Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Günahkar, sapık ve mükerrer fetvalar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Şu anki Temsilciler Meclisi tarafından fetva kurumunun kapatılarak yerine Yüksek Fetva Konseyi ve Âlimler Kurulu’nun getirilmesiyle görevden uzaklaştırılan Libya’nın devrik müftüsü, sapık fetvalar verme ve öldürmeyi meşrulaştırma konusunda kararlı. Sadık el-Giryani, Geçici Ulusal Konseyi’nin (Şubat yönetimi…Seçimle gelmemiş de-facto yönetim) 2012’nin şubat ayında yayınlanan 15 sayılı kararıyla fetva kurumuna başkanlık ediyordu. Fetva müessesesinin kurulmasını da kapsayan bu karar, müftüye yetki ve yargı dokunulmazlığı veriyordu. Ayrıca bu kanun, fetvaları yargı hükümleri şeklinde nitelendirmeye çalışarak medyada tartışılmaması gerektiğini söylüyordu.

Bu tür bir yasanın çıkarılması, tasarıları kanunlaştırmak ve bu tasarılara dini bir nitelik kazandırmak için İhvan’ın oynadığı büyük bir oyundu. Müftünün zihniyetini, fikirlerini, protesto yöntemini ve yöneticiye karşı çıkmayı dokunulmaz kılmak, Libya halkı arasında fitne çıkarmaya yönelik ümitsiz bir girişimdir. Şöyle ki bu müftü, kan dökmeyi mubah göstermek için bu metot üzerine yoğunlaştı.

Seçimle göreve gelmeyen Geçici Konsey’in özel alanı olmamasına rağmen yasal olmayan bu kanun bir gecede düzenlendi. Geçici Konsey’in çoğu, Müslüman Kardeşler Örgütü’nden oluşuyor. Diğer yandan fetva kanununun Geçici Konsey’den değil de kalıcı anayasadan çıkmış olması gerekmektedir.

Sadık el-Giryani’nin ömür boyu müftü sıfatından azledilmeye ve yargılanmaya karşı dokunulmazlığı dünyada hiçbir ülke için doğru olmayan bir karardır. Bundan dolayı seçilmiş Temsilciler Meclisi, Müslüman Kardeşler Örgütü’nün ve diğer İslami grupların hâkim olduğu Geçici İhvan Konseyi’ne göre yargılanma ve azledilme dokunulmazlığı olan müftüyü görevden uzaklaştırmak için fetva kurumunu kapatmak zorunda kaldı.

Seçilmiş Temsilciler Meclisi’nin müftüyü görevden uzaklaştırmadan önce yargı organı, dokunulmazlıktan dolayı Libya’da müftüyü yakalayıp sorgulayamıyordu. Temsilciler Meclisi’nin güvenoyu vermediği anayasal olmayan mutabakat hükümeti, müftünün yargılanmasını yürürlüğe koymadı. Böylece şer odağı haline gelen müftü, terörü yasallaştırarak ve Allah’ın haram kıldığı Müslüman kanını dökmeyi mubah göstererek sapık grupların müftüsüne ve dünyadaki terör örgütlerinin manevi babasına dönüştü. Nitekim bu müftü, önceden tekfirci Seyyid Kutub’u övmüş ve Libya’nın Sirte kentinde DEAŞ’la savaşmayı reddederek örgüt hakkında “Onlar bizim kardeşlerimizdir” ifadesini kullanmıştı. Ayrıca Sirte’de DEAŞ örgütüyle savaşmak yerine Bingazi’de Libya ordusuyla savaşılmasını talep etmişti.

Devrik müftü, başta Libya halkı olmak üzere 2011’in Şubat ayındaki savaşta binlerce Müslüman’ın öldürülmesinden de sorumludur. Zira söz konusu müftü, eski bir fetvaya dayanarak savaşın ve yöneticiye isyan etmenin caiz olduğu yönünde fetva verdi. Oysa böyle bir şeyi tarihte sadece Hariciler yapmıştır.

Devrik müftü, Müslümanları bombalayan, üzerlerine 11 binden fazla bomba ve roket atıp sadece Kaddafi rejimini değil devleti de yıkan NATO’nun uçaklarını ebabil kuşlarına benzetti. Başlangıçta bu saldırılar, oğul Kaddafi’nin “Yarının Libyası” projesinin bir parçası olmasına rağmen söz konusu saldırılar neticesinde ülkenin altyapısı yerle bir olurken on binlerce insan da öldü. Ölenlerin lanetleri, devrik müftüyü takip edecek. Devrik müftü, devletin kurulmasının ve suçluların yargılanmasının ardından cezasını alacak.

Şeytanın ikizi ve şer odağı sayılan devrik müftünün durumu şu ayette anlatılmıştır:

“Tıpkı şeytanın durumu gibi: Hani o insana ‘İnkâr et’ der; o inkâr edince de, ‘Bilesin ki benim seninle ilgim yok, ben âlemlerin rabbi olan Allah’tan korkarım’ der.”(Haşr Suresi, 16. Ayet)

Katar stüdyolarından verdiği TV fetvalarıyla Libyalı küçük çocukları kardeşler arasındaki savaşın içine sürükleyen devrik müftünün çocuklarının Londra ve Manchester gibi Batılı üniversitelerde okuduklarını görüyoruz. Öte yandan devrik müftü, Libya halkını Bingazi ve Derne’deki savaşa ve intihar saldırılarına sürüklüyor. Devrik müftünün çocukları ise Allah yolunda cihat konusunda hiçbir rol üstlenmiyor. Hiç şüphesiz bu kişi, Katar’ı o kadar çok sevdi ki ahlaki değerlerden ve ötekine saygıdan vazgeçen bir üslupla “Katar’a teşekkür etmeyen köpekten daha aşağılıktır” ifadesini kullandı.

Birçok düzgün âlim, İhvan’ın devrik müftüsünün sapkınlıklarından ve grubundan bahsetti. Sapkınlığına devam eden müftü, ömrünün sonlarına yaklaştı. Fetva kurumunun kapatılmasının ardından bitkisel hayata giren müftüyü Hamadeyn rejimi kullandı ve Katar rejimi de kullanmaya devam ediyor. Katar rejimi, sapık grupların yönetime ve iktidara gelebilmesi amacıyla verdiği sapık fetvalarla kendisine daha fazla günah ve suç yüklemek için bu müftüyü yayınlara çıkartıyor.