Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Gazze başkaldırmış, peki ya sonrası? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Kıdemli Filistinli gazeteci. Günlük Şark’ül Avsat, El Arap gibi büyük Arap gazetelerinde yazarlık yaptı, İlaf Elektronik Gazetesinde Müsteşarlık yaptı.

Filistin Lideri Mahmud Abbas’ın Gazze’yi ‘İsyancı Bölge’ olarak ilan etme ihtimalinden bahsetmesi ve uyarmasını anlamak zor bir şey değil. Ülkede merkez ve herhangi bir bölge arasında problem ortaya çıktığında devlet başkanının elinden geleni yapması normal olanıdır; devlet başkanı anlaşamayanları toplar, kapsayıcı tartışma başlatır, sorunları en küçük sebebinden en büyüğüne kadar ele alır ve irdeler, ve anlaşamayan taraflar toplantıdan razı olarak çıkar ve herkes, arkaya bakmaksızın, ileriye dönük tüm çabasıyla çalışır, sadece çocukları için değil, torunlar için de çalışır.

Bu düşüncem bir çok politik analiz kitabına göre romantik, ve özellikle iç barışın defalarca başarılamadığı Filistin durumu için, uygulanabilir olmaktan uzak olduğu düşünülebilir. Mümkündür, olabilir. Fakat, Filistin bölünmüşlüğünü ve sebep olduğu yaraları yakından gözlemleyen insanların iç barışı gerçekleştirmekten başka bir ümidi kalmadığı da biliniyor.

İnsaflı konuşmak gerekirse, Başkan Mahmut Abbas, kurucu üyelerinden olduğu Fetih ile uluslararası toplum tarafından meşruiyeti onaylanan Filistin otoritesine karşı 2007 yılında ihtilal düzenleyen Hamas arasını bulmak için elinden geleni yapmıştır.

Yukarıdaki satırları okuyan bazı okurların beni Hamas düşmanlığıyla suçlayacağını, dolayısıyla makalenin gerisini okumaktan imtina edeceklerini biliyorum. Değişik yelpazeden okurların görüşlerini dikkate alan bir yazar olarak bu görüşümü de aşağıdaki şekilde ifade etmemin doğru olduğuna inanıyorum. Bu esnada, doğruların bulunması adına, itiraz edenlerin itiraz etme haklarına saygı duyarak karşı görüşlerini aynı yerde ele alıp analiz edeceğim. İlk önce şu soruyu sormamız gerek: Ürdün, Lübnan, Suriye, Sudan, Yemen ve Tunus sürgünlerinden gelen Filistinlilerin kendi toprağında özgür bir varlığın kurulması rüyasına ilk kazığı çakan kimdi? Gazze Şeridini tek başına otoritesi altına almak isteyen ve meşru otoriteye karşı ihtilal düzenleyen Hamas’ın kendisi olduğunu söylemek adalet dışı bir ifade olur mu?

Şahsen, Hamas ihtilalini Filistin birliğine vurulan en büyük darbe olarak görenlerdenim. Hamas kendi otoritesini ihtilalle yaymadan önceki bazı Fetih yetkililerinin uygulamalarının dayanma ötesi olduğu doğrudur. 13 Eylül 1993 tarihli Oslo anlaşması sonrasında yaptığım ziyarette buna kendi gözlerimle şahit oldum. Bazı ziyaretimde vatandaşları dinledim ve Gazze’deki bozulmanın İsrail işgali altında dahi yaşanmadığını, acıyla karışık, söylediklerini de duydum. Sizce abartılı mı? Abartılı olabilir, ama havadan veya boşluktan gelen bir serzeniş değil bu. Zira; ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Bununla birlikte, çözüm ihtilal yapmak mıydı? Tabii ki hayır. Durumlar o dönemde ne kadar kötü olsaydı dahi, günümüzdeki kadar asla kötü olamazdı. Birkaç gün önce bir Gazzeliye durumları sorduğumda kara mizah tarzından ‘Gazzeliler şamar oğlana döndü, bir ağabeyi dövüyor, o da sıkılınca sıradaki ağabeyi dövüyor. Zannımca anladınız; görünen köy kılavuz istemez, mazlum Gazze halkı bir Hamas bir de Fetih tarafından aralarındaki anlaşamamazlık sopasıyla sırasıyla dövülüyor.

Bununla birlikte, çözüm, Gazze’nin ‘İsyancı Bölge’ ilan edilmesinde mi? Büyük ihtimalle, cevap hayır olacaktır. Niye? Yalın bir cevap vermek gerekirse, böyle bir icraat insanların acısını arttıracakken Hamas liderlerine dokunmayacaktır. Gazze’nin Batı Şeria’dan izole edilmesi ne Gazze’yi ‘yeni bir Tayvan’ yapacak, ne de Batı Şeria’yı ejderha gücüne sahip Çin Cumhuriyeti yapmayacaktır. Çözüm, yalandan ağrı kesici haplar kullanmak yerine bölünmüşlük apsesini ortadan kaldıracak cerrahi ameliyat yapmaktır, çünkü halkın daha fazla irin ve çürümeye tahammülü kalmadı.