Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Geçiş sürecinde Irak | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

‘Geçiş sürecinde Irak’ başlığı Maliki döneminde, yurt dışında gerçekleştirilen ilerleme hakkında Bağdat televizyon kanalında yayınlanan bir programın adıydı. Gerçekten de o günlerde hayat birçok yönden günbegün değişiyordu.

Ülkenin Osmanlı dönemindeki halinden çıkışı, ardından İngiliz mandasının döneminden çıkış ile ülke kültürel geçiş aşamasına girdi. Birçok geleneksel meslek öldü ve modern uygarlığın birçok simgesi de ortaya çıktı. Ancak bu, elbette ki zorluklar, direniş, şüpheler ve tereddütler olmaksızın gerçekleşmedi.

Tarihçi, defalarca ‘ilk kez’ sözünü kullanmadan, gerçekleşen dönüşümü aktaramaz. Güzel günlerdi ve güzel günlerde yeni ve gelişmiş olan her şey insanları mutlu eder. Bayramın ilk gününde yeni kıyafetler giyen çocuklar gibi…

Iraklılar, satıcıların buzu kesip küçük küpler halinde taneyle satmasına yarayan buz kalıbını ilk kez gördüler. Herkes, su küpleri veya herhangi bir çömlek kaba koyup soğuk su elde etmek için o kalıplardan satın almaya başladı. Fakat buz sandığı adını verdikleri, içi teneke tabakalarla kaplı dışı ahşap bir kutuyu, kısa bir süre içinde ona değiştiler. Yiyecekler, su şişeleri ve şerbetleri soğutmak için, buzları çullara sarıp içine koyuyorlardı.

Buzun gelişi, evlere kırba ile su taşıyan sakalar için Allah’tan bir lütuf oldu. Ancak evlere, borular yoluyla su akıtma sisteminin kurulmasıyla bu mesleğin miadını doldurdu. Ancak sakalar açlıktan ölmedi. Herkese buz satmaya başladılar. Nehir suları böylece bulanık kanallarla taşınarak saf suya dönüştü. Ardından da buzlu soğuk suya… Halleri değiştirenin kudretine sığınırım!

Birkaç gün sonra, az gelişmişlik ve yoksulluk belirtileri baş göstermeye başladı. Kutuların yerini, sahiplerini suni buz depolarından kurtaran elektrikli buzdolapları aldı. 1936’da evine ilk kez buzdolabı alan kişinin Hacı Abdurrezzak ed-Durri Efendi olduğu söylenir. Ancak buzdolabını çalıştırmak için elektriğe ihtiyaç duyuluyordu ve bu da başka bir zorlu yenilikti. Lamba üreticileri ya da ‘lambacılar’ denilenler, evlerde yangın çıkmasına neden olabileceğini söyleyerek insanları, elektrik kullanmak konusunda uyardılar. Dokunan kimsenin hemen öleceğini söylediler. Elektrik makinelerinin birkaç gün içinde bozulabileceği, akımın kopabileceği ve insanların ışıksız/ aydınlatmasız kalabileceklerine dair uyarılarda bulundular.

Ancak Iraklılar, felaket tellallarına aldırmaksızın yenilik ve gelişime can atıyorlardı. Elektrik evleri ve yolları aydınlattı. Lambacılar dükkanlarını kapatarak başka bir mesleğe yöneldiler. Lambacılar yerine elektrikçiler ortaya çıktı.

Elektrik hızlı yayıldıysa da telefonun girişi bu denli popüler olmadı. Devlet, çalışanlarının çoğuna kendisi ücretsiz bağış yaparak, telefona teşvik etmek zorunda kaldı. Bu hediyenin ilk verildiği kişi Polis Şefi Haşim el- Ulvi Efendi idi. Sonra firma her yeni abone getirene 750 akçe ödül vermeye başladı. Bu yöntem işe yaramış olacak ki 1930 yılı başladığında Bağdat’ta bin 100 telefon vardı.