret edecek. Zira Washington’da yalnızca Fransa adına değil Avrupalılar adına konuşabilecek durumda olması için bu gerekli.

Cumhurbaşkanlığı kaynakları bu ziyaretin faydalı geçmesini ümit ettiklerini söyledikten hemen sonra bahsi geçen meseleler konusundaki beklentilerini düşürdü. İran’ın nükleeri meselesinde Paris, 2015 yazında İran ile imzalanan nükleer anlaşmaya bağlı Amerikan tarafının devamlılığı konusunda Başkan Trump ile bir uzlaşmaya varmak için bu ziyaretin verimli olamayacağını düşünüyor. Nitekim Beyaz Saray sakini, ‘Paris, Londra ve Berlin’ anlaşmasını imzalayan üçlü Avrupa başkenti ile yapılacak Amerikan kongresini 12 Mayıs’a öteledi. Bu ertelemenin gerekçesi ise o zaman kadar anlaşmaya devam etmeye ikna edecek gerekçe ve teminatların sağlanması.

Fransız kaynakların Beyaz Saray çevrelerinden aktardığına göre Trump, anlaşmada kalıp kalmama konusunda ‘henüz nihai kararını vermedi.’ Bununla beraber Paris, Trump’ın sonunda benimseyeceği tavır açısından işaretlerin çok yüreklendirici olmadığını saklamıyor. Bu görüşüne, Beyaz Saray yakınlarının hazırladıklarını ve anlaşmaya karşı olan isimlerden birinin dışişleri bakanı diğerinin ulusal güvenlik danışmanı olarak atanmasını dayanak alıyor.

Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Washington’un anlaşmayı bozması durumunda B planına ve altertanif senaryolara dalmak ya da Paris’in düşeceği durumu düşünmek istemiyor. Bu nedenle amacını yerine getirip getirmediğini görmek için Amerikan Başkanı’na sunulmak üzere bir ‘teminat’ geliştirilmesi adına karma (Avrupalı ve Amerikalı) ‘teknik ekipler’ kurulması için ortak çalışmaya odaklanmış durumda. Ortak çalışmanın hedefi, yalnızca İran’ın nükleer dosyası için değil Tahran’ın balistik füze programı ve bölgesel siyaseti için Washington’un istediği güvencelerin verilmesidir.

Elysee’nin ifadesine göre ‘teminat’ teknik anlamda sona ermiş olup Beyaz Saray’a sunulmadan önce imzalanması için siyasi plana taşınacak. Paris, Trump’ın Avrupalı tarafları ikna edici gerekçeleri ve özellikle de Başkan Trump’ın istediği ‘güvenceleri’ sağlamak adına daha fazla çaba sarfetmeye iten süre kaydının sona ermesiyle ‘son’a yaklaşıldığını ifade etti. Ancak kaynakların açıklamasında İran ile olan temaslarının sonucuna ve Amerikan tarafının içini rahatlatacak adımların ve tedbirlerin hangisini kabul edip etmediğine dair bir ibare yer almadı.

Paris kendisi ile birlikte Londra ve Berlin’in, Fransa’nın sunduğu gerekçelerin belirginleştiği nükleer anlaşmaya uymaya karşılık Tahran’la nasıl başa çıkılacağı ve balistik ve bölgesel siyaseti meselelerinde ne yapılması gerektiği konusunda çizgide ilerlediğinin vurgusunu yaptı.

Bu mesele, Suudi Veliaht Prens’in geçtiğimiz haftanın başındaki Fransa ziyaretinde ayrıntıları ile masaya yatırıldı. Cumhurbaşkanı Macron ve Prens Muhammed b. Selman bu anlaşma ve geleceği konusundaki görüş ayrılıklarını gizlemedi. Buna karşılık diğer meseleler konusundaki görüş birliği güçlü bir şekilde göründü.

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarının ifadesinin özü, bu meselede resmi ziyaretle gelecek ‘büyük bir atılımın beklenmemesi gerektiği’dir.

Paris, terör, Suriye’deki durum ve bu ülkedeki siyasi çözümün akıbeti, Amerika’nın Filistin-İsrail çekişmesine yönelik politikası gibi tartışılacak meselelerin çokluğu göz önünde bulundurularak İran meselesinin, ziyaretin ‘politik önemini gölgelememesi gerektiğini’ vurguluyor.

Suriye dosyasında Elysee kaynakları, Fransız Cumhurbaşkanı’nın bir röportajında Trump’ı Amerikan kuvvetlerini uzun bir süre Suriye’de tutmak için ikna ettiğini söylemesi ancak Beyaz Saray sözcüsünün Trump’ın hala güçlerini hızlı bir şekilde geri çekmeyi istediğini söyleyerek bunu reddetmesi üzerine Macron ve Beyaz Saray arasındaki ‘tartışmayı’ hatırlatmaktan kaçındı. Fransız yetkililer Washington’un tavır değişikliğine gitmesi konusundaki kaygılarını gizlemiyor. Ancak Macron, Suriye konusunda onu etkilemek için Trump ile kurduğu sağlam ve özel ilişkilere güveniyor.

Düne kadar Fransız yetkililer Beyaz Saray’ın Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan ve sayıları yaklaşık iki bine varan Amerikan güçleri yerine Arap güçlerini yerleştirme isteği konusundaki görüşlerini açıklamaktan kaçındı. Paris aynı şekilde Amerika’nın Suriye’nin geleceğine yönelik planlarından da habersiz olup dışişleri, savunma ve ekonomi bakanlarının da katılacağı ziyaret boyunca yapılacak tartışmalara güveniyor.

Filistin meselesi

Gündeme oturan Filistin meselesi ve Amerikan elçiliğinin Kudüs’e taşınma tarihinin yaklaşması, Fransa’yı tedrigin eden mesele olarak hala duruyor. Macron daha önce buna şiddetle karşı çıkmıştı. Bununla birlikte cumhurbaşkanlığı kaynakları, Paris’in Amerikan yönetiminin Filistinliler ve İsrailliler arasındaki barış planını açıklamadığı sürece Washington’a herhangi bir şeye kalkışmayacağı sözünü verdiğini bildirdi. Bu tutum, Brüksel’de Filistin Cumhurbaşkanı ile resmi bir görüşme gerçekleştiren AB’nin tutumu ile örtüşüyor. AB de ABD’nin planının birçok ayrıntısının ortaya çıktığını göz önünde bulundurarak Washington’un planlarını resmi olarak açıklamasının beklenmesini tavsiye etmişti.