Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Güçlü cumhurbaşkanı ile yetkilerden destek alan cumhurbaşkanı arasında Mişel Avn | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görev süresinin ikinci yılını doldurmasına üç hafta kaldı. Avn’ın seçilmesinin ardından gazetelerde Hıristiyanların hukukuna ve Lübnanlı oluşumlar arasında ortaklığın düzeltileceğine dair büyük manşetler yer aldı. Avn’a bugünkü ya da tarihi anlamıyla politikayı aşan özgürlük anlamları yüklendi.

Siyasi ve propaganda ekibi sayesinde Avn, ‘güç’ sözcüğüyle kamuoyunu büyüledi. Aday Mişel Avn, yasal olarak cumhurbaşkanıdır. Çünkü Avn, kendisi sayesinde Hıristiyanların haklarını geri kazandığı güçlü bir liderdir. Bu konuda önceki cumhurbaşkanlarının sözde zayıf olduğuna yönelik bir işaret var. Avn, büyük parlamento bloğunun hediye ettiği siyasi bir harekete ve büyük toplumsal güce dayanan güçlü bir cumhurbaşkanıdır. Avn devri, yolsuzlukla mücadelenin olacağı, ülkenin yapılandırılacağı ve halkın sevineceği güçlü bir dönemdir.

Güçlü olan; cumhuriyet, yetkiler, otoritenin kaynağı ve politika yapıcılardır. Güçlü olan, yetkiler mevcut olduğu zaman yetkilerle, yetkinin zayıf olduğu ya da yetkinin yorumlanmasında anlaşmazlık çıktığı zaman üslup ve tutumla bu gücü pekiştirmeye çalışıyor.

Belki de hükümet kurma meselesi, Avn döneminde bunu daha çok öne çıkartmaktadır. Avn, hükümet oluşturmadaki rolü ve yetkileri konusunda anayasal belirsizlikten yararlanarak, başkanlık sistemini uygulamalı bir şekilde sağlamlaştırmaya çalışıyor. Anayasanın 53. Maddesinde, “Cumhurbaşkanı, parlamentonun gerekli istişarelerine dayanarak geçici hükümet başkanını belirler. Geçici hükümet başkanıyla anlaşarak hükümet oluşumuna dair kararnameyi yayınlar” ifadesi yer alır. Yine anayasanın 64. maddesinin 2. fıkrasında ise “Geçici hükümet başkanı, hükümeti kurmak için milletvekilleriyle istişareler yürütür ve cumhurbaşkanıyla birlikte hükümet oluşumuna yönelik kararnameyi imzalar” ifadesi bulunur.

Anayasada cumhurbaşkanın imzasının usul gereği olup olmadığı net değil. Ayrıca anayasa, iki lider arasındaki anlaşmanın içeriğini ve mekanizmasını açıklamıyor. Anlaşmazlığın çözümlerine de değinmiyor. Bu anayasal belirsizlik sayesinde Cumhurbaşkanı Avn, imza yetkisi aracılığıyla hükümet kurmakla görevli başbakanı engelleyip, kendi şartlarının esiri yapan bir veto gücüne sahip olmaktadır.

Aslında Avn’ın davranışı, boşluktan kaynaklanmıyor. Taif Anlaşması’ndan sonra ve ikinci Lübnan Cumhuriyeti anayasasıyla ilgili tartışmaların yaşandığı dönemde Avn yanlıları, bu anayasaya engel oldu. Çünkü bu anayasa, Hıristiyan cumhurbaşkanını birinci cumhuriyet döneminde sahip olduğu kapsamlı yetkilerden uzaklaştırdı. Diğer yandan Taif yanlıları özellikle de Hıristiyanlar, anlaşmayı ve cumhurbaşkanının yetkilerini savundu. Onlar, parlamento seçim sonuçlarına bağlı kalarak cumhurbaşkanının hükümet oluşumunu imzalama ve görevlileri atama hakkına hala sahip olduğunu, iktidar kadrosunun oluşmasına yön verdiğini vurguladı.

Önceki Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, 2009 seçimlerinin ardından Saad Hariri’nin sunduğu ilk oluşumu hükümet ya da kabine olmalı bu İsmail reddetmişti. Bunun üzerine Hariri, Cumhurbaşkanı Süleyman’ın ulusal çıkara yönelik tahminleriyle uyumlu yeni bir oluşum yapmak zorunda kalmıştı.

Ancak Cumhurbaşkanı Süleyman’ın imza yetkisini kullanması ve geçici başbakanı cumhurbaşkanlığının hükümet tasavvuruna doğru çekmesi, o dönemde bugünkü kadar kışkırtmalara yol açmamıştı. Hükümet oluşumunu görüşmek için Saad Hariri ile Avn arasında yapılan toplantının ardından cumhurbaşkanlığı sarayı bir açıklama yaptı. Bu açıklamada, cumhurbaşkanının, hükümetin şeklini belirleyen ve Lübnan’ın çıkarlarını esas alan standartlara göre hükümetin formatına yönelik bazı değerlendirmeler yaptığı belirtildi.
Bunun üzerine hükümet başkanları Fuad Sinyora, Necip Mikati ve Temmam Selam söz konusu açıklamaya cevap niteliğinde bir bildiri yayınladı. Bu bildiride, “Cumhurbaşkanının, hükümetin şekline yönelik belirlediği standartlar, yerinde bir değerlendirme değildir. Çünkü bu standartlar, anayasada mevcut olmayan bir anlayışa dayanmaktadır” şeklinde ifadeler kullanıldı. Mezkûr hükümet başkanları, hükümeti kurmakla görevli başbakanın anayasanın hükümleri dışında yer alan şartlara bağlı kalmadan hükümet taslağını belirlediğine dikkat çekti.

Avn’ın cumhurbaşkanlık standartlarını açıklaması, hükümet başkanlarını endişelendirdi. Söz konusu standartlar, başbakana kurallar icat eden anayasa çalışmaları kapsamında açıklandı. Diğer yandan mezkur üç lider, Cumhurbaşkanının, Hariri’nin hükümet taslağını reddedip üzerinde değişiklikler yapmasını talep ettiğini unuttu. Avn, cumhurbaşkanlığı açıklamasında belirtmese de kesinlikle bunu kafasındaki standartlara dayanarak yaptı.

Bu, oluşumlar arasında ortaklık dengesinin yürütüldüğü Lübnan anayasasındaki gri alanlardan birisidir. Aslında bu, devam eden bir sorundur. Fakat asıl sorun şu ki Cumhurbaşkanı Avn, bu önemli yetkiyi pozitif bir araca dönüştürme fırsatını kaybetti. Cumhurbaşkanı, bu fırsatı kullanarak bütün siyasi partilerin hükümet içerisinde en iyi şekilde temsil edilmesini sağlayabilirdi. Temiz geçmişe sahip yetkin kişileri kapsamayan bir hükümet oluşumunu imzalamayabilirdi.

Bunun yerine Avn, birilerinin rolünü azaltmak ya da yok etmek için bu yetkiyi rakipleriyle mücadele etme kapsamında kullanmayı tercih ederek kota oyununa daldı. Bu da güçlü lideri ifade eden milli oluşumu yönetme gücünü azalttı.

Fırsatlar kaçtı. Avn, imza yetkisinden destek alan cumhurbaşkanlığını, milli projeyi ve başarıyı koruyan güçlü cumhurbaşkanlığına tercih etti.

Bugün güçlü cumhuriyetin kalıntılarından sahip olduğumuz her şeyi bize veren ‘zayıf’ cumhurbaşkanı Fuad Şihab’a Allah rahmet eylesin.