Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Gannuşi ve Kaşıkçı… Başka hesaplar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Sanki sahne tekrar ediyor. Sanki biz, medya kaosu ve şiddetli Müslüman Kardeşler(İhvan) kışkırtmasıyla; yani Arap Baharı ya da Arap kaosuyla karşı karşıyayız.

Son iki günde Raşid Gannuşi, İhvan’ın Tunus versiyonu olan Nahda Partisi taraftarlarına bir konuşma yaptı. Gannuşi, konuşmasında Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesini Muhammed Buazizi’nin Aralık 2010 tarihinde kendisini yakmasının ardından Tunus’ta egemen olan ve o dönemde devrimin patlak vermesine yol açan atmosfere benzetti. Gannuşi, parti mensuplarına yaptığı konuşmada “Mevcut küresel politik atmosfer, Muhammed Buazizi’nin yanmasıyla birlikte 2010 yılında meydana gelen trajik sahneye benziyor. Buazizi’nin kendini yakması, bölgesel ve uluslararası desteğe dönüştü.” dedi.

Aynı taraftan, aynı neden ve aynı yöntemle yapılan konuşma ve istismar, açık ve net bir şekilde ortada: çarpıcı ve şok edici ölüm. Politik çevrelerde taraf kazanmak ve düşmanlara zarar vermek için “çarpıcı ölüm” meselesi kullanılıyor. Burada İhvan’ın gözünde düşman, Müslüman Kardeşlerin projelerini reddeden Arap ülkeleri oluyor. Başta Barack Obama olmak üzere Batı’daki sol kanadın desteğini alan İhvan’ın Arap Baharı projesinin çökmesinin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra halklar uyandı ve İhvan’ın projelerine karşı harekete geçti. Halk, Mısır’da İhvan ve Bahreyn’de ise Humeyni projelerine ve Arap Baharı’na karşı intifadaya geçti. Tunus’ta Gannuşi ve arkadaşları, değişimlere uyum sağlamaya çalıştı.

Bugün Nahda Partisi’nin içeriden ve dışarıdan hissettiği baskı ortamında Gannuşi, Cemal Kaşıkçı olayıyla yeniden kıvılcım çıkartmaya, bölgede müttefik ağını geliştirmeye ve başta Suudi Arabistan olmak üzere İhvan projesine karşı çıkan devletleri kuşatmaya çalışıyor.

Bu çerçevede Arap Baharı’ndaki büyük açılım anını yani Gannuşi’nin Washington’da 2011 yılında Washington Araştırmalar Merkezi’nde yaptığı bir konuşmada dile getirdiği tehlikeli tutumu hatırladım. Gannuşi, o konuşmasında baharın yani kaosun körfez krallıklarına intikal etmesini müjdeleyerek Körfez ülkelerinde ayaklanmaya çağırıyordu. Aynı zamanda Gannuşi, kendisi ve Nahda Hareketi’nin Arap-İsrail uzlaşmasında herhangi bir sakınca görmediğini ifade etti. Gannuşi’nin ABD’de ve Yahudilere ait bir araştırma merkezinde bulunduğuna dikkat edin.

Daha sonra Gannuşi, Aralık 2011 tarihinde Şarku’l-Avsat’a verdiği röportajda bu konuşmasına yönelik öfkeyi yatıştırmaya çalıştı. Çünkü araştırma merkezindekiler, yayınlamama şartını ihlal etmişlerdi. Ardından Gannuşi, Körfez ülkeleri lehine söylemlerde bulunmaya çalıştı. Yani ayaklanmanın değil de reformun en kolay şekilde gerçekleşmesini ümit ediyoruz açıklamasında bulundu. Tabi bu basit tutum, Mısır’a yönelik değildi.

Fransa’da eski bir yetkili olan Nahda Hareketi’nin liderlerinden Fuad Mansur Kasım, Gannuşi’nin 1990 yılında Kuveyt işgali sırasında Saddam’a yönelik desteğini detaylı bir şekilde anlattı. Ayrıca Gannuşi, Humeyni’nin şiddetli bir hayranıydı. Gannuşi’nin 1993 yılında Arap Birliği Araştırmalar Merkezi’nden çıkan “İslam Devletinde Genel Özgürlükler” kitabında Humeyni, kendisinin manevi babasıydı.

Raşid Gannuşi’nin dün geceki benzetmesi geçmişte başarısız olduğu gibi bugün de başarısız olacak.