Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Geçici çözüm ve zorlu dengeler arasında Adil Abdülmehdi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Necef’deki Şii Dini Otorite, başbakanda bulunmasını istediği nitelikleri –ki bunlar büyük ölçüde kendisinde bulunuyor- belirleyen şartlarını açıklamasının ardından temkinli bir sessizliğe büründü. Gelecekteki tutumunu ise zaman faktörüne ve hükümetin performansının değerlendirilmesine bağlı olarak açıklayacak. Ancak bu süreçte sessizliği seçmesi, şimdilik Adil Abdülmehdi’nin başbakanlık görevini üstlenmesini kabul ettiğinin bir işareti olarak görülüyor. Abdülmehdi’nin adı seçimlerin hemen ardından üzerinde uzlaşılmış bir aday olarak siyasi güçler tarafından önerildiğinde de, Necef kendi şartlarını öne sürmüştü. Buna göre, Iraklı siyasi güçlerin, kota ve paylaşım sisteminden vazgeçmeye zorlayan gerekli şartları ve devlet ile kurumlarında reformcu vizyonunu gerçekleştirmesi için kendisine gerçekten bir fırsat vermeyi kabul etmemeleri halinde hükümeti kurma görevini kabul etmeyeceğini açıklamıştı.

Bu karışık şartlar arasında Dr. Adil Abdülmehdi, politik ve ekonomik zorlukların olduğu bir ortamda yeni hükümeti oluşturmak için çaba sarf ediyor. Bundan dolayı kapsamlı çöküş tehlikesiyle karşı karşıya kalan siyasi süreci kurtarmak için etkin tarafların politik bir esnekliğe bürünmesi gerekecek. Şii partilerden farklı bir tutum sergileyen Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda el-Sadr, bu fırsatı değerlendirerek Twitter hesabından net bir açıklama yaptı. O, bu açıklamasıyla hükümet kurmaya yönelik yeni siyasi standartları belirledi. Sadr, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Geçmişte partilerin yasal ya da yasal olmayan yollarla görevleri ve hatta Irak’ın parasına yönelik hisseleri belliydi. Bu durum, 15 yıl devam etti. Artık yetmez mi! ” ifadelerini kullandı.

Abdülmehdi’nin hükümeti kurmakla görevlendirilmesinden bu yana Sadr, yetkin kişilerin kota sisteminden uzak bir şekilde seçilmesi gerektiğini dile getiriyor. Ayrıca Sadr, bakanlıktaki ekibinin görevlerini yeni başbakanın seçtiği bağımsız kişilere devredeceğini belirtiyor. Dr. Abdülmehdi, yürütmeye yönelik parti tekelciliğini yok etmek amacıyla hükümette görev almak için bağımsız Iraklı şahsiyetlere adaylık konusunda fırsat tanıyor. Abdülmehdi’nin kararıyla Sadr’ın tutumu aynı noktada kesişiyor. Parlamenter meşruiyete dayanan parti ve hareketler, bu duruma karşı çıkabilir. 15 yıldır ulusal karara ortak olmaktan men edilen bağımsız Iraklı siyasetçiler, bu durumu devlet yönetimine katılma potansiyeline sahip Irak’taki orta sınıfa itibarını yeniden kazandıracak bir girişim olarak görüyor.

Abdülmehdi’nin kararı, Sadr’ın Pazartesi günü dini kimliğini kullanmadan “Yurttaş Mukteda el-Sadr” imzasıyla yaptığı açıklamaya uygun düşüyor. Belki de Sadr, bu açıklamayla Iraklı vatandaşların nabzını ve beklentilerini yansıtmak istedi. Sivil toplum görevlilerinden özellikle solcularla devamlı temasa geçen Sadr, tutum ve tavrını Irak toplumunun bir üyesi olan yurttaş sıfatıyla açıkladı. Irak toplumu, 2003 yılından beri hükümetin siyasi performansından rahatsızlık duymaktadır.

Ancak Sadr’ın hükümeti oluşturmaya yönelik tutumu ve Fetih Bloğu’nun da aynı tutuma işaret etmesi iki etkene dayanıyor olabilir. Öncelikle Iraklılar, yeni liderin halkın taleplerini karşılayabilmesini, hizmetleri iyileştirmesini, iş olanakları sağlamasını ve yolsuzluğu önlemesini istiyor. Eğer zarar gören güçler, başbakanın reformlarını engellemeye çalışmazsa Irak halkı, bu şartlara göre başbakanı destekleyecek.

Diğer etken ise Dr. Adil Abdülmehdi, içten ve dıştan siyasi baskılara maruz kaldığı ya da kuşatıldığı zaman istifa edip siyasetten çekilme üstünlüğüne sahip tek Iraklı şahsiyettir. Abdülmehdi, son siyasi ve toplumsal dönüşümlerin neden olduğu durumu yansıtan bir hükümet planlıyor. Basra’daki protesto hareketleri ve bazı siyasi grupların mezhepsel ve bölgesel yalnızlıktan tüm Iraklı oluşumları kapsayan ulusal arenaya çıkmaları, son dönüşümlerle kesişti.

Dolayısıyla Adil Abdülmehdi, farklı taraflar arasındaki uzlaşma neticesinde kendisini iktidara ulaştıran siyasi anlaşmaya uzun süre bağlı kalmaması gerekiyor. Faklı taraflar, en büyük bloğu oluşturamayıp bunun yerine bağımsız başbakanın ismi hakkında tam bir uzlaşmaya vardı. Öte yandan başbakanlık görevi, bu makamı işgal eden kişiye büyük imkânlar sağlıyor. Bu imkânlar, devleti, devlet kurumlarını ve organlarını sokak hareketiyle birbirine bağlayan gerçek bir yapıya dönüştürüyor. Zira sokak, iç anlaşmazlıkların ve dış dönüşümlerin neticesinde çözüme ulaşan güçlerin parçalanması halinde Abdülmehdi’nin dayanacağı dengeleyici bir güçtür.

Bu çerçevede Iraklı araştırmacı Dr. Haris Hasan şunları söylüyor:

“Irak’taki politik ve ekonomik yapıyı değiştirmek, özellikle uzlaşmacı bir başbakanın olduğu bir ortamda önemli bir sorun olarak kalmaya devam edecek. En büyük olduğunu iddia eden iki grubun geçici desteğiyle uzun sürmeyebilecek bir anlaşma neticesinde uzlaşmacı başbakan, bir süre sonra yalnız kalabilir. Bu durumda parlamentonun desteğini nasıl alacak, ana reformları nasıl gerçekleştirecek ve sokağın öfkesini nasıl engelleyecek?”