Avrupalı liderler, göçmen krizinin ardından keskin açıklamalarda bulundular. Ana hedef, Roma’nın “küstah” olmakla itham ettiği Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’du.
Dün Brüksel’de göçmenlik meselesi hakkında yapılan mini zirvede, Macron ve Angela Merkel, bu konu ile ilgili AB’de felce yol açan oybirliği eksikliğinin önündeki engellerin üstesinden gelmek amacıyla krizle başa çıkmak için birçok üye devlet arasında anlaşma çağrısında bulundu.
Fransa cumhurbaşkanı ve Almanya başbakanı 14 Avrupa ülkesinden meslektaşlarıyla bir araya gelerek gergin bir atmosferde düzenlenen gayri resmi bir toplantıda, İtalya ve Malta’nın almayı reddettiği göçmenleri taşıyan gemi meselesi ile karşı karşıya kaldılar.
Karşılaştıkları ilk ülkede göçmenler için “kapalı merkezler” kurma önerisi nedeniyle Roma tarafından şiddetli bir şekilde eleştirilen Macron, insan haklarına saygı ve dayanışmaya atıfta bulunarak Avrupa’nın değerlerine saygı gösterilmesi için tedbirler alınması çağrısında bulundu.
Macron, önerdiği “Avrupalı çözüm” ile ilgili “ister 28 ülke arasında isterse birlikte ilerlemeye karar veren birkaç ülke arasında olsun her durumda sadece AB ülkeleri arasındaki iş birliği ile inşa edilecek” ifadelerini kullandı. Merkel de aynı yönde bir çağrıda bulundu.
Bu bağlamda, Başbakan Merkel, 28 ve 29 Haziran’da Brüksel’de yapılacak olan AB zirvesinin, göç sorununa kapsamlı bir çözüm sunamayacağını söyledi. Bu nedenle, aynı zamanda, ortak çıkarlar için iki taraflı veya üç taraflı anlaşmalar yapılması gerektiğini ifade etti.
İki lider, sığınmacıların geldikleri ülkede kalmak yerine diğer AB ülkelerine geçmelerini ifade eden “yan hamleler” sorununu çözme gereğini vurguladı.
Alman İçişleri Bakanı, bu duruma son vermek için, krizin daha da artmasına sebep olan Şansölye Merkel’in tavsiyesinin aksine göçmenlerin tek taraflı olarak sınır dışı edilmelerini ve komşu ülkelerle koordineli kararlar alınmasını istiyor.
Diplomatik bir kaynak, Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’dan oluşan Visegrad ülkeleri ile yapılacak zirve öncesinde, “Bu toplantının amacı en başından itibaren Merkel’in kurtarılmasıydı” dedi. Ancak toplantıya katılan İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, “Yeni formüllere dayanan tamamen yeni bir İtalyan önerisi sunmaya geldim” dedi.
AFP’ye göre İtalya yayınladığı diplomatik mesajında, mültecilerin ulaştığı ilk AB ülkesinden mültecilerin sorumluluğunu üstlenmesini isteyen Dublin kurallarının çiğnenmesi çağrısında bulundu. Ancak, Visegrad ülkeleri kendilerini göçmenleri almaya zorlayacak herhangi bir eylemi reddettikleri için, bu kuralların yeniden düzenlenme işlemi iki yıl boyunca durduruldu.
İtalya ve Fransa’nın kullandıkları keskin dil aralarındaki tırmanışın artmasına sebep oldu.
İtalya hükümeti, göçmenlerin geldikleri ilk ülkede kapalı merkezler kurulmasını öneren Fransa cumhurbaşkanını “küstah, kibirli” ifadeleriyle eleştirdi. Beş Yıldız Hareketi Partisi Genel Başkanı Luigi Di Maio, “Macron, ülkesini İtalya’nın bir numaralı düşmanı yapmak için çabalıyor” dedi.
Ülkesinin bu yıl en fazla sığınmacıya sahip ikinci ülke olduğuna atıfta bulunan Fransa cumhurbaşkanı, göçmenlerin dosyasına ilişkin “kimseden ders almayacağını” söyledi.
AB’nin dış sınırlarının güçlendirilmesine ilişkin fikir birliğine rağmen, Avrupalılar hâlâ Avrupa’ya ulaşmaya çalışan ya da zaten orada bulunan göçmenlerin sorumluluğunun alınması konusunda bölünmüş durumdalar.
Belçika Başbakanı Charles Michel, “Schengen Bölgesi’nde hareket özgürlüğünü kurtarmak istiyorsak en önemli önceliğimiz AB’nin dış sınırlarının sıkı bir şekilde kontrol edilmesini sağlamaktır. Ayrıca Charles Michel, denizde kurtarılan göçmenler için “bölge merkezlerinin” kurulmasıyla ilgili genel fikirlere atıfta bulunarak “rehberlik merkezleri veya sıcak noktalar” kurulmasından söz etti.
Bu fikir, kaynak ülkelerde, hatta Akdeniz’in tehlikeli geçişinden önce, sığınma hakkı olan göçmenler ile reddedilen diğerleri arasında ayrım yapabilmeyi gerektirmekte.
Zirve ayrıca yasadışı göçmenlerin ve talepleri reddedilen sığınmacıların sınır dışı edilmesini hızlandırma meselesini tartıştı.