Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Güvenlik: Arapların emniyetli seçeneği | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bazı bölgesel ve uluslararası gözlemci ve analistler bazı ülkelerin demokrasi yerine güçlü bir demirden yumruk veya güvenlikçi yönetimi tercih etmelerini anlayamadılar.

Diğer gözlemciler ise bazı halkların demirden yumruğu tercih etmelerini içlerine sindiremediler, Arap halklarının gerçek demokrasi istemek, protestolara gitmek ve yürüyüşler yapmak yerine sükuneti tercih etmelerini anlamadılar.

Bu gözlemcilere göre, Arap Baharında sokaklara dökülen ve yönetimleri alaşağı eden halklar yoluna devam etmeli ve istenen radikal değişiklikler elde edilene dek yolundan şaşmalıdır.

Bu gözlemciler baştan beri yanlış tanı koyduğundan yanlış sonuçlar elde etmeye mecburdurlar. Bu gözlemcilere göre, bu halklar demirden yumruğu korkaklıklarından ve yönetimlerin zararından korkmalarından dolayı susmuştur. Aslında, bu pek te doğru olmayan bir sonuca varım, bu sistemlerin terör estirdiğini, insanları korkuttuğunu, Çin ve Kuzey Kore gibi ülkelerde insanları boğazlarından sıktığını inkar etmemekle birlikte, vatandaşların güvenlikçi rejimleri, Romanya’da Çavuçesku, Libya’da Kaddafi, Suriye’de Esed ve benzeri onlarca örneklerde görüldüğü üzere, zorla dahi alaşağı ettiğini biliyoruz.

O zaman şu soru akla gelir, Arap halklarını demirden yumruğu kabul etmeyi, sessiz sakin olmayı ve zulme uğramayı kabul ettiren şey nedir?

Cevap; Arap Baharının ta kendisidir. Yani, bazı analist ve gözlemcilerin Arap halklarının zulme karşı ayaklanmasını sağlayacak etkenin bizatihi bu halkların susmasını ve sessiz sakin kalmasını ve Baharın yaşandığı ülke halklarının ayaklanmasından doğan afetlerin kendilerine ulaşmasını istemedikleri etkenin kendisidir, Arap Baharının kendisidir. Sıkıntı ve sıkı yönetim benzeri bir yöntemle yönetilen bu halklar ayaklanan halkların içinde olduğu sefaleti, on binlerce sivil kaybı, milyonlarca mülteciyi ve altyapı felaketleri gördükçe, eski dönemlere dönmek için on yılların geçmesi gerektiğini gördükçe bu halklarda bir ters reaksiyon oluştu.

Yine bazı analistler Arap halklarını analiz ederken, bu halkların güvenlikçi yaklaşımlara boyun eğmelerini eğitimsizliklerine farkındalıkta olmamalarına bağlıyorlar. Aslında tam tersi doğrudur; bu halkların sükuneti devrimlerinin sonuçlarını, tehlikelerini ve getirisini bildiklerinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, bu halklar hakkında eğitimsiz olduklarını, boyun eğmeye yatkın olduklarını ve zulme rıza gösterdiklerini söylemek doğru olmaz.

Bu halkların elitlerinin yapması gereken şey, uzun süre dahi alsa, tedrici (aşama aşama) politik, ekonomik ve eğitimsel reformların yapılmasını talep etmektir.

Bu konuda Türkiye dikkate değer bir tecrübeden geçmiştir; askerlerin ve askeri kurumların tekrarlanan baskısına ve demokrasiyi her defasında ayaklar altına almasına karşı değişik tandanslı ve her meşrepten olan Türk partileri sabretmeyi bilmiştir; Türkiye kurunun yanında yaşın da yandığı devrimlere sahne olmamış, tam tersine, halkın desteğini arkasına alan siyasi partiler uzun soluklu ve sabırla karışık yeni kanları demokrasiye pompalamayı bilmiştir.

Bu tür uzun soluklu süreç asker ve sivil partiler arasında dikkate değer bir uyuma yol açmış ve Türkiye’nin gelişmesine, ekonomik ilerlemesine ve askeri yönden inkişafına yol açmıştır.

Sonuç olarak; Arap halkları, demirden yumruk altında yaşamakla birlikte, aşamalı gelişme talebinde ısrarın insan ve ülkeye büyük afetlere neden olacak siyasi bir hareketlenmeden evla olduğunu anlaşmış duruma geldi, zira; Allah bozgunculuğu sevmez.