28 Nisan 218 tarihli el-Kabas Gazetesinde Filistinli-Kuveytli akademisyen Dr. Şefik Nazım el-Gabra’nın Körfez Ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkininin nasıl olması gerektiği hakkındaki ‘değerli nasihatlerini’ içeren makalesini okudum.

El-Gabra’nın söyledikleri bıktıracak kadar tekrarlanan biçimde söylenegelmiş konular içermekteydi ve, Katar dahil, Körfez Ülkelerinin tümünden Başkan Trump dönemi ABD ile ilişkisini bu makaleye göre yeniden gözden geçirmesini istemekte. Hal bu ki, Katar’ın politikaları Körfez ülkelerine uymamakta ve bu nasihatleri kendini daha yakın bulacağına da eminim.

Kısaca söyleyeyim, Gabra’nın söyledikleri El Cezire, ‘İhvan’ ve ‘İhvan’ müttefikleri, solcular ve milliyetçi geçinenlerin kalıntılarının söyledikleriyle uyuşuyor.

Örneğin, Gabra, gazetenin haberine göre, Obama’nın Körfez Ülkelerine İran’la, aralarındaki ihtilafa rağmen, diyalog kurma çağrısını bir kere daha ele alması gerektiğini söyledi. Gabra’ya göre Körfez ülkeleri ve İran arasındaki bu diyalog, Suriye ve Yemen üzerindeki ihtilafın küçümsenmemesi koşuluyla, Trump’ın ajandasına verilebilecek en iyi yanıt olacaktır.

Ayrıca, Gabra, bu tehlikenin (Ki böyle bir tehlikeyi kendileri ortaya atmışlardır ve bu tehlikeyi doğru varsaymak için Başkan Trump ve yönetimini şeytanlaştırma yoluna başvurmuştur) farkında olan ülkeler arasında koordinasyonun şart olduğunu söylemiş ve bu tehlikeyi def etmenin en iyi yolunun İran’la diyalog kurma olduğunu söylemiştir, sağ olsunlar.
Gabra makalesini şu dahiyane cümleyle bitirmiş: ‘ABD’nin Körfez Bölgesini himaye etmedeki rolü ya düşmüş ya da düşüş aşamasındadır ve bu aşama 10 yıl kadar sürebilir. Körfez Ülkeleri başka güvenlik seçeneklerini ele almalıdır, İran’la diyalog da bu seçeneklerden biridir’.

Gabra cömert davranmış ve Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri için Türkiye’yi ABD’nin alternatifi olarak sunmuş ve cömertlikte ileri giderek, ABD’nin kilit taşı olduğu, NATO örgütünü de ABD’nin alternatifleri arasında saymış!

Ciddiye alınacak sözler mi şimdi bunlar?

Trump ve politikaları tehlikeli Siyasal İslamcı grupların yanı sıra bozgunculuk yapan, kaos ve fitne yaymaya çalışan devletleri korkutmakta ve kızdırmaktadır. Biz de, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve akıllı birçok Müslüman ve Araplar bu konuda tamamen Trump’ın yanındayız.

İran’ın Humeyni rejimi diyalog kurulması mümkün olmayan düşmandır. Bundan önce birkaç defa diyalog kurulması için denemeler yapıldı, elde edilen sonuç daha fazla ileri gitmesi olmuştu.

Şu anki Türkiye’yle yani Erdoğan Türkiye’siyle ilişkilerimiz normaldir yani en alt seviyededir ama aramızda savaş durumu yoktur. Yönetimin bazı ‘sivri çıkışları’ ve politik ve medyatik bazı tribüne oynamalarına rağmen aramızda savaş durumu yoktur ve olmaması da gerekmektedir.

Avrupa Birliği ve NATO’ya gelince, bu iki grupla çıkarlar ağıyla bağlıyız, ama Gabra’ya demem o ki, bu iki grubun önce ABD ile problemlerini çözmeleri lazım ki, sonra da bizi Washington’a karşı, güya, kışkırtsın.

Açıkçası, bu tür düşünceler, sığ ve duygusal çıkışlardır ve ülkelerin ve halkların çıkarlarını uçuruma kadar götürür.

Halk ağızıyla söyleyeyim, ‘Lafla peynir gemisi yürümez’.