Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Görüşmeler, Esed’in sahneden çekilmesi ve İran’ın planlarının durduğu anlamına mı geliyor? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Beşar Esed’in aniden Moskova’ya çağrılması, Donald Trump’ın Vladimir Putin’le Suriye, Kuzey Kore, terörle mücadele, İran’ın nükleer meselesi ve Ukrayna krizi gibi sıcak konuları ele alan “harika ve sağlam görüşmeler” hakkındaki açıklamaları.. Bütün bunlar, hafta başında peş peşe ve etkili bir şekilde gelen olumlu haberlerdir.

Kremlin tarafından yapılan açıklama, “görüşmelerin muhteşem ve sağlam” olduğunu gösteriyor. Kremlin, iki başkan arasındaki görüşmenin 1,5 saat sürdüğünü ve bunun iki hafta önce Vietnam’daki Ekonomik İşbirliği Forumu’nda yapılan ortak açıklamalarının bir uzantısı olduğunu belirtti. Kremlin, görüşmenin Irak ve Suriye’deki teröristlerin, DEAŞ ve Nusra’nın hezimete uğratılmasından sonra hızlıca siyasi çözüme gitmek için artan anlaşma ortamında Ortadoğu’da olumlu tepkilere yol açtığını kaydetti.

Bu iyimser açıklamalar, Putin ve Trump’tan geldi. Bu açıklamalar adeta bir yandan Moskova’nın Astana’da Türkiye, İran ve bölgedeki etkin devletlerle yürüttüğü görüşmeleriyle, Riyad’ın Suriye muhalefetini birleştirmek ve Soçi’deki siyasi çözüm müzakerelerine ortak bir heyet oluşturmak için ev sahipliği yaptığı konferansı taçlandırıyor. Bir yandan da bölgesel düzeyde yansımaları olacak çözüm süreci üzerinde anlaşmak için Cenevre’ye gitmeye hazırlanmak gibi görülüyor.

Trump’ın Suriye meselesinin çözümünü açık bir şekilde Putin’e bağlamasından dolayı değil, bilakis Suriye’deki iç savaşı barışçıl bir şekilde çözmek, Lübnan krizini bitirmek, Suriyeli göçmenlerin ülkelerine dönmelerini sağlamak, teröristlerden ve bozgunculardan arındırılmış bir şekilde Suriye’de istikrarı garantilemek için Cenevre’ye gitmeyi teyit ettiğinden dolayı Beyaz Saray’ın açıklaması dikkat çekiciydi.

Burada “Lübnan krizini bitirmek” sözüne değinmek gerekiyor. Lübnan krizi, sadece Suriye’deki çözüme bağlayarak ele alınmamalıdır. Tam tersine Lübnan krizini bozguncuların müdahalelerine atıfta bulunarak ele alınmalıdır ki ABD sözlüğüne göre “bozguncular”, Suriye’deki İran ve milisler anlamına geliyor. Belki de bu durum Rusya’nın Mısır, Suudi Arabistan, İran ve ABD’yle olan koordineli görüşmelerinin Suriye çözümünden başlayarak Lübnan’daki hükümet krizinin çözümünü de ele aldığı izlenimini verecek şekilde Saad Hariri’nin istifasını ertelemesinin arka planını aydınlatabilir. Suriye çözümüyle İran’ın kuzeydoğusundan, Irak ve Suriye üzerinden Lübnan’ın güneyinde bulunan Nakura şehrine kadar uzanan İran’ın emellerini durdurmak için bir başlangıç teşkil etmesi kastedilmiyor.

Kremlin açıklamasında, iki başkanın görüşmesinin eski bir anlaşmaya göre gerçekleştiğine açık bir şekilde işaret etti. Bu da iki ülke arasında süregelen istişare mekanizmalarının olduğunu gösteriyor. Söz konusu istişare mekanizmaları, Suriye meselesi üzerinden bölgesel düzeyde kapsamlı bir çözüm arıyor. Bu çözüm, Trump ve Putin’in 11 Kasım’da Vietnam’da onayladıkları ortak bildiriyi ve 2254 numaralı karara dayanarak uzun vadeli siyasi bir çözümü kapsıyor.

Görüşmeler bağlamında Putin, terörle mücadele konusunda ortak bir çalışma planı üzerinde anlaşıldığını ve iki ülke arasındaki istihbarat çalışmalarının koordine edildiğini duyurdu. Daha da önemlisi Putin, görüşmede İran’ın nükleer programının gündeme geldiğini ve Moskova’nın ortak, kapsamlı çalışma planının tam olarak uygulanmasına bağlı kaldığını dile getirdi. Bütün bunlar, bölgesel istikrarı garantilemek ve kitle imha silahlarının yayılması meselesini çözmek için önemli bir adıma işaret ediyor.

Trump ve Putin arasındaki anlaşma bildirileri yayınlanmadan birkaç saat önce Rusya Devlet Başkanı Putin, aktif diplomasi yürütüyordu. Öyle görünüyor ki Trump, bölgesel meselelere giriş olarak Suriye’deki çözüm konusunda Putin’e garanti verdi. Bunun için Beşar Esed, aniden Moskova’ya çağrıldı. Putin, kendisini 4 saat ağırladı ve bu ağırlama kucaklaşmayla bitti. Bazıları bu kucaklaşmayı veda olarak nitelendirdi. Aynı zamanda bu kare, vücut diliyle Suriye’deki meselelerin bittiğini ve çantalarını hazırlamaya başlaması gerektiğini ifade eden Esed’in teslimiyetini gösteriyordu. O tarihi fotoğrafta teslim olmuş bir şekilde görülen Esed, başını Putin’in omzuna götürdüğünde kendisine hâkim olamadı. Diğer yandan Putin, fotoğrafta tabiri caizse kaderin gülümsemesini resmediyordu.

Putin’in gizli bir kızgınlık içerisinde olduğu net bir şekilde görülüyordu. Çünkü Esed’le yaptığı görüşmede Suriye bayrağı gözükmedi. Zira İranlılar ve milis liderleri, zaferi kazananın ve terörü hezimete uğratanın direniş ekseni olduğu açıklamalarını yineledi. Çünkü Kasım Süleymani’nin 2015 yılının ağustos başında ve eylül ortasında Suriye için yardım istemek maksadıyla iki kez Moskova’ya gittiği biliniyor. Bu durum, geçen ocak ayının 17’sinde Sergey Lavrov’u “Müdahalemiz olmasaydı Şam düşecekti” ifadelerini kullanmaya sevk etti. Putin, aniden Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu ve bazı generalleri toplantıya çağırdı. Putin, doğrudan İranlılara verdiği mesajında, “Doğal olarak (Sayın) Esed, sizden çok biliyor. Görüşmelerimiz esnasında bana Rus ordusu sayesinde Suriye’yi devlet olarak kurtardığını, sizin ve emriniz altındakilerin gayretleri ve aynı şekilde kahramanlıkları olmasaydı hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini, söyledi. Rus silahlı kuvvetlerinin göstermiş olduğu fedakârlıkların da önemli rol oynadığını vurguladı” açıklamasında bulundu.

Daha dikkat çekici durum ise Putin, Esed’e Suriye’de uzun vadeli siyasi çözüm meselesini araştırmak için Soçi’de Recep Tayyip Erdoğan ve Hasan Ruhani’yle görüşmeye gideceğini, Türkiye ve İran’ın yanı sıra Moskova’nın ABD, Suudi Arabistan, Mısır, Irak ve Ürdün gibi ülkelerle sürekli bir şekilde çalıştığını belirtti. Esed de dış aktörlerin sürece müdahale etmemesini garantilemek için Rusya’ya güvendiğini ve sadece Suriyelilerin güdümünde olacak siyasi süreci desteklediklerini duyurdu. Ancak Esed şöyle diyerek durumu kurtardı: “Ancak biz, gerçekten siyasi çözümle ilgilenen kim olursa onu kabul edeceğiz ve kendisiyle konuşacağız.”

Sonuç olarak haberlerde Putin’in siyasi geçiş sürecinin detaylarıyla ilgili Esed’e bilgi verdiği aktarıldı. Siyasi geçiş süreci, Esed’in yönetimden uzaklaştırılması ihtimalinden, geçici sivil hükümetin oluşturulmasından, Birleşmiş Milletler’in (BM) gözetiminde Suriye’de ve yurtdışında bulunan bütün Suriyelilerin katılacağı genel seçimlere gidilmesini kapsıyor.

Aynı esnada Suudi Arabistan da Suriye muhalefetini birleştirmek, Soçi ve Cenevre’deki müzakerelere ortak bir heyet göndermek için düzenlenen toplantıya ev sahipliği yapıyordu. Toplantıya Stefan de Mistura ve Rusya’nın Suriye İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev de katıldı. Katılımcılar, siyasi geçiş sürecinin başında Esed’in gitmesi gerektiği konusundaki ısrarlarını yinelediler.

Putin Soçi konferansından önce, Trump’la gerçekleştirdiği görüşmenin hemen ardından Kral Selman bin Abdülaziz’le de bir telefon görüşmesi yaptı. Görüşmede iki lider, siyasi süreci başlatmak için temel konular üzerine yoğunlaştı. Putin, Soçi toplantısının ardından Suriye’deki siyasi çözüm konusundaki son rötuşların Cenevre süreci çerçevesinde yapılacağını dile getirdi. Cenevre süreci, Suriye rejimi dâhil bütün katılımcıların uzlaşmasını ve tavizler vermesini gerektiriyor.