Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Hac ve Suudi Arabistan… Katar ve İmad Muğniye | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Lübnan merkezli Hizbullah’ın güvenlik ve askeri teşkilatının lideri İmad Muğniye, 1995 yılında Hartum’dan kalkan bir uçakla Cidde’ye indi. Görünürde Tahran’a yönelmiş gibiydi. İmad Muğniye, ABD ve diğer hükümetler için bir numaralı aranan konumunda.

ABD istihbaratı durumu hemen haber aldı ve Suudi Arabistan’dan uluslararası terör elemanı İmad Muğniye’i kendisine teslim etmesini istedi. Suudi Arabistan’ın bu isteği reddetmesi şaşırttı. Hatta Mugniyeh’i teslim almaya gelen FBI üyelerine ait özel uçağın Suudi havaalanına inişini geciktirdi.

O dönemlerde önemli bir aktör olan bir Suudi yetkilinin bana anlattığına göre Emir Nayif, eski veliaht ve içişleri bakanı, adamı teslim etmeme konusunda çok ısrarlıymış. Hem de Hartum’dan gelen uçağa binen adamın ismini değiştirse de kim olduklarını bilmelerine ve Suudi Arabistan’a karşı suç işlemiş olmasına rağmen. Suudi Arabistan’ın gerekçesi çok açıktı: Ülkenin koyduğu özel şartları gözetmesi kaydıyla Harameyn’i dini amaçlarla ziyarete gelen herhangi bir kişi engellenemez ve Suudi Arabistan hükümeti bunu temin etmekle ve uluslararası güvenlik taahhütlerine uymakla mükelleftir.

İmad Muğniye olayı, ABD’de Suudi Arabistan’a saldırma gerekçesi oluşturdu ve Michael Barone da bunu olaya işaret ederek ‘Suudi Düşmanlarımız’ başlıklı bir makale yazdı.

Muammer el-Kaddafi’nin yönetimi altında Libya havadan kuşattığında Libyalı hacılara giriş engeli konulmadı. İnsanlar Mısır, Malta veya Tunus yoluyla ulaşabiliyorlardı. Suudi yetkili şunları aktardı, “Arafat vakfesinden iki gün önce Kaddafi’nin istihbarat teşkilatının bazı hacıların çantasında patlayıcılar gönderdiğini fark ettik. Bunun üzerine Melik Fahd, Kaddafi’ye bir elçi gönderdi ve ona şunu demesini istedi: Ne yaptığını biliyoruz. Buna rağmen Libyalı hacıları engellemeyeceğiz.”!

Irak’ın uluslararası planda kuşatıldığı bir zamanda Iraklı hacılar Amman havayoluyla ya da Ürdün karayolu üzerinden Suudi Arabistan’a geliyorlardı. Zira Irak’tan Suudi Arabistan’a doğrudan kara veya hava yolu yolculuğuna izin verilmiyordu. Buna rağmen Suudi Arabistan Iraklı hacılara ve umrecilere bırakın engel koymayı bunu aklına bile getirmedi.

Humeyni rejiminin Mekke ve Medine’ye karşı işlediği suçlara rağmen İranlı hacılar bir gün bile engellenmedi. Birkaç gün önce İran’ın dini lideri Hamaney’in Humeyni’nin “Masumiyet olmadan haccın manası yok” şeklindeki vasiyetinin uygulanması gerektiğine dair konuşmasını okuduk. Masumiyet burada Devrim Muhafızları’nın hac esnasında kargaşa çıkarması anlamına geliyor.

Tüm bunların üzerine şimdi de Katar BM’ye Suudi Arabistan’ın Katar sakinlerine hac ve umre yasağı koyduğunu ve krallığın haccı siyasete alet ettiğini şikayet ediyor.

Bu siyasi bir anlaşmazlık… Sebepleri ortadan kalkana kadar da öyle kalacak. Ama hac ve umrenin siyasi bir yanı yok. Haccı siyasete alet eden kim Allah aşkına?!