Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Hafter, orduyu birleştirmeyi ve Misrata’yı çatışmadan ele geçirmeyi hedefliyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter’in güvenini kazanmış önde gelen kurmaylarından Ordu Sözcüsü Ahmet el-Mismari, ülkenin en büyük ikinci kenti Bingazi’de bulunan evinde ofis olarak kullandığı bir bölümde çalışıyor. Binlerce dosya, susmayan telefonlar ve odaya girip çıkan çok sayıda subay arasında, Libya Ordusu’nu nasıl birleştireceğini ve Başkent Trablus ile ülkenin en önemli şehirlerinden Mısrata’yı teröristlerden nasıl kurtaracağını düşünüyor.

Mismari, planı için her gün çok sayıda subay, kabile temsilcisi ve istihbarat görevlisiyle yoğun istişareler gerçekleştiriyor. Bingazi’nin terörist unsurlardan temizlenmesi, Libya’nın doğusundaki petrol hilali bölgesinin Hafter güçlerinin kontrolüne geçmesi, Mısrata ve nihayetinde Başkent Trablus’un ele geçirilmesi yolundaki planı savaşın sona erdirilmesi için en büyük adım olarak görüyor.

Halife Hafter ise Misrata ve Trablus’un, çatışma olmadan birleştirilmiş bir Libya Ordusu’nun kontrolüne geçmesini istiyor. Mismari’ye göre, Trablus’un ele geçirilmesinin anahtarı, Libya ordusunun birleştirmekten ve ardından Başkent’in batısındaki Cebeli Zaviye bölgesini ele geçirmekten geçiyor.

Kaddafi güçlerine karşı uzun süre direndikten sonra eski Libya liderine bağlı militanları şehirden çıkarmayı başaran Mısrata direnişçileri, 2011 yılından sonra değişime gitti. Kaddafi’nin devrilmesinden sonra ordudan ayrılan subayların oluşturduğu milis grupların yanı sıra el-Kaide ve İhvan-ı Müslimin örgütlerine bağlı yapılanmalar da oluşuma dahil oldu.

İhvan, Kaddafi döneminde orduyu tekfir etti, ahlaki gerekçelerle ordudan ayrılan subayları da Kaddafi’ye karşı savaşta bir araya getirdi. Diğer yandan da el-Kaide ile işbirliği yaparak kentte hegemonya kurdu. Mismari, ofisine gelen bir subayla Misrata’yı konuşurken, bütün bu süreçte, 2014 yılında, kentte DEAŞ’a bağlı milis güçlerin türemesiyle hepsinin tek bir safta birleşerek kendilerine karşı savaştığını anlattı.

Mismari’ye göre, kent içinde yaşanan çatışmalardan sonra durumdan memnun olmayan vatansever subaylar, DEAŞ militanlarını büyük ölçüde temizledi. Mismari bu subaylara karşı savaşmak istemiyor. Çünkü onları da vatansever olarak görüyor. Ordunun birleşik bir yapıya ulaşmasını isteyen bu subaylarla birlikte hareket edebileceğini düşünüyor.

Ordu Sözcüsü Ahmet el-Mismari, bütün bu planları yaparken, ülkedeki siyasi bölünmüşlük de devam ediyor. Tunus’ta süren müzakereler, siyasi bölünmüşlüğün bitirilmesi için son şans olarak görülüyor.

Ya siyasi ittifak sağlanamazsa? Mismari, bu soruya şöyle cevap veriyor:

“Siyasilere aralarındaki anlaşmazlıkları çözmeleri için 6 aylık bir süre verdik. Bu süre önümüzdeki Mart ayında sona erecek. Bundan sonra ülkemizi kurtarmak için söz hakkı bizde olacak. Vatandaşlar, Libya’nın güvenliğinin ordu eliyle sağlanmasını istiyorlar. Siyasiler aralarındaki anlaşmazlıkları çözemezse ordunun ne yapacağı bellidir. O da işleri güç kullanarak yoluna sokmaktır. Eğer ordu, insiyatif almaya mecbur kalırsa ve Halife Hafter’in devlet başkanı olması yönünde toplumsal bir talep olursa, gereği yapılacaktır.”

Mismari’nin odasındaki görüşmelerden sonra içeri giren bir Subay, Kahire’deki görüşmelere katılmaya gitmek üzere uçağın hazır olduğu haberini veriyor. Mismari, son hazırlıklarını tamamlayarak yola çıkıyor.

Ordu Sözcüsü Ahmet el-Mismari, Kahire’de devam eden toplantılara yönelik de görüşlerini dile getiriyor. Ona göre bazı çevrelerin iddiasının aksine Kahire’de Libya ordusu iç diyalog çalışmaları gerçekleştirmiyor. “Kahire’deki görüşmeler teknik komitelerimizin yaptığı toplantılardan ibarettir. Bizler, diyalog aşamasını geçip çalışmaya başladık” diye konuşuyor.

Mismari, Libya’nın doğusundaki ve batısındaki askeri müesseselerin nasıl birleştirileceğine dair de görüşlerini açıklıyor:

“Basit olarak, birbirimize ne takdim edebileceğimizi konuşmamız gerek. Durumun bir şekilde isimlendirilmesi lazım. Milis örgütlerle hareket eden subaylar var. Bu durum, onların dışarda kalması anlamına gelmiyor. Devrim, Fecr Libya ve Bunyanun Mersus saflarında orduya karşı savaşan subayların, DEAŞ’a karşı savaşan subaylar ve sivil yönetime bağlı çalışan subayların yeni oluşturacağı orduya entegre edilmeleri mümkün değil. Bunlar, ancak askeri mahkemelerde yargılanıp aklandıktan sonra katılabilirler.”

Mismari, bazı subayların, Katar’a gittiklerinin tespit edilmesinin ardından görüşmelerden dışlandığını da aktarıyor.

Hafter’e karşı savaşanlar, onun Libya’yı yönetmek istediğini iddia ediyor. Libya’nın doğusunda bu konuda tartışmalar çıkması üzerine halk Hafter’den adaylığını açıklamasını istedi. Mismari, Hafter’in nasıl aday olabileceğini şöyle özetliyor:

“Bu konu iki başlıktan ibarettir. Birinci şık; mücadeleye başladığımızda Başkanlık ya da herhangi bir makam arzusuyla başlamamıştık. İstediğimiz tek şey teröristlerin üstesinden gelmekti. Batı, silahlı kuvvetleri sürece dâhil etmeye çalışsa da biz Sahirat, Cenevre ya da başka yerlerde yapılan diyalog görüşmelerine de katılmadık. Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri konuya müdahil olunca, ki bu iki devlet de saygı duyduğumuz devletlerdir, sayın Mareşal (Hafter), Faiz el-Serrac ile iletişime geçti. Ancak görüşmelerde herhangi bir sonuca varamadılar. Serrac, Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen toplantıda, Hafter’in bütün şartlarını kabul etti ama daha sonra bundan vazgeçti. Paris’te de uluslararası toplumun önünde de şartları kabul etti ama yine vazgeçti. Serrac’ın hiçbir şeyi kontrol edemeyeceğine kanaat getirdik. Serrac’ın arkasında onu yönlendiren başka güçler var. Şu ana kadar Libya Parlamentosu’nun katılımıyla Tunus’ta düzenlenen görüşmeler devam ediyor. Askerler olarak bizim için önemli olan ise vatanımız ve onu korumaktır. Sonuçta siyasilere aralarındaki sorunları çözmeleri için 6 ay süre verdik. Mart ayında bu süre bittiğinde, vatanımızı korumak için ne gerekiyorsa yapacağız. Ülkenin her yerinde halkımız, Libya’nın kurtuluşunun ancak ordu ile olabileceğini düşünüyor. Sorumluluk taşıyan herkese siyasi sorumluluğun, askeri sorumlulukla aynı olmadığını bilerek şunu söylüyorum; bizler, halkın emirlerini her an yerine getirmeye hazırız. İster askeri ister siyasi düzeyde olsun, her alanda bunu yaparız.”

Mismari, Hafter’in Devlet Başkanı olması konusunda ne düşündüğüne dair ise şunları söylüyor:

“Bunda bir engel yok.. Bu gereksinim yaşanan mağduriyetlerden doğdu. Bizim görevimiz bu mağduriyetleri bitirmektir. Bundan sonra Libya’da yönetime gelmek isteyen sandık yoluyla gelir.”